Felakete hazır mısınız?

Bazen yazı yazmak istemezsiniz ya hani işte ben de bugün onu yaşıyorum.

Televizyon ekranı karşımda açık. Ekran ikiye bölünmüş bir tarafta Cumhurbaşkanı Samsun İl kongresinde konuşuyor "seçimi kazanmalıyız" diyor, şiir okuyor diğer tarafta depremde yıkılan binaların görüntüleri ve "Can kaybı 58'e yükseldi" yazıyor.

Can kaybımız 58 yaralı sayısı 896 kişi, 3'ü ağır 8 vatandaşımız da yoğun bakımda ülkemizin hali bu…

Günlerdir ekran karşısında bir can daha enkaz altından sağ çıkarılacak mı diye bekliyoruz. Yıllardır aynı senaryoları yaşıyoruz. İzmir depreminin merkez üssü Sisam adası. 50-60 km uzaklıktaki bir depremin etkisi ile onlarca bina yıkıldı ya da ağır hasar gördü. Yollar kapandı. Yetkililer lütfen yolları açın diye çağrı yapmak zorunda kaldılar. Dört gündür enkaz kaldırma çalışması devam ediyor toplam 20 bina yıkıldı.

Sorumluluk sahibi olması gereken kişiler siyaset yapmaya devam ediyorlar. Cumhurbaşkanı enkaz altında canlar varken partisinin kongrelerine katılıyor. Coşkuyla tribünleri selamlıyor. Bakanlar enkaz üzerinde görevlilerin elinden telefonu alıp kameralara dönerek konuşuyor.

Depremin büyüklüğü Kandilli Rasathanesine göre 6.9, AFAD'a göre 6.6...

Türkiye'nin her tarafından yardım amaçlı kurtarma görevlileri günlerdir çalışıyorlar. Kurtarma çalışmalarına eğitimli kişiler ve eğitimli köpekler de katılıyor. Tüm kanallarda deprem konusunda uzman olanlar anlatıyorlar. Her sarsıntı ve deprem sonrası çıkıp anlatıyorlar. Yapılması gerekeni maddeler halinde anlatıyorlar.

Peki ne yapılıyor?

Önlem alınma yerine af çıkarılıyor. İmar affı çıkarılıyor.

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu yaptığı açıklamada İzmir depremindeki yıkım ile ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

"İzmir depremi, imar affının ortaya çıkaracağı tehditler için uyarı niteliği taşımaktadır. İmar affı adı altında, ruhsatsız ve depreme dayanıklılığı tartışmalı birçok yapının, İzmir'deki yapı stokunun içerisine dahil edildiği malumdur. Yıkım, imar affının sonucudur. Yıkılan binalar arasında, imar barışından faydalanan binalar olup olmadığı şu anda bilinmemekle birlikte, temel olarak oy kaygısının tetiklediği imar aflarının, depremde can ve mal güvenliğini tehlikeye attığı herkes tarafından bilinmelidir. Bugün rant uğruna görmezden gelinen ya da devletin resmi kayıtlarına geçirilen, kaçak yapıların, depremlerde bir tabuta dönüşme olasılığı unutulmamalıdır."

Bu deprem İstanbul'da olmuş olsaydı ne olacaktı?

55 bin binanın yıkılmasından bahsediliyor.

55 bin bina! Düşünmesi dahi ürpertici. Birçok ülkenin nüfusundan daha fazla insanın hayatından bahsediyoruz.

Sözde yapılan Kentsel dönüşüm rantsal dönüşüme dönmüş durumda. Kentsel dönüşüm denince aklımıza binanın yıkılıp yerine yeni bina inşa etmek geliyor sadece. Müteahhit için daha fazla para kazanma amacı ile gökdelen fırsatı ev sahibi için bir daireye iki üç daire fırsatı!

Oysa kentsel dönüşüm bambaşka bir şey. Vatandaşın mülkiyet hakkı gözetilerek kentsel dönüşüm vatandaşında sürece dahil edilerek yürütülmesi gereken bir süreç.

Artık konuşmaktan ziyade zaman geçirmeden harekete geçilmeli.

Acilen kentsel dönüşüm planına geçilmeli.

Kentsel Dönüşüm Bakanlığı kurulmalı, yandaşları değil sadece bu projeyi finanse edecek bir banka kurulmalı ve dönüşüm gerçekleştirilmelidir.

Vatandaşlar bilgilendirilmeli ve sürece dahil edilerek olası depremlerdeki yaşanacak can kayıplarını önlemek üzere ciddi adımlar acilen atılmalıdır.

Prof. Dr. Ahmet Ercan'ın da dediği gibi İzmir depremi sonrası ortaya çıkan gerçek şudur ki yoksulluğu yenmedikçe, hırsızlığı yenmedikçe depremin adı ölüm oluyor.

Bir ülkede ekonomi ne kadar bozuksa, deprem o kadar öldürücü oluyor. Bu yoksulluğa, açgözlü müteahhitlerin hırsızlığı, denetimsizlik ve imar afları eklenince yıkım büyük oluyor.

Her deprem sonrasında aynı şeyleri konuşmaktan bıkmadık mı?

20 yıldır iktidarda olanların Türkiye'nin en büyük sorunlarından birine neden hala dokunmadığını aslında biliyorsunuz.

20 yıl!

AKP ilk iktidara geldiği yıl 5'er yıllık bir deprem planı yapsaydı bugün Türkiye'nin böyle sorunları kalmayacaktı.

Ama "Biz yol yaptık" diyerek işin içerisinden çıkıyorlar.

Artık özellikle İstanbul için ne yazık ki büyük bir felakete doğru gidiyoruz. Hem de Türkiye'yi 50 yıl geriye götürecek bir felaket...

Yazarın Diğer Yazıları