TRT Haber'in 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin 4'üncü yılı dolayısıyla canlı yayında, adı lazım değil bir ilahiyat hocası "15 Temmuz'dan sonra gerekli derslerin ve yeterli önlemlerin alınmadığını" söyler. Ardından da "hatta ben bunu bir FETÖ gitti, bin FETÖ geliyor diye değerlendiren, birisiyim" der.
Devletin bu konuda gerekli önlemleri almasını aksi takdirde "Bunun vebalini kimse üstlenemez" uyarısında bulunur.
Sen misin? Bunu diyen, adam bir yandan "FETÖ'cü" ilan edilir, diğer yandan 'sakalı yok, âlim olmaz' türünden ithamlara muhatap olur.
Bu kadar ciddi ve yerinde bir iddiaya böylesine kelalaka cevap verenler, FETÖ gibi örgütlenmelerin önünü açanlar, zamanında üzerine gitmeyenler sonra da dönüp "yanıldık/aldatıldık" diyenlerdir.
Bu, 2010'lu yıllarda Kamer Genç'in FETÖ ile ilgili TBMM'de yaptığı ikaz üzerine yumruklarını sıkarak FETÖ'nün değil Kamer Genç'in üstüne yürüyenlerin zihniyetidir.
Bu zevat hoşuna gitmeyen gerçeklere gözlerini ve kulaklarını kapatmışlardır. Bu zihniyet sahiplerinin ülkeyi götürecekleri yer 15 Temmuz türü karanlık dehlizler olacaktır.
Bu arada FETÖ'nün öbür ikizi HDP'de boş durmamaktadır.
Ermenistan güçleri, Türkiye'nin Irak'ta PKK, Suriye'de PYD/PKK/ABD, Doğu Akdeniz'de Rum Yönetimi/Yunanistan/İsrail, Libya'da Rusya/Mısır/Fransa'yla uğraşmasını fırsat bilerek Azerbaycan topraklarına saldırdı.
Bölge halen patlamaya hazır bomba konumundadır.
Doğal olarak AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti TBMM gurupları ortak bildiri yayınlayarak, Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırısını kınadılar.
HDP, Ermenistan'ın Azerbaycan'a yönelik saldırısını kınayan TBMM'nin ortak metnine imza atmayarak gerçek yüzüyle birlikte niyetini de ortaya koymuş bulunmaktadır.
HDP'nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin çıkarlarına karşı ortaya koyduğu bu tavır ilk değildir.
Türkiye, bir yıl kadar önce Doğu Akdeniz'de Türkiye'ye ve KKTC'ye karşı kurgulanan emperyalist kumpası bozmak üzere bölgede sondaj faaliyetlerine başlamıştı. Bunun üzerine AB Dış İlişkiler Konseyi Türkiye'ye karşı yaptırımlar öngören bir Sonuç Bildirgesi yayınlar.
TBMM'de gurubu bulunan partilerden AK Parti, MHP, CHP ve İYİ Parti "Doğu Akdeniz" bölgesi hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı konusunda, bir oldubittiye getirerek Kıbrıs Türkü'nün ve Türkiye Cumhuriyeti'nin uluslararası hukuk temelindeki meşru hak ve çıkarlarını…yok sayma, hesaba katmama yönündeki tüm girişimleri, hesapları şiddetle telin ediyoruz" denilen bir metni imzalar.
HDP bu bildiriye de imza atmayarak Türkiye'nin çıkarlarının karşıtlarının yanında yer alır.
Asılsız, mesnetsiz "Ermeni Soykırım" iddiaları konusunda da HDP, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin değil Ermeni devletinin ve emperyalist iddialarının yanında yer alır.
HDP'nin TBMM çatısı altında ne işi olduğu bir yana emperyalizmin hangi çıkarlarını ne karşılığında temsil ettiği de kamuoyunun cevaplanması merak ettiği sorulardır.
Bu arada HDP'li vekillerden bazılarının gündemlerinde çok farklı konuların olduğunu son gelişmeler ortaya çıkarmış durumdadır.
Bir HDP'li vekil bir kadına tecavüzde bulunduğuna yönelik iddiaların ortaya çıkmasının ardından partisinden istifa etti.
Bu vekil "Partimin zarar görmemesi için HDP'den istifa etme kararını aldım." diyor.
HDP'den yapılan açıklamada da "vekil hakkında derhal soruşturma başlatmıştır. Bu işlemin başladığı andan itibaren vekilin tüm parti ve Meclis faaliyetlerini dondurmuştur…" diyor.
Bununla da iş bitmiyor. Bir başka HDP'li vekilin de eşini darp ettikten sonra hastaneye gitmesine engel olduğuna yönelik iddialar gündeme düşüyor.
HDP Kadın Meclisi konuya ilişkin "Basına yansıyan kadına yönelik bu şiddetle ilgili kadının beyanını esas alarak gerekli araştırmayı başlattığımızı belirtmek isteriz" açıklamasında bulundu.
Özeli ve geneliyle hasarlı zihniyetlerle ülke karşı karşıyadır. Türkiye'nin çıkarlarına karşıtlık yönünden FETÖ ya da HDP fark etmiyor. Çünkü her ikisini de kullanan merkez aynı!
