Federandum!
Biz neyi konuşuyoruz Allah aşkınıza!
Başımıza öyle bir şey geldi ki bu İsrail’in Türk gemilerini uluslararası sularda basıp
9 Türk’ü katletmesinden daha beter bir şey!
Evet, “Heron Skandallarından” bahsediyorum.
Birinci “Heron Skandalı”nda bazı üst rütbeli subaylar aralarında yaptıkları telefon görüşmelerinde PKK’lı teröristlerden “Bizimkiler” diye bahsediyor, “Heronların zarar verdiğini” söylüyor kameraların başka noktalara odaklanması isteniyor, bu da yapılmazsa “Heronlar düşürülsün” ricasında bulunuyorlar.
İkinci “Heron skandalı” adeta birinci Heron skandalındaki ricaların yerine getirildiğini hatta daha da ileri gidilerek sanki Heronlar yüzünden canından olan PKK’lıların intikamının Mehmetçik’ten alındığının, bu cinayetlerin TSK bünyesindeki 30’a yakın birimde tv’de film izler gibi seyredildiğinin ve yardım için kimsenin kılını kıpırdatmadığının kare kare resmini veriyor gibi.
İyi de sonra ne oluyor?
Nasıl ki Heron skandalının her biri İsrail’in Mavi Marmara gemisine çıkıp 9 Türk’ü katletmesinden beter ise bu görüntüler ortaya çıktıktan sonra meclisi, siyasi partileri, basını ve sivil toplum kuruluşları ile Türkiye’nin verdiği resim cümlesinden daha beter, daha trajik, daha vicdan kanatıcı.
Bu görüntüler karşısında AKP susmuştur.
CHP susmuştur.
MHP susmuştur.
Bütün siyasi partiler tek kelime söylememiş, hiçbir sendika sokağa dökülmemiş, Meclis uyumuş, medyanın önemli bir kesimi üç maymunları oynamaya başlamıştır. Şükür ki dün Oktay Ekşi bir iki kelime yazdı da, içimize su serpildi.
Türkiye işte böyle elden avuçtan giderken bizim konuştuğumuz şey YAŞ işleri oldu, Anayasa referandumu oldu.
Millet beklerdi ki...
O görüntüler ortaya çıktığı gün Başbakan Genelkurmay Başkanı’nı çağırsın, Cumhurbaşkanı Başbakan’la Genelkurmay Başkan’ını çağırsın, “Bu nedir?” desin, cevabını almadan da kakmasına ve kalkmalarına izin verilmesin.
Bunların hiçbiri olmadı.
YAŞ’ta olanlar hususunda gazetelerde yazılanları, televizyonlarda üfürülenleri dinledikçe Aman Allah’ım, ben başka bir ülkede mi yaşıyorum diye kalkıp balkona çıkıyorum, başka ülkede değilmişim diye içeri giriyor, tansiyon aletini bileğime takıyorum, bakıyorum tansiyon da, nabız da almış başını gitmiş..
Emekli asker çıkıyor AKP’ye veriştiriyor.
Beyefendi sen meslektaşlarına şu Heron ayıbının hesabını sorsana. Yandaş basın çıkıyor, “Hükümet aslanlar gibi direndi, darbeye kıyısından köşesinden niyetlenenlerin rütbe almalarını durdurdu” demeye getiren “güzellemeler, koçaklamalar” seslendiriyor.
Tamam da...
Sizin yiğit Heron görüntülerini YAŞ salonunda videodan seyrettirip, “Beyler bunun hesabını verin!” dedi mi, demedi mi?
“Darbe hesabı” soruluyor da, “Mehmetçiğe karşı PKK’yla yan yana duruşun hesabı” niye sorulmuyor? “Ne biliyorsun sorulmadığını” falan demeyin, böyle bir hesap sorulmadığı gibi “Heron ihanetine” imza atanlar ve “Heron görüntülerini kim sızdırdı” diye kendi personelinden hesap sorma yollarını arayanlar övdüğünüz ve övündüğünüz bu YAŞ’ta ödüllendiriliyor. Yetmiyor skandalların izlerini silecek en kritik noktalara atanıyor...
Falan yere hangi isim gelecekmiş, filan yere hangi komutan atanacakmış. Yahu ne fark eder. Hangisi olursa olsun PKK’nın Hantepe baskınını seyredenlerden yahut seyredenlere ses çıkartmayanlardan biri gelmeyecek mi o makamlara? Hem de Başbakanın, Bakanlar Kurulu’nun ve Cumhurbaşkanı’nın imzaları ile..
Yoksa diyorum milleti, “PKK ile olmuyor, özerklik bu işin ilacı” noktasına getirmek için her şey bir danışıklı dövüş mü?
Öyle ya Sayın Erdoğan gururla ve kasıla kasıla, “Ben BOP eş Başkanıyım” demiyor muydu? BOB da, aralarında Türkiye’nin de dâhil olduğu 30’a yakın ülkenin parçalara bölünmesini içermiyor muydu?
Ve aslında..
Referandum bile Referandumdan ziyade Federandum değil mi!