“Gelecek biziz... Biz geleceğiz...”
Türk bayrağı var; biber gazı yok...
“Ne mutlu Türküm diyene” var; tazyikli, çamurlu, çakıl taşlı su yok...
Ooh, değmeyin keyfime...
Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı İstanbul İl Temsilciliği’nin, 2023 Gençlik Eğitimi Mezuniyet Töreni, iktidarın, resmi politikası “milliyetçiliği” (ve bu fikri temel üzerine inşa edilen Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün bileşenlerini) “ayaklar altına almak” olan, “Türk düşmanlığı”nı saplantı haline getirmiş kronik ırkçı-faşist bir rejim inşa etmekle meşgul olduğu şu günlerde, “çölde vaha gibi” geldi!
Gevşedim tabii...
Bir günlüğüne “yazma, yaşa” torpili yapayım dedim kendime; tadını çıkar...
Yapmaz olaydım!
Önceki gece yarısından itibaren “Ama Selcan Abla...” ile başlayan ne sitemler akmış e-posta kutuma:
“Gelip o coşkuya şahit olduktan sonra nasıl tek satır yazmasın...”
“Diğerleri zaten görmezden geliyor bizi, sen yapma bari... ”
Gençler haklı, gazetecilik yan gelip yatma yeri mi!
Madem geldik, gördük, “oradaydık”; tarihe tanıklığımızı not düşmeyi de es geçmemeli:
***
Pazar günü Sarıyer kavşağından, mezuniyet töreninin yapılacağı Maslak TİM’e kadar uzanan yol, kırmızı-mavi çiçek bahçesi gibiydi; kırmızıların üzerinde ay-yıldız, mavilerin üzerinde bozkurt açmış.
Biri devletin, öteki milletin simgesi.
Gençlerin anlattığına göre, sabah 5 sularında astıkları bütün bayrakları kesmiş birileri (Kimseler artık!). “Beş buçuktan sonra yeniden astık sizin gördüklerinizi...” diyor içlerinden biri.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli salona bu bayrak kortejinin arasından geçerek girdi. İçerinin mesajı da dışarısı gibi özenle seçilmişti. Sahnenin arka fonunda göbekte bir bozkurt, Atatürk ve Türk bayrağı...
İstanbul Ülkü Ocaklarının bugün için belirlediği slogan anlamlı:
Gelecek biziz... Biz Geleceğiz...
Bu aslında ülkücü gençliğin MHP liderine cevabı. Bahçeli, kısa süre önce Ülkü Ocaklılara “Gelecek sizsiniz... Gelecek sizin” diye seslenmişti.
İstanbul Ülkü Ocakları Başkanı Gökmen Kantar ile MHP Lideri’nin konuşmaları birbirlerini tamamlar nitelikteydi. Öğretmen-öğrenci diyaloguna benzetilebilir belki.
Bahçeli, yarısı liseli, yarısı üniversiteli, öğrenmeye aç, hazır, hevesli binlerce genci karşısında görünce konuşmadı aslında, “ders” verdi. Türk Milliyetçiliği’ni Bilge Kağan’dan Atatürk’e uzanan tarihi süreçteki köklerine dayandırarak konuşan Kantar ise dersine iyi çalışmış bir öğrenci gibiydi. Nitekim, özü, -uzun vadede- devleti yönetecek milliyetçi kadroları oluşturma çalışması olan 2023 Gençlik Eğitimi’ni “kutlu bir ödev” kabul ederek gerçekleştirdiklerinin altını çizdi.
***
Peki MHP lideri “ders” inde hangi konuları işledi?
Bir kere hemen bütün gazetelere yansıdığı gibi “Bizim yerimiz sokakların karanlığı değil, meydanların demokratik zeminleridir” dedi. Ama devamı da vardı:
“Sokakların da görüş açımızın kapsamında bulunduğunu, böylesi bir tecrübeden süzülerek bugünlere geldiğimizi hiç kimse yabana atmamalıdır.”
Ülkücülerin vaktiyle bu ülkenin sokaklarında verdiği mücadeleyi anlatırken “Haklıydık, masumduk, yönümüz Hakk’a çevrilmişti, fikrimiz milletimizin yücelmesi ve yükselmesine odaklanmıştı. Başka amacımız yoktu. Başka arayışımız söz konusu bile değildi. Tertemizdik” diye başladığı sözlerinin “ama”sı yürek yakıcıydı:
“Sokakları mesken tutmuş katiller, tertemiz dava arkadaşlarımıza kıydılar. Kurşun sıktılar, bomba attılar ve can evimizden vurdular.”
