Faizler ne olur?

Merkez Bankası, kurlardaki aşırı yükselişi önlemek için, faizleri ve diğer para ve kur politikası araçlarını kullanacağını açıkladı. Son aldığı önlemlerle bono faizleri yüzde 10’lar düzeyine yükseldi. Mevduat faizinde henüz bir artış olmadı. Ancak, enflasyondaki artışa paralel olarak, mevduat faizinin de artması kaçınılmaz olacaktır.
Merkez Bankasının en son düzenlemesine göre faiz göstergeleri şöyledir:


ESKİ % YENİ%
POLİTİKA FAİZİ 5.75 5.75
GECELİK FAİZ ORANLARI
MB BORÇLANMA 5.00 5.00
BORÇ VERME 9.00 12.50
PİYASA YAPICISI 8.00 12.00
GEÇ LİKİDİTE PENCERESİ
MB BORÇLANMA 5.00 5.00
BORÇ VERME 12.00 15.50


Merkez Bankası, kur artışını önlemek için faizleri artırarak TL’yi cazip kılmak istiyor. Kur artışına sınır getirmek istiyor.
Faizlerin artması, kısa vadeli sermaye (sıcak paranın) da yeniden gelmesine imkân verecektir. Zira kısa vadeli sermaye girişi kesildi. Cari açığın finansmanı için Merkez Bankası rezervlerini kullandı. Cari açığın düşmesine rağmen, Temmuz başında 94 milyar dolar olan döviz rezervleri, 8 milyar dolar eriyerek, Ekim ortasında 86 milyar dolara geriledi. Sıcak para girişi, rezervlerin de yeniden artmasına imkân verecektir.
Türkiye ne çektiyse, sıcak paradan çekti. Şimdi kur artışını sınırlamak ve cari açığı finanse etmek için yeniden sıcak paranın kucağına düşmek, yeni sorunlar getirecektir. Öte yandan kur artışı, enflasyonu da zorluyor... Eylül ayında, son bir yıllık üretici fiyatları yüzde 12.15 oldu. Bu demektir ki zaman içinde bu artış Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE )’ye de yansıyacaktır. Bu nedenle Merkez Bankası (MB) bu sene enflasyon hedefini revize etti. 2011 yıl sonu enflasyon hedefini yüzde 8.3 olarak değiştirdi. Yıl sonu enflasyonu 8.3 olursa şu anda yüzde 10 dolayında olan bono faizlerinin reel getirisi yüzde 1.56 demektir. Yüzde 9 olan mevduat faizinin stopajdan sonra kalan net reel getirisi eksi olacaktır. Bu şartlarda, faiz oranları bu düzeyde kalmaz. Daha da artar. Mevduat faizinin vergiden sonra yüzde 1.75 reel getiri sağlaması için, faiz oranının yüzde 12 olması gerekir.
Dünyadaki faizleri dikkate alırsak, yüzde 1.75 reel faiz Türkiye için yüksek değildir. Hatta riskleri karşılayacak kadar bile değildir. Faizlerin yüzde 12’den daha fazla artması, yeniden sorun yaratacaktır. Faiz oranlarının artması tüketimin kısılmasına ve enflasyon artışının önlenmesine imkân vermektedir. Reel faiz yüksek olursa, tüketimin maliyeti artar, tüketim pahalı gelir ve tüketim eğilimi düşer.
Öte yandan yüksek reel faiz, yatırımlar önünde engeldir. Hem yatırım tercihleri açısından, hem de yatırımların finansmanı açısından engeldir. Zira yatırım yapacak olanlar, reel faiz ile reel kârı karşılaştıracaklardır.
Faiz politikasının veya bir başka para veya kur politikasının Türkiye gibi ekonomilerde, tek başına etkisi sınırlı olur. Gerek tasarruf ve yatırım kararı olsun, gerekse tüketim kararı olsun, tek başına faizin etkisi sınırlıdır. Aslında bizim gibi istikrar sorunu yaşayan ekonomilerde, tüm politikaların koordineli olarak birlikte uygulanması gerekir.
Bu anlamda her şeyi para ve kur politikasına bırakmak yerine, hükümetin de piyasa rekabet şartlarının önünü açmak gibi, yatırım teşvikleri gibi, yapısal sorunların çözülmesi gibi önlemleri de birlikte alması gerekir.

Yazarın Diğer Yazıları