Fırat'ın doğusu seçim sonrasına mı öteleniyor?..

ABD eski Dışişleri Bakanı ile sarayda gerçekleşen 3 buçuk saatlik tutanaksız görüşmenin ardından son sürat çok ilginç gelişmeler yaşanıyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, dün, "YPG'nin olduğu bölgeler nasıl istikrara kavuşturulur, kimin yöneteceğini nasıl sağlayabiliriz. Temel prensip, nüfus oranında yönetim olması. YPG hiçbir şekilde olmayacak. Menbiç'ten YPG çekilince orada ABD ve Türk askerleri olacak. YPG'nin çekilmesine nezaret edeceğiz. Buranın güvenliğini kim sağlayacak? ABD ve Türkiye. Önce bu modeli Menbiç'te uygulayacağız daha sonra diğer yerlere götüreceğiz. Bu Rakka için de Fırat'ın doğusunda YPG'nin kontrolündeki yerler için de geçerli" dedi.

Çavuşoğlu'nun konuşmalarına bakarsak, ABD'den her istediklerini alıyorlar gibi bir hava daha doğrusu algı var. Ancak, kendilerinin ne verdiği hâlâ net değil!.. "Irak'ta Bağdat ile ortak operasyon yapacağız" açıklamasını da bu kapsamda görmek lazım... Şimdi soralım bakalım;

Madem bu kadar kolaydı Suriye kuzeyinde YPG'yi çektirmek, dağıtmak, niye bekledik bugüne kadar? Niye Afrin'de beton korunaklar, tüneller yapılmasına göz yumuldu? Neden Fırat doğusunda 60 bin kişilik düzenli terör ordusunun oluşumuna ses çıkarılmadı? 5 bin TIR neden sadece izlendi de İsrail'in yaptığı gibi Hizbullah'a gitmek üzere Suriye'ye gelen tüm İran askeri destek teçhizatları silahları anında vurulmadı, tehdidin büyümesine göz yumuldu? Birinci, ikinci TIR vurulsaydı 5 bininci TIR gelir miydi?.. Ha, bir de YPG'ye verilen silahların tam olarak geri alınamayacağını biliyorlarmış... Silahlarını alamadığınız YPG'nin Menbiç'ten Fırat'ın doğusundan çekileceğine inanıyorsunuz!.. Öyle mi?..

ABD tarafının açıklamalarını merakla bekleyeceğiz. ABD, Çavuşoğlu'nun dediği gibi YPG'nin çekilme takvimi gibi kendini bağlayacak bir yol haritasına hemen karar verir mi, göreceğiz. Çavuşoğlu'nun dediği gibi bir mutabakat olsaydı bu mekanizma işlerine falan gerek olur muydu?.. Bir hatırlatma; Bakan beyin bu söyledikleri yani YPG'nin Menbiç'ten çekileceğine ta Mayıs 2016'ta mutabık kalınmıştı!..

21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı stratejist Cahit Armağan Dilek, ortaya çıkan son tabloyu şöyle analiz ediyor;

"ABD, Menbiç'ten tamamen vazgeçmez ama pazarlık marjı olarak kullanır, kârdan zarar eder. Ama Fırat doğusundan asla vazgeçmez. Türk hükümetinin Fırat doğusu için söylediği bir şey var mıydı son zamanlardaki cılız birkaç çıkışı haricinde? Yoktu. Aksine Menbiç'teki YPG, Fırat doğusuna geçsin diyerek orayı YPG'ye yaşam alanı olarak gösteriyordu.

Bütün bunların yanında bugüne kadar ABD tarafından hiçbir Bakanın, yetkilinin, sözcünün açıklamalarında Menbiç ve Fırat doğusundaki gelişmelerin Çavuşoğlu'nun anlattığı gibi olacağını gösteren, ABD'nin bunları kabul edeceğini ima eden hiçbir ifade görmedim.

