G-20 zirvesi yansımaları
28 - 29 Haziran 2019 tarihleri arasında Japonya'nın Osaka kentinde düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi dünya medyası tarafından dikkatle takip edilmiş olup sonuç bildirgesi analizleri halen de yapılmaktadır. G-20, dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonomik işbirliğinin arttırılması, mali istikrarın sağlanması, ülkeler arası ticari değişim ve sürdürülebilir gelişmenin gerçekleşmesi amacıyla gerek yoğun nüfuslu başkentlerde, gerekse köylerde yaşayan bireylerin refah ve ilerlemelerini sağlamayı amaçlayan 19 ülke ve Avrupa Birliğinden oluşmaktadır. G-20 ülkeleri, dünyada üretilen bütün mal ve hizmetlerin parasal değerinin % 85`ini, küresel ticaretin % 75`ini ve dünya nüfusunun 2/3'ünü temsil etmektedirler.
G-20 zirvesi olumlu geçmesine rağmen ülkeler arasında iklim değişikliği, uluslararası ticaretin ıslahı, çoğunluğun karşısında azınlığın korunması, bilgi iletişim serbestliği, çıkış prensiplerinin belirlenmesi ve siyasi hareketliliğin şekli gibi beş konuda ihtilaflar yaşandı.
Dünyanın en önemli ekonomisi ve birinci derecede askeri gücüne sahip olan ABD'nin Başkanı Trump, G-20 liderler zirvesinin tartışılmaz yıldızı olmuştur. Trump'ın liderlerle yaptığı görüşmelere gelince; zirvenin ilk gününde ABD Başkanı Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in baş başa görüşmelerinin detayları medyaya açıklanmasa da, Trump'ın Osaka'ya hareketinden önce basın mensuplarının Putin ile nelerin ele alınacağına dair sorusuna ''Ona ne söyleyeceğim sizi ilgilendirmez'' şeklinde cevaplamıştır. Bize göre; her iki liderin arasında yapılan görüşmede; İran, Suriye ve Venezuela'daki karışık durumun ele alındığının yanı sıra her iki ülkenin ortak çıkarları ile dünyadaki diğer ülkeler ile ilgili konuların ana hatları üzerinde mutabakata varıldığı kanısındayız. Öte yandan aynı görüşmede 21. yüzyıl silahlarının kontrol modeli ile ilgili müzakerelerin devam etmesi hususunda da anlaştıkları ileri sürülmektedir.
Trump ile Çin lideri Xi Jimping arasında yapılan görüşmede Çin liderinin ABD'nin Çin'e açtığı ekonomik savaşın 6 ay durdurulmasını talep ettiği bildirilmektedir. Zirve sırasında Osaka sokaklarında Uygur Türkleri Doğu Türkistan bayrakları taşıyarak Çin hükümeti aleyhine protestolarda bulundular.
Dünyayı savaşın eşiğine getiren Kuzey Kore ise G-20 zirvesinin hemen ardından ABD Başkanı Trump'ın görüşme teklifini kabul ederek, Kuzey Kore lideri Kim Jong ile Trump Kuzey ve Güney Kore arasındaki bölgede bir araya geldiler. Kuzey Kore sınırından 20 adım içeri giren Trump böylece bu ülkeye adım atan ilk ABD Başkanı oldu! İki lider arasında yapılan görüşmede; K. Kore nükleer programı ve silahsızlandırılmış bölge konularının masaya yatırıldığı ve müzakerelere de devam edileceği kararının alındığı ileri sürülmektedir.
Türkiye'ye gelince; Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasında yapılan görüşmenin samimi ve olumlu geçtiği görülmüştür. Görüşmenin ardından Erdoğan tarafından yapılan açıklamada S-400'ler nedeniyle ABD'nin Türkiye'ye ekonomik yaptırımlar uygulamayacağı bildirilmiştir. Başkan Trump ise yaptığı açıklamada şöyle dedi; "Bu konuya bakıyoruz, ama bu çift yönlü bir konu. Obama Yönetimi Türkiye'nin ihtiyacı olan Patriot füzelerinin satışına izin vermedi. Bu sebeple Türkler başka bir füze almak zorunda kaldılar, Türkiye NATO üyesi ve Başkan Erdoğan dostane ilişkiler içinde olduğum bir lider. İnsanlara adil davranmanız gerekiyor. Türkiye'ye adil davranılmadı."
Ancak bize göre; ABD'nin bölgede sürdürdüğü politikalarının devam ettirileceği kanısındayım. Nitekim merkezi Londra'da bulunan Reuter Ajansına göre, Erdoğan'ın Japonya'da yaptığı açıklamaların aksine Rus yapımı S-400'lerin Türkiye'ye sevk edilmeleri durumunda Washington'un yaptırım seçeneği hala masadadır. ABD de Başkan dışında temsilciler meclisi, senato, komiteler, finans kurumları ve lobilerin ülke kararlarına etkili olduğu bir gerçektir. Zirvede her lideri idare eden ve nabza göre şerbet sunan Trump, ülkesine döndükten sonra Amerika'nın stratejik çıkarlarını koruyacak farklı davranış biçimi ve tutumu içerisinde olabileceği kanaatindeyim.
Türkiye'nin ABD ile S-400 ve F-35'ler dışında özellikle Kuzey Suriye sorununun yanı sıra İdlib'de de sorunları devam etmektedir. S-400 meselesi Türkiye için hayati önem taşımaktadır. Sonucu ne olursa olsun ülke savunması açısından S-400'ler Türkiye'ye getirilmelidir. S-400'lere karşılık Suriye'nin kuzeyinde yalnız Amerikalılarla ortaklaşa tarafların menfaatlerini koruyan müşterek bir çözüm bulunabilir mi?
Netice itibariyle Türkiye çok önemli bir süreçten geçmektedir ve bu sorunların bilincinde olarak ona göre adımlar atması gerekmektedir.