FETÖ meselesi "cımbıza" gelmez !
Dünyanın en barışçıl metnini, cümleleri cımbızlayarak bir savaş manifestosuna dönüştürebilirsiniz...
Son yıllarda böyle bir "moda" yargı sistemini sarmaşık gibi kuşatıyor.
Gazetecilerin köşe yazılarından bazı cümleler cımbızla seçilip yazı bağlamından koparılıyor. Savcılık makamı seçtiği "sakıncalı" cümlelerden adeta yeni bir metin yazıp önünüze koyuyor...
Savcılık dosyasındaki dönüşüm geçirmiş kendi cümlelerinize, şaşkınlıkla bakakalıyorsunuz...
Yakın zamanda benim başımdan geçti ve hapis cezası ile yargılandım... Benzer bir süreç şimdi Sözcü yazarları Emin Çölaşan ve Necati Doğru için başlatıldı...
Türk basının duayen isimlerinin FETÖ'cü olmadıkları ve bu örgüte asla yardım etmeyeceklerini söylemeye gerek yok sanıyorum...
FETÖ ile bu iki ismin yanyana gelmesi güneşin doğudan batması kadar olasılık dışıdır...
Türk Basınının tartışmasız en namuslu, en onurlu, en bükülmez kalemlerinden Necati Doğru dün şöyle yazmıştı; "Tutkalla yapıştırsan, 404 kullansan, Japon yapıştırıcı sürsen, insanlar inanmaz. Necati'ye FETÖ vidası tutmaz."
Necati Doğru'ya tutkalla yapışmaz elbette ancak bu mantık dışı suçlamalar yurt dışındaki FETÖ'cüleri 404 gibi, japon yapıştırıcısı gibi bir araya getiriyor...
FETÖ'cüler Türkiye'de sapla samanın karıştığının, FETÖ operasyonu adı altında muhaliflerin hapislere atıldığının en çarpıcı örneği olarak işte bu davaları gösteriyor...
Toplumdaki yaygın kanının aksine ben yargının Sözcü davası ile ilgili doğru kararı vereceğine inanıyor, bunu bekliyorum...
Sınır ötesi harekat ve zamanlaması...
Önce şu tespiti yapmama izin verin;
Pentagon binlerce kilometre uzaktan karar verip "terörle mücadele" adı altında Afganistan'dan Ortadoğu'ya istediği her alanda operasyon yapacak ama Türkiye burnunun ucundaki terör tehlikesini izleyecek öyle mi?
Sınırımızda yapılmak istenen sır değil! ABD, İsrail'in bölgesel dizaynı ve çıkarları kapsamında PKK-YPG-PYD güçlerini kullanıyor. Onları ağır silahlarla donatıp büyük bir savaşa hazırlıyor!
Terör örgütünü Fırat'ın doğusu başta olmak üzere tüm sınır hattımıza yaymak için planlar yapıp uygulamaya koyan ABD, kendi askerlerini de örgüte koruma kalkanı yapıyor.
***
Türkiye operasyon yapacağını açıkladığı andan itibaren ABD'den "yapmayın" sesleri yükselmeye başladı...
Peki, gerçekten de durum öyle mi?
Yani ABD, Türkiye'nin operasyon yapmasına gerçekten karşı çıkıyor mu? Yoksa Washington, Ankara'yı ikaz ederken öte yandan da operasyona göz mü yumuyor?
Emekli General Nejat Eslen ile konuşuyorum. " ABD isteseydi hava sahasını Türk uçaklarına kapatırdı" diyor...
Peki, hava sahası kapalı mı?... Değil...
TSK'nın kara gücü ile operasyon yapması için havadan desteğe de ihtiyacı var. Hem savaş uçakları hem de ikmal ve görüntüleme için hava sahası olmazsa olmaz...
Türkiye'ye "operasyon yapma" açıklaması yapan ABD'nin hava sahasını açık tutması "acaba bir anlaşma mı var?" sorusunu sormamıza neden oluyor...
Eğer anlaşma var ise; bu operasyonun seçim öncesinde AKP'nin elini güçlendireceği kesin...
Şimdi birileri çıkıp; "Türkiye ulusal çıkarları için operasyon yapıyor siz de bunu sulandırıyorsunuz" diyebilir...
Ben bir fotoğrafı ortaya koyuyorum... Cumhurbaşkanı Erdoğan günlerdir "operasyon yapacağız" diyor. TV'ler nerelerin vurulacağı haberlerinden geçilmiyor. Peki o hedeflerde bunca "gürültüden" sonra imha edilecek tehdit kalır mı?
ABD'nin bir yandan karşı çıkarmış gibi görüntü verirken, öte yandan operasyonu onayladığı anlamına gelen "hareketsizliği", AKP'ye bir seçim desteği olabilir mi?
Emekli Amiral Türker Ertürk'ün bu soruma yanıt gibi olan sözü ile bitireyim;
"Davullu zurnalı geliyorum diyen bu harekat, sınırlı hedefli bir seçim operasyonudur... "
Tren kazası ve sözün bittiği yer...
Ulaştırma Bakanı son tren kazası ile ilgili aynen şu cümleyi kurdu;
"Sinyalizasyon sistemi demiryolu sistemi için olmazsa olmaz değil. Bu sistemin olmamasından dolayı demiryollarında işletme yapılamaz diye bir şey yok."
İnsan şaka zannediyor ama 9 vatandaşımızın hayatını kaybettiği ve çok sayıda yaralının olduğu bir kaza espri konusu yapılmamalı...
Durum son derece vahim! Türkiye'de kurumlar liğme liğme dökülüyor...
Dünyanın en güvenli ulaşım aracı olan treni bu ülkenin insanları için kabusa çeviren bir zihniyet var...
Elin oğlu yerin altını üstünü kat kat rayla döşemiş, trenlerin üçü gidip beşi geliyor, Türkiye'de cinayetten farksız kazalarda insanlarımız, çocuklarımız hayatını kaybediyor!
Memleketin ulaştırma bakanı tren kazalarını önlemede 30 yıldır kullanılan sinyalizasyon sistemi için, "olsa da olur, olmasa da" diyorsa, sözün bittiği yerdeyiz... yaşamak tesadüflere kalmış!