Genel kontrol ABD de olmak şartıyla paylaşabilir, ama esas şart Fırat'ın doğusunun Türkiye'nin kabullenmesidir. Çavuşoğlu, 'önce Menbiç'te uygulayacağız sonra Fırat doğusu' diyerek aslında işi öteliyor. ABD, Menbiç'te Türkiye'ye rol vererek hükümeti içeride rahatlatır, seçim kozu verir, zaten Afrin'de sınır ötesi terör operasyonundan sanki savaş yapılmış da zafer kazanılmış algısı yaratıldı. Bunun peşinden gelecek Menbiç'te dediğimiz oldu algısı, peşinden yine Irak'ta Sincar'a sınırlı hava operasyonu yapılması (ABD düşünce kuruluşlarında, Amerikan yönetimine Türkiye'yi tatmin etmek adına bu tür seçeneklerin sunulması öneriliyordu zaten) erken seçim öncesi iktidara büyük koz verir. Erken seçim olacaksa zaten Fırat doğusu seçim sonrasına kalır bu da ABD'nin istediğidir."

Afrin'de son durum

Cahit Armağan Dilek, sahadaki son durum hakkında YENİÇAĞ'a şu bilgileri verdi;

"Suriye ordusu ve bağlısı güçler Afrin'de değişik noktalarda kontrolü devraldı... Önceki gün akşam saatlerinde bölgeden gelen bilgilere göre, Şam yönetimine bağlı güçler Minnigh havaalanı ve köyünü, Tel Rıfat merkezinde kontrolü devraldı. Aynı güçler Zehra ve Nubul'un kuzeyine çıkarak en az 8 köyde kontrolü ele aldı. Suriye yönetiminin bu hareketi, Moskova'dan gelen talimata göre yaptığı bildiriliyor. Buna göre iki gün önce Suriye'ye gizlice gelen Rus Genelkurmay Başkanı, Putin'in bir mektubunu Suriye yönetimine verdi mektupta hangi noktaların TSK-ÖSO güçlerine bırakılacağı hangi noktalarda Suriye'nin kontrolü devralacağı bildiriliyordu."

Dilek, bu durumu da şöyle değerlendirdi;

"Afrin'de Rus planı işliyor. Türkiye'nin Afrin'de güneyde ilerleyeceği sınır belli oldu. TSK-ÖSO'nun güneye doğru ilerleyebileceği son noktaya gelindi. Suriye güçleri Minnigh ve Tel Rıfat ile Nubul ve Zehra kuzey/batısındaki köylere yerleşiyor. Bu noktalardan geçen hat sınır olacak. Kuzeyi Türkiye'nin güvenli bölgesi olacak. Ancak bu yeni konuşlanmalar çerçevesinde Afrin çatışmasızlık bölgesi oluyor. Müteakip Astana toplantısında bu yönde bir karar çıkması beklenmelidir. Rusya-Türkiye-İran'ın anlaştığı ortaya çıkan bu plana göre YPG'nin Afrin merkezde direnip direnmemesi harekatın sürecini belirleyecek. Dün itibariyle sivillerin şehri tek ettiği görülmektedir. Bunun peşinden teröristlerin de kaçması sürpriz olmayacaktır. Ancak ABD'nin Rus-Türk anlaşmasını bozmak adına YPG'nin şehirde kalıp direnmesi ve hatta ikinci bir Kobani olayı yaşanması için zorlamış olması da mümkündür. Bu durum önümüzdeki 2-3 gün içinde netleşecektir. ABD başta olmak üzere Fransa ve İngiltere'nin kimyasal saldırı uyarılarını sıklaştırdığı ve sertleştirdiği bir ortamda Esad'a yönelik bir saldırının da Türk-Rus ortaklığını sarsması beklenebilir. Böyle bir hamle Türkiye ile PYD'nin ilişki kurmasını sağlamaya yönelik de olabilir. ABD bir taş atarken çok sayıda kuş vurmayı planlar..."

Dün sabah saatlerinde yukarıda yer verdiğim açıklamaları yapan Çavuşoğlu, Rusya'da öğleden sonra da "Türkiye ile ABD arasında ilişkilerin kopma noktasında olduğunu" söyledi. Bu devleti nasıl bir akıl yönetiyor. Neyin kafasını yaşıyorlar acaba?..

Yazarın Diğer Yazıları