Fiyatlar neden düşmüyor?
Enflasyonun çok yönlü nedenleri vardır. Bunların başında ekonomi yönetiminin politikaları gelir. Serbest piyasada tam rekabet şartları hiçbir zaman oluşmaz. Bunun için hükümetlerin rekabetin önünü açması gerekir. Bunun yolu da istikrar politikaları uygulamaktır. Bu günkü siyasi iktidar önce devleti dışladı, sonra piyasayı başı bozuk bıraktı, sonra da tehditle, marketlere ceza keserek ve polisiye önlemlerle fiyat artışlarını çözmeye çalışıyor.
Böyle bir sistemin çalışmayacağını bilmek için iktisatçı olmaya gerek yoktur.
1. Fiyatlar artmaya devam edecek, çünkü üretim maliyetleri yüksektir.
Yurt İçi Üretim Fiyat endeksi, (Yİ-ÜFE) üretim maliyetlerindeki artışı gösteriyor. Kasım ayında TÜFE oranı yüzde 22 oldu. Yi-ÜFE ise daha yüksek oldu. Yİ-ÜFE;
* Aylık yüzde 9,99 arttı. Bu dünyanın yıllık enflasyon ortalamasının iki katı demektir.
* Yıllık yüzde 54,62 oldu.
* Enerjide yılık yüzde 90,34 oldu.
* Ara malında yıllık yüzde 63,12 oldu.
Kasım ayında Tarımda ÜFE, yani tarımsal üretimde maliyetler;
* Yıllık yüzde 24,35,
* Tek yıllık bitkisel ürünlerde yıllık 33,43,
* Orman ürünlerinde yıllık 108,04,
* Kümes hayvanları ve yumurtada yıllık 36,63 oldu.
Üretim maliyetleri yıllık TÜFE'' nin üstündedir. Bunun nedenlerinden birisi de kur hareketleridir. Söz gelimi üretici ithal girdiyi 17 liradan temin etti ise, kur 11 liraya indi diye malını zararına mı satacak ?
Üretici artan üretim maliyetlerini ya geriye, işçi ücretlerini düşürerek yansıtacak veya ileriye malına zam yaparak tüketiciye zaman içinde yansıtacak. Aksi halde iflas eder.
Bu istatistikleri devlet kurumu TÜİK yayınlıyor. Hükümet bu verileri okuyamıyor mu? Buna rağmen hükümet neden marketlerden veya evinde stok yapanlardan suçlu çıkarmak istiyor?
Üretim maliyetlerinin artması yalnızca kurdan dolayı artan ithal girdi fiyatları değil; aynı zamanda ithalatın finansmanı da pahalılaştı. Türkiye''nin yurt dışında satılan tahvillerinde iflas risk sigorta pirimi 550-600 baz puana yükseldi. İthalatçı dış finansmanı için faiz artı 6 puan da sigorta primi ödüyor.
İthalatın finansmanının pahalı olması da maliyetleri artırdı.
2. İktisat sosyal bilimdir. İktisadi ajanların, üretici ve tüketicinin içinde bulundukları sosyolojik ve psikolojik durumları da onların tercihlerinde etkili olur.
Üretici ve perakendeci yerine yenisini aynı fiyatla koyamam diye panik içinde fiyatları artırıyor. Toplumun panik yaşamasına da hükümet sebep oldu.
MB gösterge faizleri düşürerek halkı eksi reel faiz almaya zorladı. TL tutan Eksi reel faiz ile tasarruf sahibinden bankalara kaynak transferini sağlamış oldu. Sonra olmadı Kur korumalı TL mevduatına, örtülü faiz vermeye başladı. Ekonomi kur- faiz kıskacına girdi. Gerçekte ise istikrar politikaları, iktisat, para, maliye ve istihdam politikalarının koordineli olarak planlanmasıdır. Toplum faiz-kur yoluyla ters köşe oldu ve panik yaşıyor.
Siyasi iktidar her başarısızlığını iç ve dış güçlere bağladı. Planlı-programlı ve istikrarlı politikalar olursa, piyasada spekülasyon olmaz. Dış güçle dediği batı ülkelerinin Türkiye de 200 milyar doların üstünde yatırımları var. Ekonomi batarsa onlar da batar. Kim kendi ayağına kurşun sıkar?
Toplum geçim sıkıntısı içindedir. Artık algıya bakmıyor. Çünkü gerçeklerin içinde yaşıyor.
3. Navlun fiyatları arttı.
Kamu -Özel işbirliği anlaşması yolu ile yapılan yollar ve köprüler, dolar olarak talep garantili yapıldı. İstanbul''dan İzmir''e gıda getirmek için giden bir Tır''ın ödediği yol ve köprü geçiş parası 2200 liradır. Bu navlun elbette maliyetlere ve fiyatlara yansıyacaktır.
4. Kamu harcamaları etkin kullanılmıyor.
Devlet kurumsal ve liyakat esaslı bir devlet olmaktan çıktı. Bürokrasi maliyetleri arttı. Bütçe iş bütçesi değil, yatırım bütçesi değil,Transfer bütçesidir. Diyanet Bütçesi 7 bakanlık bütçesinden büyüktür. Kamu harcamaları ideolojik amaçlı kullanılıyor. Cumhurbaşkanlığı, sarayları, uçakları, lüks arabaları ve konvoyları ile kamu kaynaklarını çar-çur etmiş oluyor. Bütçe açıkları yanında harcamalarda etkinliğin ve bürokraside verimin düşmesi, kamu hizmetlerinin maliyetini artırdı. Yüksek maliyet fiyatlara yansıdı. Ayrıca kamu arzı olmadan talep yaratan harcamalar, arz-talep dengesini bozdu.
5. Piyasada tekelci ve oligopol yapılar var.
İktidar devlet tekellerini, et- balık kurumunu, SEKA''yı, Enerji dağıtımını özelleştirdi. Devlet tekelleri özel tekele dönüştü. Oligopol piyasa fiyatları oluştu. Mal ve hizmet kıtlığı yaşanıyor. Arz- talep dengesizliği de fiyatları artırıyor.
Hükümette enflasyonun bu ve benzer gerçek nedenlerini bilen ve anlatan birisi yok mu? Herşeyi faize bağlamak bırakın iktisat kuralları, hayatın normal akışına aykırıdır.