"Geliyorum" diyen kalkışma
Beş ay önce. Oda TV'de Mustafa Önsel imzalı bir yazı: "Cemaatçi cunta darbeye mi hazırlanıyor?" Yazıda Cemaatçi yapının "TSK'da çok etkiniz", "çoğu general bizden" benzeri "fısıltılar"dan bahsediliyordu.
Önsel'in iddiasına göre Gülen'e haber yollanmış ve "istediği anda her şeyi yapacak yapacak güçteyiz" mesajı verilmişti.
O yazıda Fethullahçı örgütlenmenin hemen hiç olmadığı dört devrenin "yığılma" gerekçesiyle tasfiye edilmesinden bahsediyor. Bu 1500 civarında albay demekti.
Önsel yazısında "TSK bu konuda neden bir şey yapmıyor ve bu konu devamlı öteleniyor?" sorusunu sormuş ve şu iddiasını dile getirmişti: "Belli ki birileri darbe söylentileriyle TSK'da yandaşlarına yapılacak olası operasyonlara karşı tehdit yoluna başvurmaktadır."
***
Cuma günü tasfiyeyi engelleyemeyeceğini anlayan o birileri darbeye kalkıştı...
***
Üç ay önce. Paralel kumpasa kurban giden yüzlerce isimden Ahmet Zeki Üçok. Ahmet Hakan'a verdiği söyleşide ta 2010'da Gülen'i ziyaret eden, Gülen'le beraber Avrupa turu yapan generallerden bahsedilen bir ifadenin "takipsizlikle" sonuçlandığından söz ediyordu.
Yine 2014'te Askeri Yargıtay Üyesi Hâkim Albay Yasin Aslan'ın Ankara Anayasal Suçlar Savcısı'na giderek verdiği resmi ifadede isim isim Askeri Yargıtay'daki Fethullahçılar'ı deşifre ettiğini iddia ediyordu. Sonuç: Yasin Aslan'ın kurumla ilişkisi kesildi.
Ahmet Zeki Üçok 2013 yılında bu kişilerin FETÖ üyesi oldukları iddiası ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunuyor. Sonuç: İftira gerekçesi ile mahkûmiyet.
Yaşar Büyükanıt, Kuleli Askeri Lisesi komutanıyken Türkçe sınavında tüm soruları yapan 250 kişiden bahseden Üçok, ilginç bir iddiaya da yer veriyordu: Şu anda albay olan o devre TSK'da en çok kurmay subay olan devredir.
Ahmet Hakan, Cumartesi günkü yazısında o söyleşide Üçok'un "Fethullahçı subayların bir darbe yapma ihtimali yüksek" dediğini yazdı.
***
Cuma günü o yüksek ihtimalin gerçekleşmesine ramak kalmıştı...
***
Gazetemizde de bu konuda vahim iddialar yer almıştı. Meraklısı Arslan Bulut ve Yavuz Selim Demirağ arşivini ve özellikle Demirağ'ın "İmamların Öcü" kitabını incelesin.
Şimdi görüyoruz ki bazı illerde geçtiğimiz aylarda "darbe hazırlığı" ihbarları da yapılmış...
Farklı zamanlarda farklı isimler tarafından dile getirilen iddiaların kaderi ortak: Ciddiye alınmamak.
Bizim bu iddialardan haberimiz olamayabilir. Lakin askeri istihbarat veya MİT bu iddiaları nasıl ıskalayabilir?
Darbe gibi vahim iddialarda ismi geçen isimler nasıl bu kadar rahat edebilir?
***
Ülke büyük bir badireyi Allah'ın yardımı ve anlaşılan o ki 1. Ordu Komutanı'nın basiretiyle atlattı.
Kalkışma sonrası bir kez daha gördük ki AKP'nin "saflık" ve "kandırılmışlık" hali 2013'te bitmemiş. Birilerinin iddia ettiği gibi "paralel" tam olarak zapturapt altına alınmamış.
Cuma günü Türk demokrasisini kurban vermek üzereydik. Gerçek budur.
Darbe dedikodularından, savcılık iddialarından haberdar olmayan hadi haksızlık etmeyelim "ciddiye almayan" bir istihbarat organizasyonumuzun olduğu da gerçeklerden diğeridir.
İki gündür yaşanan operasyonlardan elde veri olduğu ve artık ciddiye alındığını anlıyoruz. Eğer binlerce yargı mensubu ve yüzlerce subay ile ilgili istihbarat iki gün içinde toplanmadıysa...
Feraset sahibi Türk Milleti ve Türk ordusunun darbeye direnen üst komuta kademesi olmasaydı bugün gözümüzü nerede açardık, bilinemez.
Muhalefet ve iktidarı ile siyasetin darbeye karşı omuz omuza direnç göstermesi de darbe girişiminin akamete uğramasının sebeplerindendir.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin daha tanklar köprüye çıkmışken Başbakanı arayıp demokrasiye destek çıkması ile vatandaşa güven gelmiştir...
Unutulmaması gereken bir gerçek de devlette "sadakat" esasından "liyakat" esasına geçilmesidir. Eğer bu yapılmazsa bugün Fethullahçı gider yarın başka bir "şeyci" gelir.
Sonuç olarak kamu kurumlarının cemaat ve tarikat oluşumlarına teslim edilmesinin ortaya çıkardığı tablo bu.
Umarım ders alınır.