Faizde slogan ekonomik krizi derinleştirdi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Faizi tek haneye indirmeliyiz, faizi düşürerek paramıza değer kazandıracağız.'''' dediği için Merkez Bankası elini çabuk tuttu. Gösterge faizini Ekim''de yüzde 10,5''e indirdi. Kasım ayında tek haneye indirir.
Tek haneli faiz, slogan oldu. Siyasi iktidar iç ve dış siyasette her zaman sloganla, algı yaratarak politika yaptı. Aynısını ekonomide de devam etmek istiyor. Ama ekonomide slogan karın doyurmuyor. Üretici ve tüketicide güven sorunu yaratıyor. Ekonomik istikrarı bozuyor.
Bütçe açıklarının finansmanı
Hazinenin eksi reel faizle borçlanması tek haneli faizin örtülü gerekçelerinden birisidir.
TÜİK, Eylül ayında finansal yatırım araçlarının reel getiri oranlarını açıklamıştı. Devlet İç Borçlanma Senetlerinde yıllık reel getiri oranı yüzde eksi 24,85 oldu. Yani devlete borç verenler aynı zamanda devlete reel kaynak aktarmış oluyorlar. Bu bir gizli vergidir.
Üstelik hükümet bankaları DİBS almaya zorluyor. Söz gelimi Merkez Bankası, Haziran 2022/20 tebliğine göre, bankaların yabancı para yükümlülükleri için yüzde 3 oranında menkul kıymet tutma mecburiyeti var. DİBS almaya zorlaması vergi tarifine uyuyor.
Enflasyonda kaos ve yoksulluk oluştu
TÜİK, yıllık olarak tarımsal girdi fiyatlarının yüzde 135 oranında ve tarım ürünleri Yİ-Üretici fiyatlarının yüzde 156 oranında arttığını açıkladı.
Gıda fiyatlarının enflasyonun üstünde artması, gıdanın bütçeleri içinde daha yüksek yer tutan, işçi, memur, emekli ve düşük gelir gruplarını doğrudan etkiliyor. Beslenmeye bağlı sağlık sorunları ortaya çıkıyor. Yoksulluk artıyor.
Yüksek kur cari açığı ve dış borç temerrüt riskini artırdı...
Merkez Bankası reel kur endeksine göre, 2021 Eylül ayında TÜFE bazlı reel kur endeksi Eylül 2021''de 62,28 iken, Eylül 2022''de 54,51 oldu. Yani bu bir yıl içinde TL enflasyonu, eksi Dolar enflasyonunun etkisini de çıkardıktan sonra TL bir yılda yüzde 12,5 oranında reel değer kaybetmiş.
TL''nin reel değer kaybetmesi; ithalat maliyetlerini artırdı. Üretimde ithal girdi payı yüksek olduğu için hem enflasyona yansıdı. Hem de dış ticaret hadleri yüzde 73,5''a geriledi. Yani Türkiye pahalı ithalat yapıyor. Bu nedenle dış ticaret açıkları ve cari açık arttı. 2022 cari açığın GSYH''ya oranı yüzde 5,5''tur. Dünya ortalamasının çok üstündedir.
Cari açık dış borca yansıdı. Bu nedenle kısa vadeli dış borçlarımız arttı. Dış borçlarda iflas sigorta risk primi (CD) 728''dir ve dünyada tahvilleri satılan 21 ülke içinde Rusya''dan sonra en yüksek orandadır.
Öte yandan Türkiye''ye yabancı yatırım sermayesi artık gelmiyor. MB verilerine göre Ocak-Ağustos arasında portföy yatırımlarında da net çıkış 11,2 milyar dolar oldu.
Yatırımlar durdu ve sanayisizleşme hızlandı...
Yüksek enflasyon belirsizliği artırdı. Enflasyon en ağır ekonomik istikrar sorunudur. Eğer hiperenflasyona gidiş varsa, belirsizlik yüksek demektir. Yarınını göremeyenler fizibilite yapamaz, yatırım kararı almaz. Toplam talebin nereye evrileceğini kestiremeyen üreticiler, üretimi artırmaz. Demek ki yatırımı, üretimi ve istihdamı artırmak için önce faizleri değil, enflasyonu düşürmek gerekir.
Ayrıca hükümetin kur artışı hedefi olarak açıkladığı cari fazla ters tepti. Bunlar ve ilave olarak günübirlik kararlar, kararnameler hükümete olan güven düşürdü.
Yüksek teknoloji ürünlerinin 2002''de yüzde 6 olan ihracat içindeki payı 2022''de yüzde 3''e geriledi. Beşeri yatırımları tutamıyoruz. Beyin göçü hızlandı.
Sonuç olarak; faiz iktisat politikasının etkili bir aracıdır. Slogan düzeyinde kaldıkça ekonomik kriz derinleşir.