GAP'ın ortasında kanlı tabutlar!..

1-20200628183828.jpg

Ahmet, Mehmet, Fida, Medine ve diğerleri...

Harran'ın uçsuz bucaksız topraklarının ortasında, tozu tozu toprağa katarak ilerleyen minibüsün camlarına başlarını yaslayan çocuklardan bazılarıydı...

Yalnızca yaşadıkları evleri değil, çocukluklarını da geride bırakarak, ırgatlığın sonu belirsiz yollarında, memleketlerinden çok uzaklara doğru giderken, gözleri işte arkada kalmıştı GAP'ın yoksul, çaresiz ve topraksız çocuklarının...

Urfa'da, sayıları (çocukları ile birlikte) 350 bine ulaşan ve "mevsimlik tarım işçileri" olarak nitelendirilen ırgatlar, yılın neredeyse 8 ayı, bazen Ege'ye, bazen Orta Anadolu'ya, bazen Çukurova'ya, bazen de Karadeniz Bölgesi'ne giderler ekmek kazanmak için...

Aslında teoride, çaresiz toprakların çocukları değildi onlar...

Soylu geçmişleriyle; bir yanları Harran, diğer yanları ise dünya arkeoloji tarihini değiştiren Göbeklitepe'nin çocuklarıydı onlar...

Heyhat ki; bir yandan da, devletin 1980 yılından bu yana 40 milyar doları aşkın para harcadığı Güneydoğu Anadolu Projesi'nin (GAP) uygulandığı toprakların çocuklarıydı onlar...

Ancak, 1973 yılında Fırat'ın sularını Harran Ovası'na taşıyacak olan Urfa Tünelleri'nin temellerinin atıldığı tarihte de topraksızdı onlar,

Atatürk Barajı'nın temellerinin atıldığı 1983'ten sonra da...

Sadece Urfa ve Harran ovalarındaki 1.3 milyon hektar alanda, bir mezar yeri kadar bile toprakları yoktu onların...

Çünkü dedeleri de topraksızdı, babaları da, anneleri ve kendileri de...

Ve ne tuhaf ki, devletin sulu tarım başlasın, 3 milyon kişiye istihdam sağlansın, Doğudan göçü tersine çevirsin diye milyarlarca dolar harcadığı bir coğrafyada ekmek kazanacak ortam bulamamış olacaklardı ki, son 50 yıldır tıpkı dedeleri, babaları gibi işte o çocuklar da, yılın 8 ayı Türkiye'nin dört bir yanında, ırgatlık yollarında kendilerini heba ediyorlardı...

sasas-001.jpg

lrgatlığın acı kaderi!..

Urfa'dan yılın dört mevsimi kalkan kamyonlar, minibüsler ve derme çatma araçlar Türkiye'nin dört bir yanına, "ırgat" adı altında mevsimlik işçileri taşırken, işte her yıl onlardan yüzlercesi trafik kazalarında, yangınlarda, sel baskınlarında ve salgın hastalıklarda yaşamlarını yitirip, topraksız coğrafyalarında kara toprağa gömüldüler...

Son felaket, Urfalı ırgat grubunu önceki gün, Konya yakınlarında bir karayolunda yakaladı...

İçinde 20'den fazla insanın olduğu ırgat minibüsü TIR'la çarpışınca, 7 kişi yaşamını yitirdi, 14 kişi de yaralandı...

Gazeteler yine "mevsimlik işçiler kaza yaptı" şeklinde, artık gelenekselleşmiş kahredici başlıklarla duyurdular haberi...

Ancak o sıradanlaşmış haberler, yüzyıllardır suya hasretken, GAP'la birlikte sulu tarımla tanışan ancak arazilerin büyük bölümü sulanamadığı için istihdam yaratılamayan topraklarda acı çığlıklarla yankılandı...

Irgatlar ve çocuklarından oluşan 7 kişinin katliam gibi bir kazada can verdiği Harran'da duyulur duyulmaz, Arapça çığlıklar yükseldi gökyüzüne...

Ve o çığlıkların içerisinde, dünyanın en verimli topraklarının yer aldığı bir coğrafyada, "40 milyar dolarlık harcamaya rağmen su getirilirken, nasıl olurdu da Urfa halen ekmek uğruna göç veriyor, yüzbinlerce insan her yıl ırgatlık yollarına savruluyor" sorusu da vardı...

Harranlı Arap kadınlarının çığlıklarında işte bu çaresizliğin yanısıra, devletin beceriksizliğine, plansızlığa ve boşvermişliğe de isyan vardı...

Okul sırasında son ders!!!

Daha önce karayollarında can veren diğer mevsimlik işçiler gibi, ırgatlığın 7 kurbanının cenazeleri önceki gün Urfa'ya getirildi ve Harran'ın bağrında toprağa verildi...

Ne tuhaf ki o ırgatlar, kendilerine mezar olan bir avuç toprağa teslim edilirken, yakınlarının acı çığlıkları büyük bölümü halen kıraç ve susuz olan Harran'ın tozu toprağı ile birlikte gökyüzüne savruldu...

Cenazeler yan yana, Harran Ovası'nın ortasına bırakılırken, ortaya çıkan manzara, trafik katliamının sonucu kadar acıydı!..

Çünkü kaza kurbanlarının tabutları, eğitim gördükleri okuldan getirilen sınıf sıralarının üzerine konulmuştu...

İşte o manzara; 40 milyar dolarlık harcamaya rağmen Fırat'la Harran'ı tam olarak buluşturamayan, istihdam sorununu çözemeyen, plansız- dengesiz yatırımlarla yüzbinlerce insanı halen Urfa gibi "tarımın başkenti" olması gereken bir şehirden, Türkiye'nin dört bir yanına

sürükleyenlere tokat gibi bir dersi de resmediyordu!..

Bir kez daha soralım; AKP iktidarı GAP'ı neden tamamlamıyor?..

Yazarın Diğer Yazıları