FETÖ'nün Ankara ayağı

FETÖ ile gerçekten mücadele ediliyor mu?
Peki, gizli hücreleri ve gerçek FETÖ mensuplarını saklamaya çalışanlar yok mu?
Yargılamalarda birçok yanlışlıklar yapıldığını görüyoruz. Okuyoruz. Aynı zamanda FETÖ ile doğrudan bağlantısı olan isimlerin de siyasi bağlantıları veyahut başka nedenlerle korunduğunu görüyoruz.
Cezaevinde iken Antalya'dan bir mektup aldım. Yazan kişi FETÖ üyeliğinden ceza almış. Üyelik olarak FETÖ ile iltisaklı kurye şirketinde çalışması gösterilmiş. Mektubunun sonunda soruyor. Ben SSK ile çalışan kargo dağıtan bir kuryeydim. Suçum ne diye sormuş. İddianamesini okumadığım için yorum yapmadım.
Peki, bunun yüzlerce misli fazlasını yapanlar elini kolunu sallayarak dolaşmıyor mu?
Mesela FETÖ'nün Ankara ayağı ortaya çıkarıldı mı?
Hava Kuvvetleri Komutanlığı iddianamesini okudunuz mu?
İddianamede şu tespitlere yer veriliyor:
"Örgütün Türk Silahlı Kuvvetleri'nde sivil yapılanmanın dışında farklı bir yapılanmaya gittiği, tamamen hücre çalışması yapılarak birbirinden habersiz ve bağımsız üniteler oluşturduğu, bu ünitelerin de sivil abilerin/imamların sorumluluğunda üst düzey kuvvet komutanlar, subaylar ve astsubay gruplarından oluştuğu, örgütün Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın Ankara Bölgesi Yapılanması'nı ikiye ayırdığı, Akıncı Üssü'nün de birinci bölgede bulunduğu belirlenmiştir."
Bütün mensupları teker teker anlatılan bu yapının başında firari terörist imam Adil Öksüz var.
Bunların dört müdür yardımcısı var ve dört müdür yardımcısının altında "öğretmenler" faaliyet gösteriyor. Öğretmenler, öğrenci (askerî personel) sayısı dikkate alınarak sayıları belirlenen, askerî personelle "sohbet" adı verilen toplantıları yapan, himmet toplayan, onlara örgüt talimatlarını aktaran kişilere verilen isi
Bu isimlerden biri kim?
S.G.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Müdürlüğü'nde çalışıyordu. O müdürlükteki eski çalışanların iddiasına göre de bu kişi Mehmet Dişli'nin imamlığını yapmış!
Yine FETÖ iddianamelerinde bazı itirafçıların iddialarını aktarayım;
"FETÖ/PDY özellikle Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde konumlanarak merkezi ele geçirme gayretindeydi. Örgütün seçtiği Büyükşehir Belediyesi ve İlçe Belediyelerine ait yerler hakikaten maddi değeri çok yüksek olan yerlerdi."
Diğer bir itirafta da şöyle diyor:
"Büyükşehir Belediyesine personel alımı süreçlerinde Kamil Kılıç'ın referansı olmadan kimse alınmazdı, alınacak kişilerin listesi TÜTEV üyelerinden oluşturuldu. TÜTEV içerisinde en aktif olan ve daha sonra Aksiyon İşçi Sendikaları Konfederasyonu Genel Başkanı olan Vedat Öztürk tarafından hazırlanıp Kamil Kılıç'a gönderildi. Belediyedeki mülakatlarda sorulan bazı sorulara örnek vermek istiyorum. Zaman Gazetesindeki herhangi bir yazarın o günkü köşe yazısında hangi konuya değindiği, bu durumdan Melih Gökçek de komisyona girdiği süreçlerde haberdardır. Özellikle itfaiye kadrosundan alınıp başka birimlere aktarılan personele çok dikkat edilmelidir. Alımlar itfaiye birimi üzerinden gerçekleştirilmiştir."
Kamil Kılıç kimdi?
17 Haziran 1994 tarihinde Ankara Büyükşehir Belediyesi Satın Alma Daire Başkanlığı'na Şube Müdürü olarak girdi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri iken 15 Nisan 2014'te emekli oldu.
