Tarih 6 Mart 2019... Fenerbahçe''nin o dönemki yöneticisi Metin Sipahioğlu, kulübün 1959 yılı öncesinde kazandığı 9 Türkiye şampiyonluğu için iletişim sürecinin başladığını ve bir sonraki adımın hukuk süreci olacağını Twitter''dan duyurmuştu. Şimdilerde ise Fenerbahçe, vitesi artırarak 5 yıldızlı logoyu tesislerine, formasına işledi ve medya kuruluşlarına da gönderdi. Ancak TFF bu konuda negatif yaklaşımını korumaya devam ediyor. Peki bu konunun tarihsel arka planı ve Avrupa''daki örneklerinde neler var? TFF, neden bu talebi görmezden geliyor? Hep birlikte inceleyelim...
Fenerbahçe, son dönemde 1959 yılı öncesindeki şampiyonlukları ve 5 yıldızlı arma konusunda derin hassasiyetler yansıtıyor. Sarı lacivertli kulübün, şu anda Süper Lig''de 19 zaferi (Galatasaray''ın 22, Beşiktaş''ın 16 şampiyonluğu var) bulunuyor. Camia, 1959’dan önce TFF tarafından organize edilen Türkiye Futbol Birinciliği’nde 3, Milli Küme’de 6 olmak üzere 9 şampiyonluğun da bu sayıya eklenmesi için mücadele ediyor.
SÜRECİN BAŞLANGICI ÇOK DAHA GERİYE DAYANIYOR
6 Mart 2019''da yazdığım bir haberde o dönem Fenerbahçe yönetiminde yer alan Metin Sipahioğlu konuya dair, “9 Türkiye şampiyonluğu, Fenerbahçe’nin yüzde 100 hakkıdır. Haklı davamıza sonuna kadar hep birlikte sahip çıkacağız” demişti.
Peki o günden bugüne neler değişti?
Fenerbahçe, iki ayaklı bir süreç planlıyordu; "Önce iletişim, sonra hukuki süreç..."
İLK ÖNCE 5 YILDIZLI LOGO HER YERE EKLENDİ
2022-2023 sezonu öncesi ise sarı lacivertli kulüp bu konudaki temasları ve eylemlerini artırdı. Tesislerde ve takımın forması ile sosyal medyasında 5 yıldızlı logo kullanılmaya başlandı. Fenerbahçe, medya kuruluşlarından da yine 5 yıldızlı logonun kullanılması konusunda hassasiyet istedi. Şu ana dek bazı kuruluşlar buna uyarken, bazıları logoya 5 yıldızlı formatta yer vermemeye kararlı gözüküyor.
Öte yandan ise sarı lacivertlilerin, TFF''ye yaptığı başvuru bir şekilde ''görmezden gelinmeye'' devam ediliyor. Ancak Fenerbahçe bu konunun peşini bırakmamakta kararlı...
FENERBAHÇE 28, GALATASARAY 23 OLUYOR
Fotoğrafın büyük hâline baktığımızda şu gerçekle yüzleşiyoruz; 1924 yılından bu yana kazanılan tüm şampiyonluklar sayıldığı takdirde ortaya çıkacak şampiyonluk tablosu;
* Fenerbahçe: 28
* Galatasaray: 23
* Beşiktaş: 21
* Trabzonspor: 7
* Harbiye: 3
* Gençlerbirliği: 2
* Başakşehir: 1
* Ankara Demirspor: 1
* Göztepe: 1
* Muhafızgücü: 1
* İstanbulspor: 1
* Güneş SK: 1
* Eskişehir Demirspor: 1
* Ankaragücü: 1
* Bursaspor: 1
SON SAYILAR RAHATSIZLIK MI VERİYOR?
Yani işin aslına bakılırsa, Fenerbahçe hak ettiği bu şampiyonlukların sayılmasıyla ezeli yarışta rakiplerinin epey önüne geçiyor. Üstelik o dönemden yalnızca Fenerbahçe''nin değil; rakipleri Beşiktaş''ın 5, Galatasaray''ın da 1 şampiyonluğu bulunuyor. Yani bu açıdan bakacak olursak; diğer iki dev kulüp, bu şampiyonluklardaki efsane futbolcularının emeğini görmezden mi geliyor?
Bence hayır...
Acaba tüm takımlara hak ettikleri bu şampiyonluklar verildiği takdirde, birileri şampiyonluk sıralaması değişeceği için Türk futbolunun ''dengelerinin'' farklılaşmasından mı çekiniyor? Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum...
GENOA VE RAPID WIEN ÖRNEKLERİ...
Peki, Avrupa''daki benzer örnekler ne diyor? Dilerseniz onlara da göz atalım...
İlk örnek Avusturya''dan: İşgal altındaki Avusturya’nın takımı Rapid Wien’in 1941 yılında işgalci ülke Almanya’nın liginde oynaması ve şampiyon olması sonucu günümüzde verilen Almanya Lig Kupası’nın üzerinde diğer takımlarla beraber Rapid Wien’in de adı yer alıyor.
İkinci örneğimiz İtalya''dan: İlk olarak 1898’de oynanmaya başlanan ve 1929’da profesyonel statüye geçen İtalya Ligi’nde, tüm zaferlerini 1929 senesi öncesindeki amatör dönemde elde eden Genoa takımının resmi kayıtlara göre toplamda 9 şampiyonluğu bulunuyor.
GERÇEK OLMAYACAK BİR DİLEK...
Tüm bu örnekler ışığında, her şeyden öte bir sporsever olarak tüm kulüplerin kendi tarihlerinde emek veren, alın teri döken efsanelerinin anısına sahip çıkmalarını ve bu konudaki negatif algılarını bir kenara bırakmalarını fazlasıyla isterdim...
Ama Türkiye''deyiz ve burası Süper Lig...
Sizce ortalık daha herhangi bir karar alınmadan bile cehenneme dönüştürülmeye çalışılıyorken, benim dileğimin gerçek olması ne derece mümkün?
