Felaket, ihmal ve kurtuluş!..
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün öğlen saatlerinde Türkiye'yi sarsan vahim tabloyu şöyle açıkladı;
"Düne kadar vakaya rastlanmayan il vardı. Şimdi ise virüs 81 kentte...
1 kişi virüsü en az 30 kişiye bulaştırdı... Bunları tespit ettik. Birinin sağlıklı görünmesi virüs taşımadığı anlamına gelmiyor. Evde kalmak her yerde şart."
Sağlık Bakanı iyi niyetle mücadele ediyor ama Türkiye'nin bugünlere gelişini görmek için müneccim olmaya da gerek yoktu...
Ülkede bugün yaşananları görünce, kehanet sergilemek için ahkam kesmenin de anlamı kalmıyor...
Bırakın salgının başladığı Çin'deki büyük yıkımı; Çin'den gelen bir kişinin İtalya'da, virüsü 2 ay içerisinde on binlerce insana bulaştırması ve bu ülkede her gün 600- 900 arasında insanın ölmesi son günlerde tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de yeterince dikkat çekiyordu...
Yani, Sağlık Bakanı'nın önceki akşam açıkladığı 15 bini aşkın vaka ve 277 kayıp sonucuna ulaşılacağını tıpla-bilimle uzaktan yakından ilgisi olmayan her birey zaten öngörüyordu...
İşte bu yüzden de; devleti yönetenlerin, yardım toplamak ve her gün vaka raporu açıklamak arasında bocaladığı bir dönemde, salgının Türkiye'de de ürkütücü boyutlara ulaşmasının perde gerisindeki beceriksizlik- ihmal ve gafletin ısrarla sorgulanması gerekiyor...
Çünkü yıkıma yol açan bu üçlü durum, telafisi olmayan sonuçlar yaratıyor ve artık topluca insanlar ölüyor Türkiye'de...
Sağlık Bakanı'nın vaka sayısının artacağını defalarca açıklaması, kayıpların da ürkütücü biçimde artacağının işareti ama asıl sorular çok önemli;
"Türkiye bugünlere nasıl geldi?.. Kötü gidişaat engellenebilir miydi, İhmalin hesabını kim verecek ve salgının boyutları daha ne kadar vahim olacak?.."
Corona felaketinin Türkiye'deki tablosunu da kahredici biçimde sorgulayan bu sorulara odaklanmak şart...
Yani, ileride yaşanacak benzer felaketler konusunda ders olması için, beceriksizlik, ihmal ve gafletin sonuçlarını, tarihin sayfalarına kazımak kaçınılmaz...
Hele bir de, CHP'li vekilin deşifre ettiği başka bir skandal gözardı edilmişken!!!
CHP'li Göker uyarmış...
Dünya Sağlık Örgütü'nün büyük bir virüs salgınının yaşanacağı konusunda tüm ülkeleri 10 yıl önce uyardığını, Türkiye'nin bu uyarıdan ancak 9 yıl sonra, yani 2019'da pandemi ile ilgili bir ulusal risk raporu hazırladığını, bunun daha sonra hiçbir işlem yapılmadan hasıraltı edildiğini geçen hafta bu köşede yazmıştık...
Üstelik bu rapor Corona adlı bir virüsün yayılacağı ile ilgili son 10 yıl içerisinde, gazetelerde, bilimsel raporlarda, sosyal medya hesaplarında filmlerde ve hatta tv dizilerinde vurgulamalar yapılmasına rağmen göz ardı edilmişti...
Vizyonsuz siyasetin vurdumduymazlığı gaflet ve beceriksizlikle buluşunca, Türkiye İşte bu raporun da hasıraltı edilmesi yüzünden bugün yüzlerce kişinin ölümüne, binlerce kişinin hastalanmasına yol açan çok vahim bir durumla karşı karşıya...
Diyelim ki hükümet 10 yıl önceki Dünya Sağlık Örgütün'ün uyarısını ve 2019'da Sağlık Bakanlığı ve uzmanların hazırladığı pandemi raporunu gözardı etti...
Peki; CHP Burdur Milletvekili Dr. Mehmet Göker'in 3 ay kadar önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne soru önergesi ile yaptığı uyarının görmezden gelinmesine ne demeli?..
Memleketin sorunlarını çözmesi gereken bir Meclis'te, öngörülü davranan bir siyasetçi 21 Ocak'ta yazılı soru önergesi vererek; "Çin'de yayılan virüsün Türkiye'de görülmesi ihtimaline karşı Sağlık Bakanlığı nasıl önlemler almıştır" şeklinde sorular soruyor ama Türkiye'yi yöneten AKP zihniyeti muhalefetin soran- sorgulayan her önergesini görmezden geldiği gibi, Göker'in bu çok önemli sorularını da hasıraltı ediyor...
