''Gafleti uzun olanın devleti zail olur''
Almanya Başbakanı Angela Merkel, on altı yıllık başbakanlığının ardından "bu kadar yeter" demiş olmalı ki kendi isteğiyle görevini bıraktı. Ve de veda ziyareti bağlamında Türkiye''ye geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Merkel ile görüşmesi sırasında Almanya''da "koalisyon hükümetleri olmamış olsaydı Almanya, Türkiye ilişkileri çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi, fakat koalisyon hükümetleri de tabii çalışmayı her zaman zorlaştırıyor... Başkanlık sistemine geçmemizle birlikte biz bu koalisyonlardan kurtulduk ve yoğun bir çalışmanın içerisine girdik" diyor.
Merkel ise, "Koalisyon ortaklarımla çalışmaktan mutlu olmadığım anlaşılmasın… Koalisyonlar bizim yapımıza uygundur. Biz bir başkanlık sistemi uygulamak istemiyoruz." Cevabını verdi.
Böylece asıl sorunun sistem değil sistemin iyi ya da kötü uygulanması olduğu ifade edilmiş oldu.
Bu arada gazeteler Almanya Başbakanı Merkel geçen yıl 23 Ocak''ta Türkiye''de Erdoğan''la görüştüğünde Euro 6.55, veda için geldiğinde ise 10.69 lira olduğunu yazdılar.
LAYÜSEL UYGULAMALAR SİSTEMİ!
Kaldı ki Türkiye''de uygulanan "başkanlık" ya da "Cumhurbaşkanlığı sistemi" değil "layüsel" (sorumsuz ve keyfi) nevi şahsına münhasır bir sistemidir.
Bu sistemde yalnız Cumhurbaşkanının partili olmasıyla yetinilmemiş devlet de milletin devleti olmaktan çıkmış parti devletine dönüşmüş bulunmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulamaları diğer yönleri bir yana yargıda adaletsizlik, ekonomide pahalı döviz (hayat pahalılığı) olarak halka geri dönmüştür. Adaletsizlik özgürlüğü tehdit eder, pahalılık da yaşamı çekilmez kılar hale getirmiştir.
"Başkanlık" diye adlandırılan bir sistemde bir yılda sayısız MB başkanını gece yarısı değiştirilmesine karşın dolar on liraya dayanmışsa hâlâ sistem tartışması açmak kör bir bakış açısına sahip olmak anlamına gelmektedir.
Türk halkı "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi"ne ''fiyatlar tutulamaz, ücretler artırılamaz, işler bulunamaz'' hale gelsin diye destek vermemişti.
Adalet ve ekonominin durumu özet olarak şöyledir: 2020 yılında yapılan bir araştırmada vatandaşların yüzde 27,4''ü Türkiye''deki adalet sistemine güvendiklerini belirtirken, yüzde 67,4''ü adalet sistemine güvenmediklerini, yüzde 5,2''si de bu konuda fikirleri olmadığını belirtmişler.
2021 yılında ORC Araştırma, Z kuşağı olarak adlandırılan 1997 ve 2005 yılları arasında doğan kişilere yönelik yaptığı araştırmada ise "Yargıya güveniyor musunuz?" sorusuna Haziran 2021''de yüzde 25.1 olan yargıya güven, Eylül''de 22.6''ya, Ekim''de ise 21.3''e düştüğü görülüyor. Ekim ayında yargıya güvenmeyenlerin oranı yüzde 78.7 olarak ölçülmüş.
Gençlik demek gelecek demektir. Onların yargı konusundaki görüşü bu anlamda çok değerlidir. Nitekim Hz. Ömer çok müşkül bir işle karşılaştığında gençleri çağırıp onların görüşlerini sorarmış. Nedenini de şöyle açıklarmış: "Onların kalpleri keskindir… Denilmiştir ki, Yaşlının görüşü, kırılmış/parçalanmış çakmak taşı gibidir; gencin görüşü ise, kolayca ateş çıkaran sağlam çakmak taşı gibidir."
GAFLETİ UZUN OLANIN!..
Her şeyin daha iyi olacağı iddiasıyla uygulamaya sokulan "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" daha doğrusu sorumsuzluk sistemi sonuç itibarıyla doları on liraya taşımıştır. Halk bugün eskiyi arar hale gelmiştir.
Dengesi bozulan yalnız dolar ya da kur sistemi değildir. Dolarla birlikte orta direk de ortasından çatlamıştır. Halk kitleleri yolsuzluktan şikâyet eder hale gelmiş, korunan ve kollanan müteahhitler dolar milyarderi olurken, halk kitleleri fakirlik ve yoksulluk içinde kıvranır haldedir.
İktidar elindeki medya gücüyle olanı biteni olduğundan iyi göstererek durumu idare etmeye çalışıyor. Halbuki halk konuşulanlara değil mutfağa, pazara ve cüzdanına odaklanmış durumdadır. Doların on lira olduğu yerde iktidarın ar''ından susması gerekirken hâlâ esip savuruyor.
Gaflet uykusu böyle bir şey olsa da bu kadar uzun sürmemesi gerekiyor. Atalar boşuna "gafleti uzun olanın, devleti zail olur" dememişler!