Fatma Şahin, Hasdal’dan gelen “panik butonu” talebine

Başlığı “Hasdal’da Dünya Kadınlar Günü”ydü; dolayısıyla bu mektubu 8 Mart günü yayınlamayı planlıyordum, vazgeçtim. Hemen okuyun istedim. Güllü Salkaya bugün de 8 Mart’ta olacağından farklı durumda olmadığına göre Hasdal’ın tek kadın tutuklusu olarak hissettiklerini neden geciktireyim ki:


Tutuklunun ufuk çizgisi ayakkabılarının ucu


“Hasdal Askeri Ceza ve Tutukevi’nin tek kadın tutuklusu olarak dış havalandırma alanında yalnız başıma ve seri adımlarla volta atarken aklım hâlâ 21 Ocak 2010 tarihinde başlatılan Balyoz soruşturmasında. Her dakika hatta her saniyede, son üç yıldır yaşadıklarımı düşünmeden edemiyorum. Yürürken sürekli gökyüzüne bakmaya çalışsam da, bir süre sonra gözümün önünde yine aynı manzara, ayakkabılarımın ucu geliyor.
Aklıma Aile Bakanı Fatma Şahin düşüyor bir an. Tüm Balyoz mağdurlarına çektirilen bu eziyet için acaba bir panik butonu da, Hasdal’a mı istesem diye düşünüyorum Sayın Şahin’den. Hakkımda tek bir somut delil bulunamayan ve tamamı dijital verilere dayalı 16 yıl hapis cezam için panik butonuna bassam sesimi duyan olur mu bu kez?
Emniyet görevlilerinin evime ilk geldikleri 5 Nisan 2010 sabahından bu yana, ne ifadem alınırken, ne de mahkeme salonunda dijital iftiralar dışında bir delil konabildi önüme. Oysa ben bir gün bile devletine olan inancını kaybetmemiş bir vatandaş olarak her duruşma gününde bizlere kurulan komplonun ortaya çıkarılacağı beklentisiyle komutanlarımı yalnız bırakmamaya gayret ettim. Bu yalanların ortaya çıkarılacağına o kadar çok inanıyordum ki 21 Eylül 2012 günü Balyoz davasının kararı açıklanırken de onları yalnız bırakmayı onuruma yediremedim.


Tecritteki kadının “Sessiz çığlığı”


Ben devletine bu kadar saf duygularla inanan bir vatandaş olarak son dakikaya kadar iyimserliğimi korurken, kararın açıklandığı dakikayla birlikte başlayan tutukluluğum bugün neredeyse altı ayını doldurmak üzere. Hasdal’daki yalnızlığımı paylaşmaya çalıştığım kadın gardiyanlar ve psikolog da evlerine gittiğinde tek kişilik koğuşumda yalnız başıma kalmaya başlıyorum yine. Sakın derdim yalnızlık sanılmasın. Aileme ve bana yaşatılanlara bir neden arıyorum sadece yaşadığım her dakika. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 52 bin sivil memuru arasında hangi özelliğim beni bu yalanın içine çekti acaba? Düşünüyorum, düşünüyorum ve yine bir cevap bulamıyorum.
Tıpkı tüm öteki Balyoz mağdurları gibi, adına uygun olarak ailemize de vurulan balyozu bir türlü içime sindiremiyorum. Evlatlarımın ve sevgili eşimin her Cumartesi günü Beşiktaş’ta katıldığı “Sessiz Çığlık” eylemine tüm kalbimle Hasdal’dan destek veriyorum sadece. Bizlere yaşatılan bu zulmü tüm Türkiye, tüm dünya duysun istiyorum.
14 Şubat 2013 Sevgililer Günü’nde, yine dış havalandırmada, yine yalnız, ve yine aklımda Balyoz davasının gerekçesiz kararı varken, küçücük bir an uğradığım şiddete karşı ben de dışarıdaki özgür hemcinslerim gibi dans etmeyi düşündüm. Sonra vazgeçip kısa ve süratli adımlarla attığım voltaya devam ettim. Kadına yönelik şiddetin her türüne karşı bir isyan niteliğindeki bu dansa en çok ihtiyacı olanlardan biriydim oysa. Şimdi sırada Dünya Kadınlar Günü var. Hemcinslerim olarak sizler belki yine özgürce dans edeceksiniz meydanlarda. Ve ben tıpkı bundan önceki günlerde olduğu gibi, Hasdal’ın tek kadın tutuklusu olarak, küçük volta adımlarımla eşlik edeceğim size
buradan.
Ne yazık ki elimde bir panik butonu yok, uğradığım şiddeti duyuracak. Sadece düşünüyor ve elimden geldiğince yazabiliyorum sizlere. 14 Şubat Sevgililer Günü’nde olduğu gibi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde de Hasdal’ın tek kadın mahkumu olacak Güllü Salkaya’nın sesini duymanız dileklerimle... Dünya Kadınlar Günü’nüzü kutluyor, hem kendim hem diğer Balyoz mağdurları için ailelerimize kavuşacağımız günlerin bir an önce gelmesini ümit ediyorum.”


***


Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Şahin’e not:
Mensubu olduğunuz hükümet üyelerinin de isyan ettiği metodlarla, mensubu olduğunuz iktidar üyelerinin de itiraf ettiği üzere “hukuk zulmün aracı edilerek” şiddete uğrayan bir kadına; Güllü Salkaya’ya talep ettiği “panik butonu”nu gönderecek misiniz?
Aynı nedenlerle şiddete uğrayan 365 aileye; eşe, anneye, genç kıza, çocuğa, dedeye, toruna da “buton desteği”nde bulunacak mısınız? (Cevabınız evet ise tek tek postalamakla uğraşmayın; kurye ile Sessiz Çığlık eylemlerinin yapıldığı meydanlara yollayabilir, tek elden dağıtımını sağlayabilirsiniz; onlar her Cumartesi maaile oradalar!)
Peki ya bütün bu “şiddet mağdurları” butona bastıklarında!..
Ne yapacaksınız?
Var mı bir acil müdahale planınız?

Chavez’e veda

Taha Akyol’un “Melik Abdullah ile Melike Rania hazretlerine saygılarını sunduğunu, hayırlı yolculuklar” dilediği görünce hayatımda bir kere de “makbul yazar”ların izinden gideyim dedim. Benim de köşemden uğurlamak istediğim biri var bugün:
Irak ve Afganistan’da milyonlarca Müslüman’ın kanına giren Bush’a “cahil”, “eşek” ve hatta “şeytan” diyen, “kapitalizm”i cehennemin yolu ilan eden Venezuela lideri Hugo Chavez...
Allah’ın işine karışılmaz ama emperyalizme direnişinle bizim için “cennetlik adam”dın!

Yazarın Diğer Yazıları