Bananecilik, duyarsızlık ve iktidarcılık hırsının yol açtığı, "sadece ben bilirim" kafasının ağır sonucunu yaşıyor Türkiye...
AKP iktidarı ve Sağlık Bakanlığı, Dr Mehmet Göker'in soru önergesinden yola çıkarak 3 ay önce önlem alabilseydi, salgını bulaştıran Umrecilerin gidişine izin verilmeseydi, virüsün TIR'larla taşındığı İran kapısı ve hava trafiği açık tutulmasaydı, Türkiye belki bugün dünya üzerinde salgını en hafif atlatan ülkelerden biri olarak tarihe geçebilirdi...
Sanki CHP iktidardaymış gibi, memleketin bütün sorunlarından muhalefeti sorumlu tutan AKP, hiç olmazsa Göker'in o sarsıcı öngörüsünde yola çıkarak bir kez olsun iktidarcılık hırsıyla hareket etmeseydi...
Ve Sağlık Bakanı da o önergeye cevap verseydi; her akşam ölü sayısını açıklamaktan belki kurtulmuş olurdu...
Corona'dan bir iyi haber...
Türkiye Corona felaketinin sarsıntısı ile her gün kötü haberler alıyor...
Ancak umut verici haberler de var... Önce vakanın seyrine bakalım;
16 Mart: Hekim olan doktor kuzenim, yani semptomatik kişi ve ailesi ile temas...
17-18 Mart: Hafif baş ağrısı, bağışıklık için vitamin takviyeleri, beslenme düzenlenmesi.
19 Mart; Şiddetli bel ağrısı, özellikle dizlerde hissedilen eklem ve kas ağrıları, üşüme, gecesinde ateş...
20 Mart: Ağrılar devam ediyor, baş ağrısı daha şiddetli, halsizlik ve tüm vücut ağrısı, ağrı kesici alındı, akciğer, hemogram, crp (kanda enfeksiyon değeri) normal, oskültasyon (akciğer dinleme bulgusu) normal.
21 Mart: Temaslı kişi pozitif geldiği için sürüntü alınması. Ağrı kesici alındı, yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı ve ateş devam ediyor.
22 Mart; İlaç tedavisiyle genel durum daha iyi, kas ağrıları hafifledi, boğaz ağrısı eklendi, hafif öksürük (günde birkaç kere) hafif halsizlik.
23, 24 ve 25 Mart: Boğaz ağrısı, burun tıkanıklığı, koku alamama, post nazal (genizde) dolgunluk ve öksürük.
25 Mart: Gece test sonucum pozitif.
26 Mart: Tomografi çekildi, infiltrasyon (zatüre) yok, evde karantina.
27- 28 Mart: Balgamlı öksürük, boğaz ağrısı, post nazal dolgunluk ve burun tıkanıklığı devam...
29 Mart: Semptomların yok denecek kadar azalması...
Yukarıdaki notlar Coronadan kurtulan sosyal medyadaki bir doktor takipçimin bana ulaştırdıkları...
Kendisi 40 yaşında, ne yazık ki tüm ailesiyle birlikte adeta felaketi yaşamış...
Çünkü ailede 11 ile 75 yaş arası, 4'ü doktor toplam 14 kişi Coronadan tedavi altına alınmış...
İstanbul'da yaşayan aileden 6 kişi zatüre de olmuş, onların öksürükleri daha belirginmiş...
6 kişi hastanede tedavi altına alınmış, ikisi halen hastanede. 8 kişi ise evde tedavi görmüş. Sağlık Müdürlüğü ilaçları temin etmiş...
Evdeki iki kişi tam olarak iyileşmemiş ancak kimse yoğun bakıma da alınmamış...
İyi habere gelince... Hastalığı birbirine bulaştıran ailenin tamamı Corona belasından kurtulmuş...
Bu ilginç örnek bir yandan sosyal mesafenin korunması konusunda ders içeriyor, diğer yandan da herkesin salgın-ölüm korkusu ile panik halinde olduğu bir ülkede, bir ailenin tamamının virüs belasından kurtulabilmiş olmasının sevincini duyuruyor...
Evet; aralarında 4 doktorun bulunduğu aile bireyleri, belirtileri görür görmez önlem almış ve ilaç tedavisiyle bu sevindirici sonuca ulaşabilmiş...
Ancak bu güzel habere rağmen, "bana bir şey olmaz" diyenler, uyarıları dinleyerek dikkatli ve duyarlı olsunlar... Ne yazık ki herkes kurtulamıyor bu iletten!..