FETÖ, medya, çamur!..

AKP ile Fethullahçılar arasındaki "17/25 Aralık" çatışmasının ardından "güç savaşı" gerginliğinin "darbe"ye kadar sürüklenmesiyle ilgili çok şeyler söylendi, çok şeyler yazıldı...

4. yılında o tuhaf ve hain "darbe" kalkışmasının neresinden başlayalım ki?..

Adeta "geliyorum" dercesine dinci cunta sinsice ilerlerken devletin gafletinden mi?..

Siyasi kurumların göz yumması nedeniyle bir cemaatin devletin içerisinde pervasızca örgütlenmesinden mi?..

O sinsi örgütlenmenin Türk Silahlı Kuvvetleri'nin en üst düzey yetkililerine, hatta Cumhurbaşkanı yaverliği makamına kadar sızmasından mı?..

Yoksa köprü yolları kesilerek, cahil cesaretiyle ve gündüz gözüyle darbeye kalkışılmasının şaşkınlığından mı söz etsek acaba?..

Gaflet ve pervasızlık ikileminde yaşananlar ne yazık ki bunlardan da ibaret değildi;

Ankara'nın semalarında dolaşan uçaklardan- helikopterlerden mermiler- bombalar atılması, TBMM'nin hedef alınması, Genelkurmay karargahının basılması, özel harekat karargahında katliam yapılması ve "Erdoğan'ı etkisiz hale getirmek için bir özel timin yola çıkmasıyla" ilgili açıklamalar da sarsıcı ve şoke ediciydi!..

Bunlar da yetmedi; devlette "kimin eli kimin cebinde belli değil" denilirken, Genelkurmay karargahında, askeri birliklerde çatışmalar yaşanması, belediye kamyonlarının garnizonların kapısını kapatması, AKP'li vekillerin, hatta bakanların kalkışma sırasında ortadan kaybolması, devletin tepesinin kalkışmayı "enişte"den duyması ve telefon üzerinden yapılan canlı yayınla milyonlarca insanın sokağa dökülmesi de çok ama çok şaşkınlık yarattı!..

Ve kalkışma sürerken, özellikle İstanbul'da vahşeti andıran manzaraların da toplumda infial uyandırması...

Velhasıl köprülerde gencecik askerlerin kemerle kırbaçlanması, nereden geldiği belli olmayan mermilerle yüzlerce kişinin ölmesi ve neredeyse memlekete bir iç savaş provasının pervasızca sergileniyor olmasının şaşkınlığını mı anımsatsak acaba?..

Darbe günü uyarı!..

Yazılarımızı yakından takip eden düzenli okurlar farkındadırlar; 15 Temmuz 2016 günü, yani tam da kalkışmanın yaşandığı günkü yazımızda, "darbe"ye dikkat çekmemiz bir rastlantı değildi...

Belki de dünya basınında; tam da bir kalkışmanın olduğu gün "darbe" tehlikesine vurgu yapan tek yazı olarak tarihe de geçmiş olabilir o satırlar...

Bakınız; darbe günü yayımlanan, "TSK darbeyi atlattı mı" başlıklı o yazı nasıl bitiyordu;

"... Genelkurmay, MİT ve emniyete rağmen, ellerini kollarını sallayarak TSK'da üslenen şeriatçılar demek ki ordu bünyesinde tamamladıkları bürokratik 'darbe'yi tanklara, uçaklara binerek taçlandırma aşamasına kadar gelmişler de bizim anlı şanlı genelkurmay başkanlarımız uyumuş!..

Yazıklar olsun Atatürk'ün kemiklerini sızlatan gafillere de cumhuriyete yönelik 'kumpas'ın eninde sonunda kendilerini de yutacağını öngöremeyen zavallılara da...

Bu saatten sonra ne diyelim ki; Hadi hep beraber marş marş!.."

4 yıl önceki bu satırların tam üzerinde, devletin ve AKP'nin uzun süre göz yumduğu şu saptamalar ve sorular da vardı...

"Nasıl oldu da cemaat müritleri Atatürk'ün ordusunda tümamiral ya da daha yüksek rütbelere kadar yükselebildi?.. En az 700 subay-astsubay ile yüzlerce sivil memur Genelkurmay istihbaratı, emniyet ve MİT soruşturmasını nasıl aşabildi de, devletin en kritik kurumuna yerleşiverdi?.. Son 30 yılda Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yönetenler uyuyorlar mıydı, yoksa onlar da zaten ezelden beri mürit miydi?.. Kim göz yumdu ve ortak oldu bu gaflet, dalalet ve hatta ihanete?.."

