FETÖ ile mücadele sona mı eriyor?
Erdoğan'ın FETÖ ile mücadelesi bir intikam operasyonu olarak başladı ve devam ediyor. Bu mücadele ne yazık ki, hiçbir zaman devlet aklına dayanan, stratejik aklı ve hedefleri olan uzun vadeli bir eylem planına sahip olmadı. Mücadelenin devamını sağlayan Erdoğan'ın intikam duygusu ve milli asker, polis, savcı, hakim kadrolarının bireysel mücadele azmidir. AKP kadrolarına kalsa bugün FETÖ ile barışıp kucaklaşmaya hazırlar. Ve dahası FETÖ ile bugün mücadele eden bütün kadroları da FETÖ'ye teslim ederler. FETÖ ile mücadele stratejik bir hedef olmadan, FETÖ'nün fikri alt yapısı ile mücadele edilmeden dangul dungul devam ediyor görünüyor. Bu mücadelede en ön safta olması gereken Diyanet İşler Başkanlığı'nın hiç bir etkili çalışma yaptığını söylemek mümkün değil. Zaten Diyanet İşleri Başkanı FETÖ'nün halkla ilişkiler platformu olan Abant Toplantılarının önde gelen isimlerinden birisi iken nasıl etkili bir mücadele gerçekleşebilir. Özetle, FETÖ ile mücadele hiç iyi gitmiyor. Bir de FETÖ ile mücadele adına aslında orta ve uzun vadede FETÖ'ye alt yapı oluşturacak adımlar atılıyor. FETÖ'nün kenarında olup kolaylıkla kurtarılabilecek insanlar yapılan yanlış uygulama ve zulümler ile FETÖ ile mücadele adına keskin FETÖ'cü olmaya itiliyorlar. 25 gün önce doğum yapan kadın bebeği ile hapishaneye yollanırken, FETÖ'nün yakalanan en önemli adamı serbest kalıyor. Kim mi? Basri Aktepe.
Basri Aktepe, FETÖ terör örgütünün en önemli operasyonel elemanıdır. "Neden?" diye sorabilirsiniz. FETÖ bir terör örgütü olmaktan da öte önce bir casusluk örgütüdür. Bir casusluk örgütünde istihbarat imamı olması Basri Aktepe'yi örgütün en önemli operasyonel elemanı yapar. Basri Aktepe, FETÖ'nün o dönem Emniyet İmamı Kemalettin Özdemir tarafından 1987 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesi Grup Amirliğine yönlendirilmiş. Aktepe, 1990'lı yılların sonlarında ABD'ye dil eğitimine gönderilmiş. FBI'da eğitim görmüş, Türkiye'ye döndükten sonra Kemalettin Özdemir'in girişimleriyle İstihbarat Daire Başkanlığı Bilgi İşlem Merkezi'ne girmiş ve merkezi yönetmiş. Adı "kozmik Basri"ye çıkmış.
Basri Aktepe'nin örgüt ile ailevi bağları da var. Gülen'in yerine geçeceği ifade edilen Şerif Ali Tekalan'ın ağabeyinin damadıdır. Basri Aktepe, FETÖ'nün başta TSK olmak üzerine bütün devlet kurumlarına karşı yürütmüş olduğu operasyonların istihbarat zeminini hazırlamıştır. Basri Aktepe'nin yasadışı dinlemeler yaptığını dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, 3 Haziran 2008'de CHP grup toplantısında dile getirmiş. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Önder Sav'ın dinlenmesi konusunda, "Başbakan'ın tayin ettiği TİB'in 35 kişilik kadrosu dikkat çekicidir. Aktepe, 1999'da emniyetin hazırladığı ve DGM'ye sunduğu Fethullahçı polisler raporunun ilgili listesinde 15. sırada yer alan polis şefidir" demişti.
Bu arada Basri Aktepe'nin doğrudan başbakan Erdoğan ile iletişim içinde olduğu anlaşılıyor. Erdoğan Basri Aktepe'yi hastanede ziyaret edince MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da Başbakan'ın yanıtlaması istemiyle verdiği önergede, "25 Aralık 2008'de 16.30'da Basri Aktepe'yi hastanede ziyaret ettiniz mi? Bu görevli ile Sayın Başbakan'ın nasıl bir ilişkisi vardır" diye sormuştu.
FETÖ'nün istihbarat karargahına dönüşen "Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı" Fethi Şimşek ile birlikte Basri Aktepe Teknik Daire Başkanı olarak yönetmiştir. Daha sonra 2011 senesinde Hakan Fidan tarafından MİT'e davet edilmiş Elektronik Teknik İstihbarat Daire başkanı olmuş, Genelkurmay Başkanlığı'ndan devralınan GES komutanlığının başına geçirilmiştir. Basri Aktepe daha da ilerletilmiş, istihbarat teşkilatları arasındaki istihbarat çatışmalarını önlemek ve istihbaratın tek elde toplanabilmesi hedefiyle oluşturulan ve bazı çevrelerde istihbaratın can evi olarak nitelenen Müşterek İstihbarat Koordinasyon Merkezi (MİKM) Genel Sekreterliğine atanmıştır.
