Fırlattığı bumerang Erdoğan’ı vuracak!

17 Aralık 2013 târihinde patlak veren yolsuzluk ve rüşvet skandalından sonra diğerlerinin de patlamasını/patlatılmasını önlemek için ellerindeki operasyon yetkileri alınarak görev yerleri değiştirilen, daha doğru ifâdeyle kızağa çekilen emniyet mensuplarının sayısı üç bine yaklaştı.
İktidar partisinin teşkilatlarından Ankara’ya gönderilen “muhtemel operasyon” raporları ve MİT’in temin ettiği bilgiler istikâmetinde binlerce emniyet mensubunun daha “operasyonları önleme operasyonu” na tâbi tutulacağını söyleyebiliriz.
İsim ve soyadları şurada kalsın, hangi il ve ilçede hangi emniyet biriminde görevli kaç polisin hangi il ve ilçedeki hangi görevlere atandığının dökümünü yapacak olsak, bu köşe yetmez.

***

İktidârının en az on yılını gayri resmî iktidar ortağının “müşterek düşman” gördükleri insanların boynuna geçirmek üzere hazırladığı ipe yağ sürmekle, “TSK’ya karşı kumpas” a uygun zemin hazırlamakla geçiren R.T. Erdoğan, o ipin kendi boynuna da dolanabileceğini sezdikten sonra, kendisine sorarsanız “millî irâdenin verdiği yetkiye dayanarak”, birtakım tedbirler almaya, manevralar yapmaya başladı. Hem emniyet teşkilâtı hem yargı organları nezdinde yürütülen operasyonlar, “normal idârî tasarruf” ölçülerinin ötesine geçti ve ülke âdetâ siyâsî iktidar tarafından devlet bürokrasisine karşı şiddeti gittikçe artarak yürütülen bir “darbe” sürecine girdi.

***

Erdoğan’ın istediği değişiklik Meclis’den henüz geçmiş olmamakla berâber, Adalet Bakanı’nın HSYK bünyesindeki “dominant” pozisyonu alabildiğine istismar ediliyor. Sâdece emniyet mensupları değil, Erdoğan ve ekibini rahatsız edici işlem ve kararlara imzâ atan hâkim ve savcılar da şeklen normal görünen fakat hukûken ve siyâseten ileride Erdoğan ve ekibinin başını ağrıtabilecek idârî kararlarla farklı il ve adliyelere gönderiliyor.
Yılmaz Özdil, sağ olsun, Hürriyet’deki “İster asarım ister keserim savcıyı da kovarım hâkimi de oyarım” başlıklı yazısında panoramayı ortaya koymuş:
“Ayakkabı kutusunun savcısı uçtu. Fezlekelerin savcısı uçtu. Bilal’in savcısı uçtu. Bacanak’ın savcısı uçtu. Müteahhitler’in savcısı uçtu. Yasin El Kadı’nın savcısı uçtu. TIR’ın savcısı uçtu. El Kaide’nin savcısı uçtu.”
Ki bu savcılar TSK mensuplarına, milliyetçi-ulusalcı aydınlara karşı 2007 seçimlerinin hemen sonrasında yazar Ergun Poyraz’ın tutuklanmasıyla başlatılan, özellikle 2008 yılı Ocak ayından îtibâren hızlandırılan ve sonunda Türkiye Cumhûriyeti Devleti’nin Genelkurmay Başkanı’na kadar yüzlerce TSK mensubu ve sivil aydınların mağdur ve hattâ mahkûm edilmesiyle sonuçlandırılan “Ergenekon”, “Balyoz” v.b. dosyaların “askerî vesâyete karşı destanlar yazan, kahraman” savcılarıydılar. Özdil, bu gerçeğe işâret ederek devam ediyor:
“Savcılar cici savcıyken... Uzun tutukluluğa karşı olan Balyoz “hâkim”i dâvânın başlamasına 48 saat kala görevden alındı. Bilâhare Balyoz’dan tahliye kararları veren üç “hâkim” daha görevden alındı. Hurşit Tolon’u tahliye eden “hâkim” görevden alındı. Hurşit Tolon’un yeniden hapse tıkılmasını reddeden “hâkim” görevden alındı. Dursun Çiçek’i tahliye eden “hakim” görevden alındı. Bülent Arınç’a suikast palavrasıyla tutuklanması istenen subayları tutuklamayıp serbest bırakan “hakim” görevden alındı. Ergenekon’dan içeride tutulanlar hakkında tahliye yönünde oy kullanan mahkeme başkanı “hâkim” görevden alındı. Odatv’de tahliye yönünde oy kullanan mahkeme başkanı “hâkim” istifâya zorlandı, emekliye ayrıldı.”
Bütün bunlar olurken son derece fütursuz bir şekilde “eyyamcı” tavırlar sergileyen Erdoğan, “din kardeşlerim” dediği, “ihânet etmez ortaklarım” zannettiği birileri tarafından “harcanmak” tehlikesiyle burun buruna gelince, âdetâ köşeye sıkıştırılmış kedi gibi hırçınlaştı, onlar için önce nisbeten diplomatik sayılacak “paralel devlet” tanımlaması yaptı, sonrasında ise “Haşhâşîler” diye hakâret etti.
Bence, işbu “Haşhâşi” hakâreti çok tehlikeli bir “bumerang” tır ve dönüp kendisini vuracaktır!

Yazarın Diğer Yazıları