Gaflet, "Arena", "kurban!.."

Türkiye'de terörün tarihi, insanlığın yaşam sayfalarında sadece sinsi saldırıların kanlı tablolarından ibaret değil...

İhanetin bir dönem her şeyin önüne geçtiği ülkemizde, sadece terörün sinsiliği değil, devletin bazen yarattığı başıboşluktan ve bazen de "açılım" adı altında engelsiz hale getirdiği yollardan çok kanlar aktı...

Türkiye; sağcısı ve solcusuyla, dincisi ya da bölücüsüyle, kanlı ideolojilerini egemen kılmaya çalışan grupların karanlık oyunlarında uzun süre sarsılırken, şiddet yoluyla kazanım elde etmeye çalışanlara yönelik gaflet politikaları da çok acılar çektirdi bu ülkeye...

PKK'dan önce gaflet politikası, bir dönem kezzaplı- satırlı- silahlı saldırılarla Güneydoğu'ya kan kusturan Hizbullah'ın büyütülmesi için uygulanmıştı...

12 Eylül siyasetinin, sözde komünizmi ezmek iddiasıyla helikopterlerden Kuran ayetleri attığı dönemlerde, kent merkezlerinde PKK ile mücadele görevi radikal dinci Hizbullah örgütüne verilmişti...

Ve ne yazık ki bu gaflet siyaseti PKK'yı yok edeyim derken, aynı zamanda bir başka terör örgütü olan Hizbullah'ı güçlendirmiş ve Güneydoğu kentlerinde PKK'nın milis yapısını alteden tetikçiler öylesine büyük bir örgüte dönüşmüşlerdi ki, devlet onlarla baş edemez hale gelmişti...

Hizbullah'ı büyüten ihanet!

Önce kendi içindeki muhalif "Menzil" gibi grupları daha sonra PKK milislerini püskürten Hizbullahçılar, siyasi ve askeri açıdan büyüyünce Güneydoğu'nun tamamında etkin olmuş ve bir süre sonra Urfa, Mardin gibi kentlerde namlularını polise çevirmiş, ardından da "hicret" adı altında örgütlenmelerini İstanbul'a kadar uzatmışlardı...

Devletin 20 yıl boyunca bulamadığı (!) örgüt lideri Hüseyin Velioğlu, 17 Ocak 2000 tarihinde İstanbul- Beykoz'da polisin tesadüfen gittiği bir evde çıkan çatışmada ölünce, sadece Hizbullah'ın gizemi deşifre olmamış, aynı zamanda örgütün Türkiye genelinde nasıl yapılandığı da ortaya çıkmıştı...

Devlet örgütün askeri yapısını önemli ölçüde yok etti ama liderinin öldürülmesinden bir yıl sonra, 24 Ocak 2001'de, Diyarbakır'ın ortasında Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan ve 5 polis memuru Hizbullah tarafından Şehit edildi...

PKK'yı yok etmek için Hizbullah'a yönelik kullanılan gaflet politikası Okkan suikastıyla devleti sarsmış, ancak örgüt dağıtılmasına rağmen bu yapıdan kopan dinciler bu kez El Kaide adı altında Irak ve Afganistan'da eğitilerek Türkiye'ye gönderilmişti...

İşte ikinci bir gaflet politikası nedeniyle Türkiye 15-20 Kasım 2003'te, tarihte görülmemiş bombalı saldırıların hedefi olmuştu...

Devlet uyuyunca!..

Hizbullah deneyimine rağmen El Kaide gerçeğini iyi okuyamayan devlet, Güneydoğu'daki dinci tetikçilerin bu kez Selefi kılığında, İstanbul'da yaptıkları zincirleme saldırıları önleyememişti...

Hizbullah nasılsa bitti diye düşünen devlet uyumuştu adeta!..

Ve bu gaflet uykusu sırasında, El-Kaide kılığına giren dinciler İstanbul'da, bir sitede terör atölyesi kurmuş, deterjan fabrikasında bomba üretmiş, Bingöllü eski Hizbullahçılara sürücü eğitimi vermiş ve her birine 600 kilodan fazla kimyasal patlayıcı koydukları kamyonları HSBC Bank Genel Müdürlüğü, İngiltere Konsolosluğu ve Beyoğlu'ndaki iki sinagoga yönlendirerek, 60'tan fazla insanı katletmişlerdi...

İşte o teröristler, kendi aralarında haberleşmek için telefon bayisi açmışlar, elde ettikleri yüzlerce SIM kart üzerinden görüşerek devleti kolayca atlatmışlardı!!!

Gelelim son gaflet politikasına...

Siyaset kılığına da girmiş terörle masaya oturan devlet, 2015'te adeta oyuna gelmişti...

"Açılım" siyasetiyle de güçlenen PKK, devletin tavizleri nedeniyle Güneydoğu'da "hendek"ler açtı ve gaflet sürecinde 793 güvenlik görevlisi şehit edildi, 314 sivil vatandaş hayatını kaybetti, 4 binin üzerinde güvenlik görevlisiyle 2 binden fazla vatandaş yaralandı...

Peki, tüm bunları neden mi anımsattık?..

Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, "hendek operasyonları"ndan kısa süre sonra, Beşiktaş'taki Vodafone Arena Stadı'nda 10 Aralık 2016 tarihinde 36'sı emniyet mensubu 46 kişinin şehit olduğu bombalı saldırının talimatını veren teröristlere yönelik operasyon düzenlemiş...

Gözaltına alınan 19 kişiden 6'sı tutuklanmış...

Polis, saldırı talimatının "Tolidhan" kod adlı terörist tarafından verildiğini, saldırıda kullanılan silahların Diyarbakır'dan İstanbul'a "kurbanlık ve soğan yüklü kamyon"da getirildiğini tespit etmiş...

Operasyonda teröristlerin tarlaya ve ahıra gömdükleri yüklü sayıda mühimmat, yüzlerce kilo patlayıcı, 100 RPG 7 roket, çok sayıda el bombası da ele geçirilmiş...

Evet; sizlere teröre yol veren gaflet tarihinden üç takvim yaprağı sundum;

Hizbullah- El Kaide- PKK!.. Görülüyor ki, teröre verilen taviz, gaflet siyasetiyle büyüyünce, işte kurbanlıklar arasında taşınan patlayıcılarla kanlı "arenalar" yaratılıyormuş bu ülkede...

Devletin "açılım" tavizi yüzünden hendekler açılmasaydı, İstanbul'un göbeğinde 46 insan yok yere can verir miydi acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları