G20 Zirvesi ne dedi?
G20 Toplantısının ülkemizde yapılması, kazasız belasız bitmesi sebebiyle mutluyuz. Bu toplantının düzenlenmesinde emeği geçen herkesi tebrik ederim. Ülkemizi tanıtan, onurlandıran çok güzel bir imkândır. Ancak, Türkiye vermesi gereken birlik ve bütünlük mesajını ne yazık ki verememiştir. Öncelikle iktidar kanadı Sayın Erdoğan'ın gölgesi altına sokulmuştur. Başbakan Davutoğlu adeta yok sayılmıştır. Türkiye'de Başkanlık veya Yarı Başkanlık sistemi yok! Parlamenter sistem var. Bu sistemde en yetkili şahıs Başbakan'dır. Biraz daha ileri gidelim. Gönül isterdi ki Başbakan'a ilave olarak Ana Muhalefet partisi lideri de hiç olmazsa bir yemekte veya toplantıda konuklarla bir arada olsun. Maalesef ülkemiz bu görgülü ve medeni görüntülerden henüz çok uzak. Tek adam hastalığımız koca bir imparatorluğu batırdı. Şimdi cumhuriyete musallat oldu. Siyaset adamları şahsi arzularının gerçekleşme şansını isabetle tayin etmeli ve hakikatle mağlup olmayı bilmelidir. Sayın Erdoğan ve sadık çevresi yine Anayasa değişikliği diyor, Başkanlık sistemini amaç ediniyorlar. İşte burada siyasi tarihi iyi bilmek gerekiyor. Tarih durulacak yeri bilmeyen, orada durmayan devlet adamlarının yedikleri acı tokatların hikayelerini anlatır. Uzun Hasan'dan Şah İsmail'e, Napolyon'dan Hitler'e bu hikayeleri bütün acılığıyla görüyoruz.
İngiliz Financial Times Gazetesi Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan'ın yetkilerini artırarak icracı bir başkan olmaya yönelik hırslarının Türkiye'nin istikrarını baltalayabileceğini yazdı. Bu yazıyı kaleme alan Financial Times'ın eski Türkiye muhabiri Daniel Dombey şöyle diyor: "Türkiye'de istikrar çabalarının önünde iki engel var; sahadaki gerçekler (PKK terörü) ve Erdoğan'ın hırsları. Sayın Erdoğan'ın uzun süredir icracı bir başkan olarak hükümetin başında bulunmak istediği de bir gerçek. Kendisi, fiilen gerçekleştirdiğini belirttiği bu değişimin Anayasaya da yansımasını istiyor. Muhalefet Erdoğan'ın önerilerini reddediyor. İcracı başkanlığın diktatörlüğe yol açacağı endişesini ifade ediyor."
Şartlar kural değiştirtti
G20 Antalya Zirvesi, G20 liderlerinin ekonomi dışına çıkmama kuralına son vermiştir. Suriye Krizi için bu kural bozulmuştur. Zira Suriye meselesi sadece küresel siyaset için değil, küresel ekonomi için de tehdit oluşturmaya başlamıştır. Aralarında BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi ve AB üst yönetiminin bulunduğu bu kadar etkili liderin bir araya gelip Suriye Krizi'ni, yol açtığı terörizmi ve göç sorunlarını tartışması önemli bir gelişmedir.
Diğer taraftan bazı basın kuruluşlarının G20 Zirvesi'ni izlemelerinin engellenmesi basın özgürlüğünün çiğnenmesi ve açıkça Anayasa'yı ihlâl etmektir. Bu konuda Sayın Kılıçdaroğlu'nun: "Basın özgürlüğü halkın özgürlüğü demektir. Aksi takdirde sadece baskıcı uygulamalardan, ceberut rejimlerden ve hatta diktatörlerin egemenliğinden söz edilebilir" demesi gerçeğin ifadesidir.
Fransa'daki dünyayı sarsan terör saldırılarının hemen akabinde gerçekleşmesi nedeniyle bu konudaki temasların öne çıktığı toplantıda ABD Başkanı Obama'nın önemli açıklamaları olmuştur. Obama, ABD ordusunun isterse vahşi terör örgütü IŞİD'ın Suriye'deki kalesi Rakka'ya kadar girebileceğini söylemiş ve geçmişteki tecrübelerin tekrarından endişe ettikleri için beklediklerini ifade etmiştir. Ayrıca Obama, mülteci kabul eden ülkelerle ilgili önemli ve gerçekçi tespitler yapmıştır. Rusya Devlet Başkanı Putin ise: "IŞİD, 40 ülkeden finans desteği alıyor. Bu ülkeler arasında G20 ülkeleri de var" demiştir. Program dışı kuliste PUTİN ve OBAMA'nın yarım saat görüşmesi iki taraf arasındaki diyalog açığının yeni bir ifadesidir.
Bu toplantı Cumhurbaşkanına çok önemli devlet adamlarıyla görüşme imkanını vermiştir. İşte bu noktada pek çok tartışmalı konu ile karşılaşıyoruz. Bunlardan birisi de Türkiye'nin AB'ye tam üyelik fırsatını kaçırdığıdır.
Türkiye'nin eline AB'ye tam üye olmak için önemli bir fırsat geçti. Göçmen krizi ve Orta Doğu'da yaşananlar Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğini sağlayabilirdi Antalya'da yapılan G20 toplantısı bu yolda çok büyük bir fırsattı. Fakat AKP iktidarı ülkemiz için bu fırsatı kullanmadı. AB'ye tam üyeliğin sözünü bile etmedi. AB liderlerinin 3 milyar Euro verelim, göçmenleri Avrupa'ya göndermeyin teklifini kabul eden bir havaya girdi. Hiç şüphesiz bu tez de tartışılabilir.
Türkiye'nin büyük talihsizliği AKP'nin iktidar anlayışıdır. Devleti ilgilendiren konularda devlet bütün kurum ve kurallarıyla açıklık içinde çalışır. Tam bir hürriyetle söylenen düşüncelerle doğru tespit edilir ve doğruya ulaşılır. Devleti yönetenler ve yönetmeye talip olanlar G20 Zirvesi'ndeki konuşmaları, tavırları, fikirleri dikkatle değerlendirmelidir. Dünyanın gidişini doğru okuduğumuz sürece başarılı olabiliriz.