Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Agah Oktay GÜNER
Agah Oktay GÜNER

Fokurdayan kazan

2015'te her yerinden fokurdayan bir kazan haline gelen Orta Doğu, Suudi Arabistan'ın yılın ilk gününde terör örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle aralarında Şii din adamı Şeyh El Nimr'in de bulunduğu 47 kişiyi idam etmesiyle iyice gerildi.

İdamdan önce İran, El Nimr'in infaz edilmesi halinde sonuçlarının ağır olacağını belirten açıklamalar yapmıştı. S. Arabistan bu açıklamaları dikkate almadan bildiğini okudu. İdamdan sonra, İranlı yetkililer zehir zemberek açıklamalar yaparken, Tahran'daki protesto gösterilerinde S. Arabistan büyük elçiliğinde yangın çıktı ve bir kısmı yandı. Ardından S. Arabistan ile diplomatik ilişkilerini kestiğini açıkladı. Bahreyn, BAE ve Sudan da İran'la diplomatik ilişkileri kesme ve yaptırım uygulama kararı aldılar.

Böylece bölgede yeni cepheleşmeler meydana gelecek gibi gözüküyor.

Şeyh El Nimr'in kişiliği Orta Doğu'nun bugün içinde bulunduğu şartlarda bana göre dikkate değer özellikler taşıyor. Öncelikle şiddete karşı. O, "Allah yolunda cinayetin" teşvik edilmemesi gerektiğini söylüyordu.

Bu arada El Nimr'in kendisini bizzat kabul eden Devlet Güvenlik Hizmeti Başkanı'nın, tutuklandığında, 'Şiilerin tamamı ölmeli' dediğini ifade etmesi mezhep ayırımının körüklenmesinin varabileceği korkutucu boyutları gösteriyor.

Kavganın sebebi enerji...

Mezhep kavgalarının bütün İslam aleminin ve bölge ülkelerinin aleyhine olduğu yolundaki gerçekçi söylemler ne yazık ki bir işe yaramıyor. Her gün bu kavgayı kışkırtacak yeni bir ateş yakılıyor. Esasında bunların tamamı bölge dışından, emperyalist güçler tarafından yönlendiriliyor. Zaten gelişmelerin tüm dünyayı etkilemesinin önemli sebeplerinden biri enerji arz güvenliği.

S. Arabistan ile İran'ın aslında ipleri bir yerde koparmaları beklenebilecek bir gelişmeydi. Suriye'de İran'ın Rusya ile birlikte Esad lehine hareket etmesi S. Arabistan'ın çıkarlarına tamamen aykırı. Riyad'ın ABD-İran ilişkilerindeki gelişmelerden rahatsız olduğun tahmin etmek zor değil.

Aslında bütün bunlar İsrail-ABD çıkarlarına hizmet ediyor. Orta Doğu'da son yıllarda yaşanan gelişmeler İsrail'i gayet rahat hale getirdi. Çekindiği güçler parçalandı, ufaldı. Tehdit olmaktan çıktı. Tabii ki ABD prensini korumak için bu gelişmelerin oluşumuna önemli katkılar sağladı.

Ortaya çıkan son gerginlik Türkiye açısından da önemli. S. Arabistan'ın son yıllarda gayet iyi ilişkiler içinde olduğumuz bir ülke olduğu malum. İran da komşumuz. Bu yüzden bir çok ülke taraflara itidal çağrısında bulunurken, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da; "Suudi Arabistan ve İran, İslam dünyasının iki önemli ülkesidir. Bu iki ülke arasındaki siyasi gerilim, zaten barut fıçısına dönmüş bölgemizde barışa katkı sağlamaz. Her iki ülkenin teenni içinde hareket etmelerini ve sorunu müzakere ile çözmelerini temenni ederiz" şeklinde açıklama yaptı.

Yine pazar kaybederiz

Bu gerilimde Türkiye'nin taraf olmaması en akılcı yoldur. Her iki ülke de önemli ekonomik partnerlerimiz arasındadır. Türkiye'nin İran ve Suudi Arabistan'la gerçekleştirdiği dış ticaretin hacmi 20 milyar dolar.

Rusya pazarından sonra Türkiye'nin yeni bir pazar kaybına uğraması ekonomiyi son derece olumsuz etkiler. Zaten S. Arabistan'ın idamları gerçekleştirmesinin ardından yaşanan gelişmelerle dolar 3 TL. sınırına dayandı. Yine bu gelişmelere bağlı olarak, ayrıca uluslararası kuruluşlar tarafından S. Arabistan'ın iflasın sınırına geldiği yolunda açıklamalar yapıldığı da dikkate alınırsa önümüzdeki günlerde petrol fiyatları yükselişe geçebilir.

Temennimiz bu krizde ve bundan sonra da Türkiye'nin geçen yılı dış politika açısından hezimetle sonlandırmamıza yol açan duygusallığı bırakıp, akılcı, menfaatlerini gözeten bir çizgide davranmasıdır.

Bu arada her ne kadar Başbakan ve Bakanlar, Türkiye'nin mezhep kavgalarına karşı olduklarını söyleseler de uygulanan politikalar bu güne kadar mezhepçiliği körükledi. Bağdat yönetimiyle ilişkilerde, Esad'a karşı yürütülen politikada bunu açıkça gördük. Zaten neredeyse en önemli müttefikimiz haline gelen S. Arabistan'la uyum başka ne şekilde olabilir ki?

Türkiye söz konusu tehlikeli çizginin dışına çıkmak zorundadır.

Yazarın Diğer Yazıları