Yani Melih Gökçek'in sağ koluydu.
Bu isim 15 Temmuz'un ardından ABD'ye kaçtı.
FETÖ'yle mücadelede iktidar için "milat" sayılan 17-25 Aralık 2013'teki soruşturmalardan sonra bile görevinde tutuldu.
2014'teki yerel seçimlerde de aktif görev aldığı belirtilen Kılıç'ın, "Ankara'daki FETÖ yandaşı iş adamları ve müteahhitler ile belediye arasında da köprü görevi gördüğü" belirtildi.
FETÖ davası kapsamında ifadesi alınan ve FETÖ ile bağını itiraf eden bir başka kişi ise "Örgütün finans kaynakları nedir? Anlatınız" sorusuna şu yanıtı veriyor:
"Himmet toplantıları, müteahhitler, belediyeler içinde çalışan örgüt mensubu şahıslar aracılığı ile rant getirecek yerlerin önceden öğrenilmesi, bu tip yerlerde yapılacak inşaatlar için çıkarılan ruhsatlarda kendi müteahhitlerine kat irtifakları ve imar emsal artışlarından elde edilen gelirlerden elde ettiklerini duydum. Örneğin 5 katlı bina ruhsatı alınan bir siteye sonradan belediye meclisinden çıkarılan bir karar ile 15 kata kadar izin verilerek müteahhitlerin haksız kazanç elde etmesi sağlanır ve bu artıştan ortaya çıkan paradan da örgüte kaynak aktarılır diyebiliriz..."
30 Ağustos 2013 tarihinde Hidayet Karaca ile Fethullah Gülen arasında geçen görüşmede şu diyalogun geçtiği iddia ediliyor:
"Melih Gökçek'le beraberdik. O da arıyormuş. Uzun uzun, yalvarırcasına bir talepte bulundu. Bunlar bir belgesel hazırlıyorlar, Usta'nın Hayatı diye... Oğlunun televizyonunda yayınlayacaklar. Ne olur diyor, bu fitne fesat da biter diyor. Hocam birkaç kelime bir şey söylese diyor."
Karaca, Melih Gökçek'in kendisine yalvardığını şöyle anlatıyor:
"Çok yalvardı. Hocamın yanında bir parça hatırım varsa, ben gideyim dedi, oraya gideyim dedi, ben telefon açayım dedi. Böyle bir talepte bulundu."
Gazi Üniversitesi'ndeki FETÖ soruşturması kapsamında tutuklanan Turgay Tekinay Balgat, Bahçelievler'deki örgüt toplantılarında gündeme ilişkin yapılan konuşmaları açıkladı.
Balgat, bu toplantıda konuşan ev "abisi" Necmi Bıyıklı'nın, kendilerine Gökçek ile ilgili şunları söylediğini anlattı:
"Selçuk (kod) abiler Melih Gökçek'in yanına gittiklerinde makamında bir müteahhit varmış. Müteahhit, Melih Gökçek'ten arsasının emsal değerinin yükseltilmesini istemiş. Bizimkiler de Melih Gökçek'ten cemaatin bir okulu için yardım yapmasını istemişler. Melih Gökçek de müteahhitten cemaate yardım etmesini, bunun karşılığında arsanın emsal değerini yükselteceğini söylemiş."
Bakın bir çırpıda saydığım ağır iddialar var.
Şu yukarıda saydığım ifadelerin bir tanesi sıradan bir vatandaş için yapılsa güneş yüzü göremezdi.
Melih Gökçek halen ona buna türlü ithamlarda bulunup duruyor. FETÖ ile canla başla mücadele eden yürekli savcılara ve cesur güvenlik güçlerine soruyorum; FETÖ mensubu kişilerin ve itirafçıların anlattıklarını gördünüz mü? Duydunuz mu? Ben bunun gibi onlarcasını duydum, gördüm.
Belki hiçbiri doğru değil. Ama bir gün çağırıp sordunuz mu?
Hayır!
Peki, FETÖ ile mücadele neye göre belirleniyor?