Federasyon öldü: Yaşasın KKTC
Crans Montana'da gerçekleşen Kıbrıs Konferansı, benim aylardır yazılarımda vurguladığım şekilde başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Kendimi bildim bileli Rum'la bir birlikteliğin olamayacağına inandığım için çıkan sonucu memnuniyetle karşılıyorum. KKTC, Annan Planı'ndan sonra ikinci kez ortadan kaldırılmakla yüz yüze gelmişti. Şimdi bir kez daha mutlak yok oluştan kurtulmuştur. Adanın kuzeyinde özgür, egemen ve güvenliğimiz Türkiye tarafından sağlanmış bir şekilde yolumuza devam edeceğiz. 7 Temmuz tarihi, KKTC için adeta yeniden doğuş tarihidir, kurtuluş günüdür, bayramdır. Federasyon ölmüştür; yaşasın KKTC. Rum'la anlaşma olmadı diye dövünenler, ağıt yakanlar, hayal aleminde yaşayanlar artık gerçekleri görmelidir. Bundan sonraki süreçte egemenliğimizi, özgürlüğümüzü kurtlar sofrasına sunmadan, riske atmadan, birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde devletimiz KKTC'yi geliştirmek ve tanıtmak çabası içerisinde omuz omuza çalışmalıyız.
Çöken sürecin ardından ağıt yakanlara, Türkiye yerine Rum ile birleşmek için yanıp tutuşanlara sormak istiyorum;
*Rum-Yunan ikilisinin Ada'nın tamamını Yunan yapmak, Elenleştirmek istediklerini bilmiyor musunuz?
*Enosis'ten, Megali İdea ülküsünden vazgeçmediklerini bilmiyor musunuz?
*1963-64 soykırım teşebbüsü ile yıktıkları Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki gaspettikleri haklarımızı iade etmek istemediklerini bilmiyor musunuz?
*Müzakerelerde esas hedeflerinin Kıbrıs Türkünü azınlık haklarına razı etmek, topraklarımızı almak, Türkiye'nin garantörlük hakkını ve icabında müdahale hakkını ortadan kaldırmak olduğunu bilmiyor musunuz?
*1974 öncesi şartlara dönerek Anadolu'dan gelen kardeşlerimizin geri dönmelerini sağlayarak, Kıbrıs Türklerini zaman içerisinde ozmosis yoluyla yok etmek istediklerini bilmiyor musunuz?
*Nihayetinde bin bir meşakkatle kurduğumuz devletimiz KKTC'yi ortadan kaldırarak bizi devletsiz, egemenlik haklarından yoksun bir kabile statüsüne düşürmeye çalıştıklarını bilmiyor musunuz?
*Kapağı attıkları, uluslararası anlaşmaların hilafına üyesi oldukları, AB'yi ve emperyalist güçleri kullanarak hem Kıbrıs Türklerini hem de Türkiye'yi uluslararası camiada yalnızlaştırma, izole etme ve ambargolarla insanlık dışı, hiçbir adalete sığmayan yaptırımlarla cezalandırmaya yeltendiklerini, çaba gösterdiklerini bilmiyor musunuz?
*Kıbrıs sorununun adil, kapsamlı, kalıcı, yaşayabilir bir şekilde ve BM parametrelerinin belirlediği/öngördüğü şartlarda çözümlenmesini hiçbir zaman istemediklerini, çözüm için hiçbir zaman samimi ve yapıcı olmadıklarını bilmiyor musunuz?
Ve bütün bu kepazeliği 1964 sonrasında yürütülen görüşme ve müzakerelerde takındıkları bu samimiyetsiz, uzlaşmaz tavrı, ilgili ilgisiz tüm dünya kamuoyu bilmiyor mu? Bunlara kol kanat germiş, bunları taşeron olarak kullanan emperyalist güçler Kıbrıs'taki adaletsizliği ve Türklere reva görülen insanlık dışı şartları bilmiyor mu? EOKA terör örgütünün kurulduğu 1950 ortalarından, hatta Yunanistan'ın bağımsızlığını kazandığı 1821 sonrasında ve özellikle 1878 sonrası İngiliz idaresinde Rum çetecilerin sebep oldukları vahşetten Kıbrıs Türkünün zulüm çektiğini bilmeyen var mıdır?
***
Rum Crans Montana'ya sadece almaya gelmiştir ve artık bizimle bir şey paylaşma niyetinde olmadığını bir kez daha fazlasıyla ispat etmiştir. Rum tarafının ilk günden itibaren sıfır asker, sıfır garanti üzerinde ısrar etmesi müzakere sürecini yıkmıştır.
Müzakerelerde, yerleşmiş BM parametreleri artık ortadan kalkmıştır. İki toplumlu, iki kesimli, siyasi eşitliğe dayalı bir federasyon kurulmasını öngören çabalar tarih olmuştur. Tek egemenlik, tek temsiliyet, tek vatandaşlık martavalını artık kimse ağzına alamayacaktır. 11 Şubat mutabakatı ve bundan önceki 1977-79 Doruk anlaşmalarının hedefi artık yoktur. Federal bir ortaklık Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmazlığı nedeniyle artık tarih olmuştur. Gelinen noktada Birleşmiş Milletler yetkilileri artık, yerleşmiş BM parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunamayacağını, Bosna örneğindeki gibi, açık şekilde ortaya koymalıdır. 50 yıllık müzakere sürecinde tarafların Kıbrıs konusundaki pozisyonları ve vizyonlarının taban tabana zıt olduğu ortadayken yeni bir süreç gereksizdir.
***
Artık ada gerçeklerine göre, Kıbrıs'ta iki ayrı halkın ve devletin iyi komşuluk ilişkileri içerisinde yan yana yaşamasının yolları aranmalıdır. Müzakerelerin yeniden tekrarlanmaması için her türlü tedbir alınmalı, halkımızın gereksiz yeni beklentiler içerisine girmesi önlenmelidir.
TBMM ve KKTC Cumhuriyet Meclisi acilen toplanarak federal bir çözümü öngören tüm geçmiş kararları iptal etmeli ve bundan sonraki süreç ile ilgili oy birliği ile bir karar üretmelidir. Bundan sonraki süreç bellidir; KKTC'nin tanınması ve tanıtılması için her imkân seferber edilmelidir. Türkiye ve KKTC makamları koordineli bir şekilde KKTC'nin tanınması için temaslara başlamalı ve sonuç alıcı adımlar atılmalıdır.