Basri Aktepe, FETÖ'nün yapmış olduğu bütün yasadışı dinlemelerin bir numaralı sorumlusudur. Basri Aktepe olmadan FETÖ yapmış olduğu hiç bir operasyonu gerçekleştiremezdi. Basri Aktepe'nin Uludere bombalamasını Erdoğan'ı Lahey'de yargılatmak için bilerek ve devleti yanıltarak yaptırdığı AKP medyasında ileri sürülmüştür.
Aktepe'nin FETÖ'nün MİT'ten sorumlu imamları arasında yer alan Atilla Öztürk ile 2011-2015 yılları arasında pek çok defa telefon ile görüştüğü tespit edilmiştir. Aktepe'nin yine HTS kayıtlarına göre FETÖ'nün üst düzey yöneticileri arasında yer alan Bayram Arslan, Tuncay Delibaşı ve Mustafa Mert ile görüştüğü bilinmektedir. Aktepe'nin 15 Temmuz darbe girişimini Akıncı Üssü'nden yöneten sivil imamlardan Harun Biniş ile toplam 23 kere telefon irtibatı kurduğu tespit edilmiştir. Basri Aktepe'de bulunan belgelerden birisi de FETÖ örgütü üyelerinin yakalanmaları durumunda nasıl ifade vermeleri gerektiğini düzenleyen belgedir. Bütün bu bilgiler internette 30 dakika dolaşırsanız bulabileceğiniz bilgilerdir.
Mahkemede yaptığı savunmada 2002'ye kadar FETÖ'ye yakın olduğunu fakat 2002 sonrasında ayrıldığını iddia eden Basri Aktepe bu hafta serbest bırakıldı. Basri Aktepe serbest bırakılırken, TBMM'de AKP tarafından savunulan bir yasa teklifinde terör ile mücadele amacı ile KHK'lar ile ihraç edilen doktorların SGK ile çalışan özel hastanelerde de çalışmasını yasaklayan bir maddeyi savunuyordu. Haklarında bir yargı kararı olmadan ihraç edilen, kimin suçlu olduğunun belli olmadığı bir doktorların adeta elinden doktorluk hakkını almayı AKP terörle mücadele olarak kamuoyuna pazarlarken, (ki başta İYİ Parti olmak üzere muhalefetin baskısı ile geri adım atıldı) FETÖ'nün en önemli operasyonel elemanı serbest bırakılıyor. Güvenlik bürokrasisi bu serbest bırakılmaya çok sert şekilde tepki gösteriyor. Gerçekten de Aktepe'yi serbest bırakırsanız içeride kimseyi tutmanıza gerek yok. Bakalım, Aktepe dışarıda kalacak mı? Yoksa tekrar içeri girecek mi? Eğer dışarıda kalırsa hiç kimse FETÖ ile mücadelenin devam ettiğini söylemesin.
Not: Bu yazı gazeteye yollandıktan sonra tutuklama kararı çıktı. Bu da iktidar uyusa da güvenlik bürokrasisinin uyumadığını gösterir.
++++
Hitler'in hortladığı coğrafya: Doğu Türkistan
Doğu Türkistan Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Doğu Türkistan, yüzyıllardan buyana Çin emperyalizminin baskısı altındadır. Son yıllarda Doğu Türkistan'da baskılar inanılmaz ölçülerde artmıştır. Doğu Türkistan "dünyanın en büyük cezaevi" haline dönüşmüştür. Birleşmiş Milletler Ağustos 2018'de yayınladığı raporda Doğu Türkistan'ı " No Rights Zone" (İnsan hakları olmayan bölge) olarak nitelendirmiştir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachalet, Doğu Türkistan'daki durumu, en derin derecede acı ve sarsıcı" kelimeleri ile ifade etmiştir. Doğu Türkistan'da 1 milyon Uygur Türkü toplama ve işkence kamplarında toplanmıştır.
Batı dünyası genellikle Türk dünyasına karşı yönelik baskılar karşısında suskun kalmasına rağmen bu kez baskılar o kadar mide bulandırıcı boyutlara çıkmıştır ki, batılı insan hakları kuruluşları dahi seslerini yükseltmişlerdir. Ancak Türkiye'den Çin Halk Cumhuriyetlerine yönelik en ufak bir kınama yükselmemektedir. İktidar inatla Doğu Türkistan'daki baskıları görmemezlikten gelmektedir. AKP'nin desteğini kazanmak, yardımını alabilmek için Türk olmayan Müslüman olmak mı gerekmektedir. Hem Müslüman hem Türk olunca sorun mu çıkıyor ki, 1 milyon Uygur Türkünün ıstırabını görmemezlikten geliyorsunuz?
Saray'a çağrıda bulunuyorum.
1)Pekin'e Doğu Türkistan'da kurulan toplama kamplarını kapatması ve insanları serbest bırakması için baskı yapın.
2)Camilerin yıkılmasını engelleyecek girişimlerde bulunun,
3)İslam dinin öğretilmesini engelleme girişimlerini durdurmak için çaba gösterin. Gerekir ise Türkiye'den Doğu Türkistan'a din adamı yollanmasını önerin.
4)TBMM üyelerinden oluşan bir heyetin Doğu Türkistan'ı ziyaret edebilmesi için girişimlerde bulunalım.
5)Bağımsız gözlemcilerden oluşan bir heyetlerin Doğu Türkistan'ı ziyaret edebilmesi için Pekin nezdinde girişimlerde bulunun.
6)Doğu Türkistan'dan kaçan Uygurları havaalanında süründürmeyin.