Genel istek üzerine bir daha 'Güneş Harekâtı'
Okuyucu her zaman velinimetimizdir, başımızın tacıdır. Birçok basın kuruluşunda, muhabirlikten üst düzey yöneticiliğe çeşitli görevler yaptım. İtiraf etmeliyim ki; YENİÇAĞ okuru gibi dinamik, anında tepki veren, okuduğunu çok iyi analiz eden, sadece okumak için değil, okuduğunu araştıran ve sorgulayan yapıya sahip bir kitleyi hiçbir yerde görmedim.
Sakın bunları şikâyet olarak algılamayın. İktidar yandaşlarının gönderdiği seviyesiz mesaj ve tehditler hariç, bu bir teşekkürdür. Bu seviyesizleri gerçek YENİÇAĞ okurlarından ayrı tutuyorum.
“Dolmabahçe mi?.. Güneş Harekâtı mı?..” başlıklı yazıma çok sayıda elektronik ileti ve telefon aldım. Gelen tepki ve yorumların ortak noktası; 2008 Şubat ayında Kuzey Irak’a karadan yapılan sınır ötesi harekâtı ile ilgili dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve Başbakan Tayyip Erdoğan’a yönelttiğim soruların “biraz daha açılması” ve “biraz daha bilgi verilmesi” yönündeydi. “Güneş harekâtı ile ilgili gerçekler ortaya dökülürse, Büyükanıt’a neden dokunulmadığı gün yüzüne çıkar” düşüncesinde olduğumu belirtmiştim. “Güneş harekâtı” öncesinde Genelkurmay Başkanlığının bazı güvenlik akademisyenlerinden “İkinci Sarıkamış uyarısı olur” uyarısı aldığından bahsedip sorular yöneltmiştim.Tabii ki sorular somut bilgilere dayalıydı ve bunlara cevap vereceklerini beklemediğimi de ifade etmiştim.
Soruları yönelttiğim taraflar ne yapar bilmem ama sizlerden gelen yoğun talep üzerine aydınlatıcı gazetecilik gereği biraz daha bilgi paylaşımı -soru metodu ile- yapalım:
l “Güneş harekâtı” öncesinde Yaşar Büyükanıt, kurmayları tarafından “yapılacak sınır ötesi harekâtının yanlış planlandığı” yönünde uyarıldı mı?
-Harekât sırasında Zap bölgesinde Hakkâri’ye bağlı bir alayımız PKK’lılar tarafından tuzağa düşürülüp kuşatma altına alındı mı?..
-Kuşatma altında ve ağır hava şartlarında bir alay askeri kurtarma görevi Jandarmaya bağlı Özel Kuvvetler birimine düştü mü?
* “Bu talihsizlik” geri çekilişte etkili oldu mu?
* Harekât sırasında birliklerden, “bölgede hava şartları çok ağır. Çok zor şartlar altında hareket ediyoruz, donma tehlikesi ile karşı karşıyayız” şeklinde bilgiler geldi mi?
* Şehit sayısı 20’yi geçince “donma tehlikesi ile bu sayı çok yükseklere çıkar, altından kalkamayız” değerlendirmesi yapıp paniğe kapıldınız mı?
* Harekât aniden sona erdirildikten sonra operasyonda görevli erler de dahil olmak üzere askerlerden gelen mektup ve raporları nasıl bir işleme tabi tuttunuz?
* Özellikle, “donma tehlikesi ile karşı karşıya kaldık. Donma ayaklarımızdan başlamıştı. Teçhizat yükümüz çok ağırdı. Zor yürüyorduk” vb. er mektuplarını nasıl değerlendirdiniz?
* “Harekât sonrasında yapılan resmi açıklamada”, “sınır ötesi harekâtta etkisiz hale getirilen terörist sayısı 240’a ulaşmıştır” dendi. Bu rakam sehven yanlış yazılmış olabilir mi? Öldürülen terörist sayısı 6’da kalmış olabilir mi?
Şimdilik bu kadar...
Güncele
dair notlar...
Rahmetli Rauf Denktaş’ın cenaze törenine katılan Ülkücü dostlarımdan çok ilgi çekici izlenimler dinledim.
Ülkücü gençler, rahmetlinin cansız bedeni hastanede yatarken 7/24 hastanede nöbet tutup herkese örnek olacak büyük bir vefa ve saygı örneği göstermişler. Allah (C.C) onlardan da razı olsun.
Fakat, KKTC’de olup bitenlerle ilgili çok can sıkı bilgiler de kulağıma geldi.
Biz terör örgütü PKK’nın şehir yapılanması KCK’nın yalnız Türkiye’de yoğun faaliyet içinde olduğunu zannediyorduk.
Meğer öyle değilmiş!..
Hainler, KKTC’de de gemi azıya almışlar. Bazı özel üniversitelerde yurtlar KCK kampları haline getirilmiş. Terörist başı Öcalan’ın posterleri, PKK paçavraları ve sloganları yurt kampuslarındaki duvarlarda iyice boy gösterir hale gelmiş. PKK’nın TBMM’deki sivil temsilcileri de sık sık adaya gidip KCK’lı öğrencilerle toplantılar yapıyorlarmış. Bazı özel üniversite sahiplerinin farklı kaynaklardan ROJ TV’ye reklam katkısı sağladıklarına dair duyumlar da var.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye KKTC’de dönen dolaplarla ilgili ana başlıklar aktarılmış. Bahçeli’ye bir de yazılı ve görsel rapor verilecek
KKTC’ye şaşı bakan AKP iktidarından bir çözüm beklenemez. Devlet Bahçeli’den KKTC’deki KCK örgütlenmesi ve faaliyetleri hakkında oturaklı bir açıklama gelebilir..
Son not da yine
Tayyip Erdoğan
cephesi ile ilgili
Tayyip Erdoğan, Mehmet Ali Birand’a verdiği röportajda partiyi kurma hazırlıkları da dahil ilk günden “kolektif akıl” çalışmaları yaptıklarından bahsetti. Çekirdek kadro içinde Abdullah Gül, Abdulkadir Aksu, Cemil Çiçek, İsmail Kahraman’ı sıraladı. O günlerde en ağır yükleri sırtlayan Abdüllatif Şener’i yok saydı. İsmini bile hatırlamadı.Tayyip Erdoğan, ”Ben“ olmayacak ”biz“ olacak’ın faziletleri üzerinde durdu.
Başbakan Erdoğan’ın bu değerlendirmesini Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdullatif Şener’e sordum.Yanıtı epeyce kısa oldu:
“Cemil Bey yoktu ki o çalışmada. Bıraktı gitti. 1 sene sonra seçim zamanı aday olmak için geldi. Başladığımız şeyin sürdüğüne inanmadığım için, söylenenlerin de doğru olduğuna inanmıyorum zaten. Kolektif akıl başlarken vardı. Şimdi tekilci akıla döndü.“
Abdüllatif Şener’in haklı olduğu noktalar var. Siz, değerli okurlarım beni sıkıştıracaksınız ama yazmadan edemeyeceğim. AKP’deki “tekilci akıl“ tek değil. Şu günlerde Tayyip Erdoğan’ı öyle bir
”tekilci akıl“ sıkıştırıyor ve zorluyor ki... AKP’de sürpriz gelişmelere hazırlıklı olun!..