Genelkurmay Başkanlığı’ndan gelen telefon

12 Eylül 2013 tarihli ve “Kontrolden çıkan gelişmeler” başlıklı yazımda bölgedeki bir güvenlik kaynağına dayanarak Hezil Çayı civarında Türkiye-Irak sınırı ekseninde bazı karakolların kapatıldığını kaydetmiştim. Birkaç gün önce Genelkurmay Başkanlığı Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü beni arayarak, bölge ile ilgili bazı bilgileri, bölge ile yapılan görüşmelere dayanarak paylaştığını ifade ederek aktardı. Tuğgeneral Ertuğrul Gazi Özkürkçü’nün telefonda bana verdiği bilgiler şunlar:
“- 2010 yılı itibariyle; 172’nci Zırhlı Tugay Komutanlığı, Irak sınırının 62 km.lik hudut sorumluluğunu J.Gn.K.lığından devralmıştır. Devir teslim sonucunda 13 Bölük Merkezi/Karakol devralınmış ve 14 Eylül 2013 tarihi itibariyle aynı isimlerle halen açık ve görevine devam etmektedir.
- 18 Şubat 2013 tarihi itibariyle; 48’inci Hudut Tugay Komutanlığı, Rubarişin Deresi ile Siyahkaya arasındaki 77 km.lik hudut sorumluluğunu Jandarma Genel K.lığından devralmıştır. Devir teslim sonucunda 6 Bölük Merkezi/Karakol devralınmış ve 12 Eylül 2013 tarihi itibariyle aynı isimlerle halen açık ve görevine devam etmektedir. Sonuç olarak her iki tugay tarafından Jandarma Genel Komutanlığı birliklerinden devralınan HEZİL Çayı üzerindeki karakollardan kapatılan bulunmamaktadır.
- 172’nci Zırhlı Tugay K.lığı ile 48’inci Hudut Tugay K.lığı sorumluluğunda olan hudut emniyetini sağlamak maksadıyla; Bölük/Karakol civarındaki arazi kesimlerine emniyet unsurları görevlendirilmekte, bu görevlerle ilgili Valilikten “OLUR” almakta bir sorun yaşanmamaktadır.”
Bu çok kesin teknik bilgileri tartışmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Ancak bundan, bölgede sorun olmadığı anlamı çıkmıyor. Çünkü altını çizerek söylüyorum; çok güvendiğim başka bir askerî kaynağın vermiş olduğu bilgi de sorun olduğunu gösteriyor zaten. Sınır güvenliği maksadıyla karakol civarındaki arazi kesimlerine emniyet unsuru çıkarılmasına OLUR veren Valilik, örneğin Mart 2013 tarihinden bugüne kadar askeri birliklerin aldıkları duyum ve görüntüler neticesinde CUDİ Dağı bölgesinde icra etmek istediği en az 4 operasyona da müsaade etmemiş, “OLUR” vermemiştir. Bu sadece bir il ile sınırlı da değildir. PKK’nın bulunduğu bütün illerde durum budur. Bir başka askeri kaynak da PKK’ya dokunmama politikası sonucunda Türkiye içindeki PKK’lı sayısının 7000’e çıktığını, bunun 1500’ünün 16 yaş altında olduğunu kaydetmektedir. Özetle; PKK çekilmemiş artmıştır. Üstelik, PKK, şimdi çekilmemesini de meşrulaştırıp fiili durum olarak hükümete kabul ettirme politikası izlemektedir. PKK’nın Türkiye’de kalıp “ateşkese” devam etme politikasının AKP Hükümeti tarafından kabul edilmesi ile Türkiye’den çekilmesi sırasında PKK’ya askeri müdahalede bulunulmaması arasında çok büyük fark vardır.
AKP Hükümetinin PKK’nın çekilmemesine rağmen “ateşkes” politikasını sürdürmesi, PKK’nın Türkiye’de terörist varlığını meşrulaştırmasının ve vatan topraklarının PKK ile paylaşılmasının yani PKK kavramları ile “ikili iktidarın” meşrulaşmasıdır. Bir ülkede bir tek meşru silahlı güç olur. O da meşru hükümete bağlı asker ve polistir. Ancak diğer silahlı gücü yani teröristi; “en kötü durum olan çekilme şartından da vazgeçerek”, çekilmesen bile sana karşı operasyon düzenlemeyeceğim demek, hukuken meşrulaştırmaktır. Türkiye bu sürece girmiştir.
Bunun farkında olan A. Öcalan, şimdi görüşmeleri yeniden, format adı altında müzakere talep etmektedir. Devletler Hukuku uzmanı ve büyükelçi Prof. Dr. Hüseyin Pazarcı bu duruma dikkat çekerek AKP Hükümetini uyarmıştır. Durum Türkiye açısından vahim ötesidir.

Yazarın Diğer Yazıları