Gelen tehlikenin farkında mısınız
Günlerdir konuşulmayan ancak dipten giden bir kriz yaşıyoruz. Hayır ekonominin kötü gidişinden söz etmiyorum. Ona bağlı olarak içinden çıkılamaz bir hale gelen tarım krizinden bahsediyorum.
Çiftçilerimiz ve tarım yazarlarımız günlerdir "Gübre fiyatları her dakika zamlanıyor" diye adeta avazı çıktığı kadar bağırıyorlar.
Ancak ilgili kişiler kör, sağır, dilsiz…
Ben durumu bizatihi yaşanan resmî bir olay ile anlatacağım. Aslında skandal ile anlatacağım demek daha doğru…
Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM) gübre almak için 15 Eylül 2021 tarihinde bir ihale düzenliyor.
İhale Kayıt No: 2021/439909 İhale Kayıt Numaralı "Kimyevi Gübre" İhalesi.
Açın bakın.
İhale açık usul bir ihale, ancak üç kısımdan oluşuyor.
İhale ayrıntısına göre istenilen 18 bin 703 ton ÜRE (yüzde 46), 2 bin ton Amonyum Sülfat (yüzde 21) (Granül) ve 972,25 ton Üre Amonyum Sülfat (yüzde 33) olmak üzere toplam 21 bin 737 ton kimyevi gübre alımı.
İki firma ilk kısım olan ÜRE için teklif veriyor.
Firmalardan biri; Alp-Ateş Gübre A.Ş. diğeri ise Gübre Fabrikaları T.A.Ş. yani GÜBRETAŞ (Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği iştiraki).
Yani devletin kurumu…
İhaleyi düzenleyen Tarım İşletmeleri, ihaleyi kazanan Alp-Ateş Gübre A.Ş adlı firmayı sözleşme yapmak için davet ediyor.
Davet yazısı gönderiliyor fakat Alp-Ateş Gübre A.Ş., dolar kurundaki oynaklık ve artan fiyatlardan ve ürün tedarik sıkıntısından dolayı ihalenin iptal edilmesi ve geçici teminatın iade edilmesi gerektiğine yönelik idareye başvuruda bulunuyor.
TİGEM bu talebi reddediyor. Dahası EKAP üzerinden gönderilen yazı ile geçici teminat gelir kaydediliyor.
Bu kanuna uygun burada bir sorun yok.
Süreç devam ediyor tabii.
Bu defa ihale komisyonu en iyi ikinci teklifi veren firmayı çağırıyor.
En iyi ikinci teklifi veren firma GÜBRETAŞ. Bu firma sözleşme imzalamaya davet ediliyor, ancak sözleşme imzalanmıyor. Sözleşme imzalamak istemeyen GÜBRETAŞ, 91 milyonluk tekliflerinin artan fiyatlar dolayısıyla 128 milyon TL olarak uyarlanmasını istiyor. Yapacaksak bu fiyat üzerinden sözleşme imzalayalım diyor.
TİGEM reddediyor.
Üstüne üstlük Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği iştiraki GÜBRETAŞ''ın 3 milyon TL teminat mektubunun 2.7 milyon TL''lik kısmı gelir olarak kaydediyor.
Firma bu sebeple Kamu İhale Kurumu''na iptal istemi ile şikayetçi oluyor.
Anlaşılıyor ki GÜBRETAŞ ihalelerden men ediliyor.
Bu durumda da iştirak firması olan GÜBRETAŞ konuyu Kamu İhale Kurumu''na taşıyor. Kamu İhale Kurumu da yapılan şikayeti ve süreci inceliyor.
Geçen 11 Kasım''da kararını veriyor ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü (TİGEM)''in vermiş olduğu kararların doğru olduğunu tescilliyor.
Yani TİGEM Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği''ne ait olan Gübre Fabrikaları T.A.Ş.''yi ihalelerden men ediyor.
Sebebi ne?
Günler içerisinde fiyatı katlanan gübreyi temin edemediği için!
Bütün bunlar Gübre A.Ş.''nin "ben 3 gün önce verdiğim fiyatı bugün veremiyorum" dediği bir ortamda oluyor.
Peki, çiftçi ne yapsın?
Size daha kötüsünü söyleyeyim… Kimse farkında değil ama kışın ve ardından gelecek hasat döneminde toprakta bir şey bulamayacağız.
Çünkü gübre fiyatlarındaki artış nedeniyle çiftçilerin büyük bir çoğunluğu üretim yapmıyor. TİGEM de piyasadan gübre alıp çiftçiyi sübvanse edemediği için koskoca ülke, ithal malı stoklayan üç beş tüccarın eline kalmış durumda.
Lahana, karnabahar, ıspanak, turp ve marul, kışlık soğan, bezelye gibi kışlık üretimin can damarı ve mutfakların vazgeçilmezi sebzelerde büyük üretim düşüşlerinin yaşanması bekleniyor. Dolayısıyla anormal fiyat artışları da kapıda…
Ve tabii ki sarımsak… Kasım-Şubat ayları arasında ekilmesi beklenen sarımsağın fiyatının önümüzdeki dönemde üretim azlığından fırlamasına kesin gözüyle bakılıyor. Ki sarımsak hali hazırda zaten pahalı bir ürün haline gelmişti.
Kerevizi, enginarı, pırasayı da bu listeye ekleyebiliriz. Kış meyvelerini saymıyorum bile. Dahası gübredeki artış yem üretimini bile etkiliyor. Yumurtaya her gün zam gelirken daha yeni çiğ sütte yüzde 50''ye yakın artış yapıldı.
Bakın bir gübre ihalesinden nerelere geldik.
Birkaç ay önce bir yazımı şöyle bitirmiştim: Kötü günler geride kaldı, sırada daha kötü günler var.
Meğer o günler iyi günlerimizmiş…