Okullarında, kantinlerinde, yurtlarında, mahallelerinde, cami önlerinde katledilen ülkücüleri anan Bahçeli, gençlerden onları mahcup etmemelerini istedi.
Bir de küçük, ama bence bu gençlerin geleceğin pişmanları olmamaları için önemli bir detay; ülkü ocaklılara “şimdi”yi kaçırmamalarını öğütledi:
“Milliyetçiler dünle yarın arasında köprü kuran bir anlayışa sahiptirler.
Ancak şimdiyi de bir kenara itmeyeceklerdir.
Gerçekten yaşadıkça anlarız ki ne yapmak istiyorsak, ne yapabileceksek şimdiden başlamamız lazımdır.
Hayat birbirinin peşi sıra geçen şimdilerin toplamıdır.
Her kaybolan şimdi bir daha gelmemek üzere geçip gitmiştir.
Ve şimdiyi anlamayan hayatı anlamakta ziyadesiyle zorlanacaktır.
Şimdilik durmak değil, şimdiden başlamak gerekmektedir.”
***
Aziz Engin, Ali Kınık şarkıları... Ahmet Şafak’ın “Sazımız tamam da bizim bir de bunca olup bitene karşı sözümüz var” diyerek milliyetçi kalemleri öne çıkarmak üzere sergilediği gayret, ki günün “star”ı kendisiyken çok az insan gösterir alkışını başkalarıyla paylaşma özverisini... Genç kızların ülkücü hareket tarihinde belki ilk defa nicelik olarak da, nitelik olarak da erkeklerinin önüne geçmesi... “Ampuller sönecek dokuz ışık yanacak” temennisi... MHP liderinin parti binasında verdiği “kongre öncesine takılmadan bir olup çalışma” mesajı... İstanbul emniyetinden görevlendirilen koruma polislerinin Bahçeli’yi kendi korumalarından korumaya(!) kalkışmasıyla oluşturulan tahrik... Bir sürü şey var ama asıl aklında kalan neydi derseniz, hiç düşünmeden tek kelimede özetlerim pazar günü TİM’de olup biteni:
Ümit!
Program başlamadan önce konuşmalarına kulak misafiri olduğum üç dört üniversiteli kızın aralarında geçen diyalog şöyleydi:
- Ben çok heyecanlandım...
- Benim de kalbim yerinden çıkacak gibi...
- Ya titrersem plaketi alırken...
Bu naiflik... Bu içtenlik... Bu inanmışlık...
Birkaç el değmemiş yüreğin böyle heyecanla çarpması bile yeter bu ülkenin geleceğine dair “ümit”lerimizi yeşertmeye;
Ki o gün, o salonda binlercesi vardı böyle!
MHP lideri o gençlere baktı, baktı, bir değil, birçok kere aynı sözü tekrarladı:
“Gurur duyuyorum!”
Finalde; o binlerce genç öyle coşkuluydu ki, Bahçeli söze her “Ne Mutlu” diye girdiğinde salonu “Tük’üm diyene” ile inletti.
Bir, iki...
Derken Bahçeli “Bir müsaade edin” dedi. Hepsi dikkat kesildi:
“Ne mutlu ülkücüyüm diyene!”
Bu final;
Bir:
Söylemini, eylemini beğenirsiniz, beğenmezsiniz; MHP’ye ömür biçmenin beyhude olduğunu gösterdi. “Ülkücü gençlik” denen olgu MHP’nin “geleceği” olduğunun, gelecekte de olacağının bir nevi teminatı belgesi...
İki:
Ülkücülere “ideolojik konum” biçmenin, onların genetiğiyle oynamaya kalkışmanın beyhude olduğunu gösterdi. Bizzat MHP lideri “Ne Mutlu Ülkücüyüm” demenin ön şartını “Ne mutlu Türk’üm diyene” demek olarak tescilledi, saatlerce “Durma ilerle, gençlik emrinde” diyen binlerce liseliye, üniversiteliye yani geleceğe tescillettirdi, ki çok stratejik bir hamleydi.
***
2023 Gençlik Eğitimi öğrencilerini törenle mezun etmeye başladığından beri her yıl, gelip sertifikalarını kendi elleriyle veren, 15, 16, 17 yaşındaki gençlerin kendilerini özel ve değerli hissedebilmelerine çaba sarf eden Bahçeli ile o çocuklar arasında oluşan enerji, bütün enstrümanları doğru notaya basan bir orkestranınki gibi...
Ne dersiniz, MHP’yi “tehdit” kabul edenlerin kulaklarını tırmalayan bu ahenk olabilir mi?