Futbolda da "Vira Bismillah"
Av sezonları iki bölümlüdür. Biri "kara avcılığı". Aslında buna kanatlılar demeliyiz. Hayvanların katledilmesine karşı olanlardanım. Bu yüzden nerede özel ışıldaklı, cinayet aracı görsem farını camını indiresim gelir.
Adına türküler yazılan "Allı Turnam"dan 12 çift kaldığını öğrendim. O da Muş Ovası'nda. Kınalı keklikleri de tavuklara çevirdik. Kafeslerde yaşatıyorlar. O da pişirmek için.
En az tepki çeken deniz avcılığı. Kendi adıma konuşursam, yine de çırpınan balıkları görünce üzülüyorum.
Bir başkası
Bu kadar laftan sonra, asıl amacıma geleyim. Millî futbol takımımız da bugün sezon açacak. 2020 Avrupa Şampiyonası grup elemelerindeki ilk maçımıza çıkıyoruz. Yaşlanmışlar ve gençlerden harmanlanmış bir ekiple Arnavutluk'la oynuyoruz. Üç gün sonra da Moldova ile karşılaşacağız.
Grubumuzda ayrıca Fransa, İzlanda ve Andorra var. Hedef ilk ikiye girmek. En büyük değişikliği, tekniği Şenol Güneş yönetimine bırakmakla yaptık. Hani bir kıssa vardır: "Askerlik şubesinde denizci er aranırken "Nerelisin hemşerim?" diye sorulur. Rize ya da Trabzon cevabı alındı mı işlem tamamdır." Ben de Şenol kaptan yönetimine "Vira Bismillah" diyorum.
Geçmiş
2002'deki dünya üçüncülüğümüzde Güneş'in imzası vardı. Sene 2019 ve yine aynı görevde. Tecrübelilerle gençleri harmanlamasını doğru buluyorum. Başlangıç oyunlarının da "yaşlı" dediği isimlerle kazanılabileceğine inanıyorum.
Güneş, Ömer Üründül'ün iki uyarısını ciddiye almak zorunda; "Fiziksel olarak güçlü futbolcular ve önceden belirlenmiş taktik önemli." Görünen o ki iki de eksiğimiz var. Arda Turan hâlâ istenen kondisyonu yakalayamadı. Cengiz Ünder'in Emre Belözoğlu'na benzer kas arızası daha önemli.
Şenol Güneş, 2000-2004 dönemindeki performansıyla dünya yedinciliğine ulaştırdı. Bugün 41. sıraya kadar düştük. Dilerim, aynı başarıyı hatta daha yukarıları yakalarız.
En büyük tehlike
Büyük handikapı da yazmak istiyorum. Kan bağımız olan ülkeler "ağabeylerine karşı" daha hırçın oynarlar. Bugün de buna tanık olacağımız kesin. Hatta, beklemediğimiz sertliklerle karşı karşıya kalabiliriz.
Şu andaki konum ise Arnavutlar bizden fizik olarak çok daha iyi durumda. Bu tehlikeyi daha da büyütüyor. Güneş gerekli uyarıyı yapmalı. Futbolda babanızı tanımayacaksınız!
***
Bu defa Jr.
Torun sevme dönemini "bol paralı tatil"e dönüştüren Mircea Lucescu nihayet ülkesine döndü. Boş mu duruyor? Hayır. Bu kez Lucescu Jr.'ı pazarlama peşinde. Medyadaki beslemeleri yeni tezgâhın propagandistleri. Hedeflerindeki ilk kulüp, Beşiktaş. Anlayacağınız olmayacak dua.
Mircae'nın son yılları hariç, başarılı geçmişini de inkâr etmeyelim. G. Saray ve Beşiktaş'a şampiyonlukları unutulmadı. Asıl yıldızlaştığı dönem, madencilerin takımı Shakhtar Donetsk'e UEFA kupasını kaldırması. Ona artık "torunlarını sevsin" demekten başka söz bulamıyorum. Aman bize bulaşmasın.
Haa, "teknik direktörün takıma katkısı an fazla yüzde 20'dir"i savunan Selim Soydan gibiler var oldukça, Lecescu'nun ümidi son nefesine kadar devam eder.
Rezil denilenler!
Millî maçlar arasında, gürültüye gelen bir konu var. Yerden yere vurulan hakemlerimiz, dış görevleri kapmayı sürdürüyorlar.
Halis Özkâhya, Makedonya-Letonya, Ali Palabıyık, Kosova-Danimarka maçlarında görevlendirildiler. Son olarak VAR'daki görevini de yüzüne gözüne bulaştıran Cüneyt Çakır ise hep kaymak işlerde. Demek ki UEFA, bizimkilere bizim gözlüklerimizle bakmıyor.
Malum Türkiye'ye yollanan hakem hocalarının bütün çürük dişlerini bizim dişçiler elden geçiriyor!..
Beşiktaş'a kim gelecek
Kartal'da tartışma konusu "Teknik direktör yerli mi, yabancı mı olacak?" Başkan Fikret Orman'ın bu konudaki konuşmalarını izledikçe şaşırıyorum. Birileri çıksın şu sözlerini açıklasın:
"Rıza Çalımbay, Sergen Yalçın, Şifo Mehmet vb... Değerli arkadaşlarımız var. Guti'yi de bugünler için aldık. Şenol Güneş'ten ona daha fazla yetki vermesini rica edeceğim. Henüz kimseyle konuşmadık. Buna kongre sonrası başlayacağız."
Bu "matematik harikası" dört bilinmeyenli denklemi! çözen var ise lütfen bana da bildirsin...
GÜNÜN SÖZÜ
Yolculuğun en uzun bölümü, kapıdan çıkmaktır. Marcus Varro.