Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Cahit Armağan DİLEK
Cahit Armağan DİLEK

Fırat'ın Doğusu ve Ege'de 'Casus Belli'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moldova ziyaretinde gazetecilere yaptığı açıklamada dış politikayla ilgili rota değişikliğini işaret eden açıklamalar yaptı. Ama o açıklamaları birinci elden dinleyen gazeteciler iç politikaya yönelik hususları öne çıkarıp haber başlığı yaptılar.

Gazetecilerin "Fırat'ın Doğusunun temizlenmesi ile ilgili mutabakat ve takvim var mı?" sorusuna Erdoğan daha önceki açıklamalarının neredeyse 180 derece aksi yönde yanıt verdi:

"Şu anda Fırat'ın Doğusunda zaten öyle ciddi manada rahatsız edici şeyler yok. Çünkü, Fırat'ın Doğusu diye zikredilen yerlere şöyle ağırlıklı baktığımız zaman oralarda adeta çölü görürsün. Burada önemli olan şey Fırat'ın doğusunda Deyrizor'dur. Çünkü, orası bir enerji potansiyelidir. Buradan terör örgütü ham petrolü çıkartıp çok ciddi bir rakam, rant elde ediyor... Yukarıya doğru baktığımızda Haseke, Kamışlı, buralar var ama bir de çöl diyebileceğimiz bölge var. Şimdi buralarda bunların nasıl bir yaklaşım sergileyeceklerini bilemiyoruz. Tabii, aşiretlerin de bu noktada tavrı var... Fakat zaman lehe işleyecek diye düşünüyorum..."

Cumhurbaşkanının daha önce oyalıyorlar, sözlerini tutmadılar dediği Menbic'ten bahsederkenki "Yeni bir dönem başladı, hedefleri gerçekleştirmeye başlayabiliriz" sözleri dikkat çekici.

Erdoğan adeta Suriye'de yeni bir Türk-Amerikan iş birliği sürecinin başlangıcından bahsediyor gibi.

Bu açıklamalarla;

- Fırat'ın doğusunda terör tehdidinin ortadan kalktığı mı söylenmek isteniyor?

- Casus Belli gibi gördüğümüz PKKistan terör yapılanması çöle mi gömüldü?

- Bugüne kadarki kaygılarımız boşuna mıymış?

- Zirve yapan dövizin düşmeye başlaması, papazın teslimi, Suudi gazetecinin öldürülmesi, Menbic sınırında ortak devriye başlayacak olması süreçlerindeki oyalamalarla ve baskılarla Türkiye'ye Menbic ve Fırat doğusundaki ABD yaklaşımı kabul ettirilmiş mi oluyor?

***

Güneyimizdeki gelişmeler böyleyken batısında Türkiye aleyhindeki gelişmeler de hızlandı. Yunan-Rum şer ikilisi 1820'den buyana parsel parsel topraklarımızı, adalarımızı işgal edip Türkiye aleyhine sürekli genişliyor.

Türkiye ilk kez 1976'da gündeme getirdiği 1995'te de TBMM'de Yunanistan'ın Ege'de kara sularını 6 milin üzerine çıkarmasına gereken karşılığı verme kararı almıştı. Yani Türkiye Ege'de kara sularının 12 mile çıkarılmasını CASUS BELLİ (SAVAŞ NEDENİ) ilan etmişti.

Yunan Kathimerini gazetesine göre geçen hafta istifa eden Yunan Dışişleri Bakanı Kocias devir teslim töreninde Yunan kara sularının genişletilmesinin aşamalı olarak yapılacağını belirtip ilk adımın, ülkenin batısında yer alan İyon Denizi'ndeki Diaponti adalarından başlayarak Mora yarımadasıyla Girit arasındaki Çuha ve Küçük Çuha adalarını kapsayacak bölgede uygulanacağını, konuyla ilgili hazırlanan kararnamenin onay aşamasında olduğunu söyledi.

Kocias kara sularını 12 mile genişletme planını Yunanistan'ın 12 adaların alınmasından buyana son 70 yılda ülkenin egemenliğini genişleten en önemli siyasi gelişme olarak tanımladı.

İstifa edip giden bakanın sözleri deyip geçiştirmeyin. Devrettiği kişi Yunan Başbakanı Çipras. Peki Türkiye'nin Casus Belli kararı ortadayken Yunanistan, Ege'de böyle bir şey uygulayabilir mi? Şimdilik hayır. Ama Yunanistan'ın sabırla, hileyle, adım adım genişlediğini unutmayın.

Zaten Kocias'ın 12 milde ilk aşama olarak belirttiği hat Yunanistan'ın batı kıyısı olarak sunuluyor. Açıklamasında Girit'i net olarak saymamış ama Girit Adası'nı Ege'nin dış sınırı kabul edip Girit çevresinde en azından güney ve batı kıyılarında 12 mil ilanı yaparsa şaşırmayın. Çünkü Yunanistan bu hamlesiyle Türkiye'nin Libya ile muhtemel münhasır ekonomik bölge anlaşması yapmasını da engellemeyi hedefliyor.

Bu işi sulandırmak, Ege'nin Yunan gölü olmasına bir adım daha yaklaşmaktır. 12 milde ikinci adım Ege'nin tümü olacaktır.

Peki Yunanistan neye güveniyor da Casus Belli uyarısını bile umursamıyor? Çünkü son 16 yılda Türkiye'nin Ege'deki oldu-bittilere, adalarının işgaline ses çıkarmamasının yanında Yunanistan'ın arkasına aldığı ABD, AB desteği ile Mısır, İsrail, Lübnan ile kurduğu ittifak zinciri Yunanları cesaretlendiriyor.

***

Yunanistan Türkiye'nin Süleyman türbesini taşıyarak toprağını terk ettiğini, Suriye'de Irak'ta masadan dışlandığını, FETÖ nedeniyle ordusunun sorunlar yaşadığını, Kıbrıs'ta kendisine büyük inisiyatif ve haklar veren en temel konuları bile masaya getirip müzakere ederek vazgeçebileceği algısı verdiğini, Ege'de işgallere ses çıkarmadığını, ekonomik krize girdiğini, son olarak Fırat'ın doğusundaki Casus Belli niteliğindeki duruşundan vazgeçtiğini de görüp Türkiye'nin Ege'de de Casus Belli'nin gereğini yapamayacağını, görmemezlikten geleceğini düşünüyor olabilir mi?

Yazarın Diğer Yazıları