Peki; bu satırların yazarı 15 Temmuz 2016 öncesinde de, TSK'daki dinci tehlikeye dikkat çekerken, liyakatları yağcılıktan ibaret olan, yalılarda oturup kotralarda gezen gazeteci kılıklı- her dönemin zavallıları ne yapıyordu?..

Utanmazlığın kapağı!..

Evet; "TSK darbeyi atlattı mı" başlıklı yazının yayımlandığı gün cemaat darbe girişiminde bulundu ama 15 Temmuz 2016'dan öncesindeki yıllar boyunca, cemaatin devlete sızması konusundaki gaflet ve ihanet nasıl şaşırtıcıysa, darbe günü ve sonrasında yaşananlar da bir o kadar düşündürücüydü...

AKP'liler, CHP liderinin "kontrollü darbe" sözüne kızsa da, yaşanan şaşkınlıklar milyonlarca insanda kalkışmanın bir "tiyatro" olduğu konusunda kuşkular da yarattı...

Ve darbeden sonra yaşananlar, bir gaflet ve ihaneti gözler önüne sermeye devam ederken, kimi gazeteci kılıklı zavallıların ne kadar utanmaz ikiyüzlüler olduğunu da deşifre etti...

İşte en çok da bunun üzerinde düşünülmeli...

Çünkü önceki gün 15 Temmuz darbe kalkışmasının yıldönümüydü ve o zavallılar yine ekranların baştacıydı!..

AKP'liler önceki gün cemaate, FETÖ'ye lanetler ve hakaretler yağdırdı, darbenin nasıl alçakça bir girişim olduğundan söz etti ve bu konuda sosyal medyada yüzbinlerce paylaşım yapıldı...

Ancak darbe öncesi devletin- siyasetin- yandaş gazetecilerin cemaatle ilgili yılışıklığı nasıl şaşırtıcıdıysa ve darbeden sonra aynı zavallıların cemaat düşmanı kesilmesi nasıl utanç vericidiyse, önceki günkü darbe yıldönümünde, gazeteci- yazar- sunucu- spiker- televizyoncu geçinen ikiyüzlülerin tavırları da bir o kadar mide bulandırıcıydı...

Halen televizyonların başında olan genel yayın yönetmeni kılıklı dönekler, cemaati pohpohlayan tweetleri ortada dururken, sözde FETÖ'yü lanetleyen programlar yaparak milleti güldürdüler ve iyice mide bulandırdılar...

Ahmetler, Erkanlar, Uğurlar, Cemler, Hüseyinler, Nagehanlar, Ateşler, Rasimler, Kadirler, liboşlar, dönekler ve kimi işbirlikçi kiralıklar bilgiç bilgiç zırvaladılar ekranlarda...

Ancak Fethullah Gülen'e övgüler yağdıran, "özledik hocam, dön memlekete" çığlıklarının yer aldığı köşe yazıları binlerce kez suratlarına vurulan kimi zavallıların, darbenin yıldönümünde ekranlarda ağırlanmasına pes dedi milyonlar...

Söyler misiniz; müritlerin devlet içerisinde örgütlenmesi, bu örgütlenmeye göz yumulması ve aynı örgütün darbeye kalkışması ne kadar ihanetse, işte o cemaatin eteğinin altında saklanan ikiyüzlülerin darbe yıldönümünde televizyonlarda ağırlanması da bir rezillik olarak tarihe geçmedi mi?..

Evet: kuşku yok ki, tarih utanmazlığın deşifresi açısından da tekerrürden ibarettir...

Bu ülkede, dört yıl önce televizyonlarda cemaate methiyeler yağdıran liboş yandaşlar, sözde FETÖ'yü lanetlemek için yine ekrana çıkabiliyorsa,

ikiyüzlülüğün bile kendisinden utandığı bir dönemi yaşıyordur memleket...

Velhasıl; daha dün karanlığın zehrini saçanların şimdilerde, panzehir kılığında ortalıkta dolaşması utanmazlığın çamurlu kitabına kapak olmuştur!!!

Yazarın Diğer Yazıları