Filistinli katliamında Müslüman-Yahudi ittifakı
Televizyonlar ve gazeteler İsrail gazete ve televizyonlarına dönmüş olmalı ki, Siyonizm’in Gazze’de gerçekleştirdiği katliam haberlerini, ölenlerin şu kadarı kadın, şu kadarı çocuk, şu kadarı da “Hamas militanı” olarak veriyor.
“Hamas militanı” demek ne demek?
“Mücahit” demeye dilin mi varmıyor?
Adam vatanını savunuyor. Hatta evini barkını, çoluk çocuğunu savunuyor, işyerini savunuyor, sokağını savunuyor; yani ne yapsın, gelin uçurun diye İsrail tank ve top namlularının içerisine kafasını mı soksun! Bir de, “Hamas füze fırlatmasaydı İsrail bahane bulamazdı” denmiyor mu, insanın tüyleri diken diken oluyor. Beyler İsrail Filistinli çocukların kollarını taşlarla kırarken Hamas var mıydı? Arafat’ın ikametgâhı İsrail tankları tarafından kuşatılıp su başta olmak üzere bir insanın hayatını sürdürebilmesi için her türlü ihtiyaçlarından mahrum bırakılıp AIDS mikrobu enjekte edildiğinde Hamas bu işin neresindeydi?
Deniyor ki, “Hamas bir zamanlar İsrail’le işbirliği içerisindeydi!”
E, ne yapalım? Hamas bir zamanlar İsrail’le işbirliği içerisindeydi yahut Araplar ceddim Osmanlı’ya karşı İngilizlerle işbirliği yaptığı için Gazze’ye Siyonist’in misket bombaları yağsın, mâsum çocukların kolları bacakları kopsun; BM toplama kampları, camiler, ambulanslar İsrail Başbakanı Olmert veya Dışişleri Bakanı Livni ülkesinde seçim kazansın diye, içindeki suçsuz, aç ve çaresiz insanlarla birlikte havaya mı uçurulsun?
Bu zihniyete göre, Allah korusun, yarın öbür gün Türkiye bir Amerika’nın işgaline uğrasa ve bizler de Hamas’ın bugün Gazze’de yaptığını yapsak, o zaman da meselâ Pakistan ve diğer İslam ülkeleri, “İyi oldu, çünkü onlar ABD ile işbirliği içerisindeydi, hatta bir ABD/İsrail projesi olan BOP’un Eşbaşkanlığı’nı Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı yapıyordu” mu demeli! Gazze’de olup bitenlere bu zaviyeden bakmak (bilerek, bilmeyerek) Siyonizm’le kankalık değildir de nedir?
Daha beteriyse, “Bir milyar 200 milyon Müslüman dünya barışı için tehlikedir” demiş olan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in söyledikleridir.
Müslümanları barış için tehlike gören Peres, “Hizbullah ve Hamas, Arap dünyasının en büyük düşmanları, bu Arapların hoşuna gitmiyor, bunu istemiyorlar” diyor.
Yani... Biz Gazze’de Hamas’ı yok etmek için varız ve Araplarla işbirliği içerisindeyiz demekte.
350 milyonluk Arap dünyası, özellikle de Mısır ve Suudi Arabistan gerçekten de Hamas’tan rahatsızlar ve İsrail’in Gazze’de gerçekleştirdiği soykırım karşısında sükût halindeler. Gazze’deki katliamları protesto için gerçekleştirilen bir mitingde bir vatandaşımız Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek için, “Son Firavun” diyordu, doğru söylüyordu. Çünkü Mübarek, Gazze mağdurları için sınır kapılarını kapatmakla kalmıyor, İsrail savaş uçaklarına (Tıpkı Lübnan’ı bombalamak için İsrail savaş uçaklarının Türkiye’yi kullanması gibi) Mısır semalarını kullanma müsaadesi vermiş bulunuyor.
Peki, Suudi Arabistan’a ne demeli!
Kral efendi Müslümanların Kıblesi Mekke ve Peygamberin şehri Medine’nin nîmetleri ile nîmetleniyor.
Allah (c.c.) ona o topraklardan her gün 10 milyon varil petrol fışkırtıyor ve o petrollerden elde ettiği gelirlerle Kral efendi ve çevresinin milyarlarca dolarlık serveti çoklarının sahibi Yahudiler olan Batı bankalarına akmış, bir kısmı da batmış bulunuyor.
Suudi kralları 15 gün tatil yapmak için İspanya’ya gittiklerinde, hizmetçisinden aşçısına, peşkircibaşısından çeşnicibaşısına kadar, lüks ihtiyaçlarını karşılamak için tıka basa hizmetçi ve malzeme dolu onlarca uçakla uçuyorlarsa, bu, işte Allah’ın o mübarek beldelerde kendilerine karşılıksız sunduğu petrol gelirleri sayesinde değil mi?
Bir insan, bir yönetim, Allah’ın kendisine sunduğu bunca nimetlere, 60 yıldır Müslüman katleden, Müslümanları barış için tehlike gören Allah düşmanları ile Müslüman katliamı için ittifak yaparak ve Gazze’de olup bitenleri protesto eden kendi vatandaşları üzerine kurşun sıkarak mı şükreder?