Filistin: Çok bilinmeyenli denklem!..
Filistin-İsrail ihtilafını böyle tarif edebiliriz. 60 yıl önce satın alınan topraklar üzerinde kurulan İsrail devleti, vesile buldukça genişlemiş, ama kanlı çatışmalardan da bir türlü kurtulamamıştır. Dünyanın en sorunlu olan bu bölgesi ne zaman barışa, güvenliğe ve istikrara kavuşacak bilinmiyor.
ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal gerekçeleri arasında, Batı için bir köprübaşı konumunda olan “İsrail’in güvenliğini sağlamak” da vardı. Bugüne kadar denenen, İsrail’in güce dayalı siyaseti, Batılıların her türlü destekleri soruna çözüm getirmeye yetmemişti. Bu defa ABD kendi askeri gücüyle sorunu halletmeye kalkıştı. Eğer, İran ve Irak yönetimlerinin yardımı kesilirse, Filistin İsrail’in şartlarında bir barışı kabul etmek zorunda kalacaktı. Desteğin iki kaynağından biri olan Saddam rejimi yok edildi, ama sıra İran’a gelince işler daha da “kötüleşti.” Irak savaşından güçlenerek çıkan İran, Lübnan’da İsrail ordusunu durduran Hizbullah ve kaderini İran’la işbirliğine bağlayan Suriye ile sıkı bir cephe oluşturdu. Irak’ta bataklığa gömülen ABD’nin planları da sonuç vermedi.
Neticede, ABD’nin bölgeye “demokrasi” getirme iddiası uğruna, sadece bu plan geçersiz kalmadı, aynı zamanda bir milyon insan hayatını kaybetti. Bu arada Filistin seçimlerini Hamas kazanınca, “demokrasi” den de vazgeçildi. Vazgeçilme ne demek, seçimleri kazanan Hamas terörist ilan edildi. İsrail ve Batılılar tarafından dışlanan Hamas, gücünü daha da artırmanın yollarını aradı. İsrail’e karşı silahlı direnişi sürdürdü.
* * *
Bölgede dost ülkelere aşırı ihtiyaç duyan İsrail, Mısır, Ürdün ve Türkiye’ye dört elle sarıldı. Her alanda işbirliği yapıldı. Hatta Türkiye’ye “arabuluculuk” görevi bile verildi. İsrail’in Gazze’de katliama dönüşen baskın saldırısı öncesinde aniden Türkiye’ye gelen Ehud Olmert, Başbakan Erdoğan’la 5,5 saat süren bir görüşme yaptı. İçeriği açıklanmayan bu uzun görüşme sıradan olamazdı. Nitekim, Erdoğan’ın saldırı için; “Bu bir insanlık suçudur” şeklinde tepki göstermesi, “Bu bize saygısızlıktır” demesi, aldatılmışlığın etkisi olarak yorumlandı.
Erdoğan şimdi de, ateşkes için bölge devletleriyle; Suriye, Ürdün, Mısır ve Suudi Arabistan’la görüşmelere çıktı. Bu saldırıya ABD ve Almanya’nın dışında açıktan destek veren ülke olmadı.
Dünya’dan tepki gördü. AB “sürekli ateşkes” çağrısı yaptı. İsrail hükümeti ateşkes için toplandı.
Öyle anlaşılıyor ki, ateşkes olacak. İyi de, Başbakan Olmert, “Bu uzun sürecek bir operasyon” demiş, Gazze sınırına İsrail birlikleri yığılmıştı. Şimdi ne olacak? Gerçekten sürekli bir ateşkese mi gidilecek, yoksa bu bir taktik oyalama mı olacak? Tabii bunu şimdiden kestirmek mümkün değil. Saldırının zamanlaması, ABD yeni başkanının göreve başlama öncesine rastlaması dikkat çekici. Yani bir yönetim boşluğunu fırsat bilme hali var.
Buna göre diyebiliriz ki Olmert, Hamas üzerinden Filistinlilere gözdağı vermek istedi. Aynı zamanda İsrail seçimleri için de yatırım yaptı. İkinci halde, yani İsrail saldırılarının aynı şiddette devamı halinde, Hamas’ın tasfiyesi öngörülmektedir. Bu durumda; İran ve Hamas başta, çeşitli İslami çevrelerden karşılık görmesi kaçınılmaz olacaktır. Mesela Ahmedinecad’ın “Gazze Şeridi’ne saldırılar İsrail için sonun başlangıcı olacak” ifadesini kullanması, Taliban’ın çağrıları dikkate alınmalıdır.
Böyle yaygınlaşacak bir çatışmayı, ne İsrail, ne de ABD tercih etmeyecektir.
Filistin tarafının açmazları ise; 1) İkiye bölünmüş olmaları. Gazze şeridinde Hamas hakimiyetinin, Batı Şeria’da, (İsrail yönetimi altında da olsa) Fetih hakimiyetinin olması. Birleşememeleri ve sürekli gerginlik yaşamaları. 2) İsrail’in “Bağımsız Filistin devletinin kurulmasını ve işgal altında tuttuğu toprakları iade etmeyi düşünmemesi. 3) Hamas’ın abluka altında, çok zor şartlarda ve yalnızlaştırılmış olması.
Sonuç: Filistin sorunu kanayan yara olmaya devam edecek demektir.
Not: 1) Değerli okuyucularımızın yeni yılını kutlar, Allah’tan hayırlı olmasını dilerim.
2) Annemin vefatı üzerine, Aksaray’a kadar gelen Milli Düşünce Merkezi üyelerine ve rahmet dileyen bütün dostlarıma en kalbi teşekkürlerimi sunarım.