Faiz düştü enflasyon arttı

Şubat ayında Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) bir önceki aya göre yüzde 0.71 oranında arttı. Bugüne kadar Şubat ayında enflasyon oranı daha yüksek veya daha düşük çıkmıştı. Ancak yüzde 0.71 TÜFE oranı aylık bazda son dört yılın en yüksek enflasyon oranı oldu.
Yıllık enflasyona gelince... 2015 ocak ayında 7.24 olan yıllık TÜFE oranı Şubat ayında 7.55’e yükseldi.

es-015.jpg

TÜFE olarak Şubat enflasyonunun yüksek çıkmasında, gıdanın aylık bazda yüzde 2.59 artmış olmasının, daha da yüksek çıkmamasında ise giyim ve ayakkabıdaki yüzde 6.58 düşmenin payı var.
Ana harcama grupları arasında TÜFE sepeti içinde yüzde 24.5 oranında yeri olan gıda fiyatlarında aylık artış yanında yıllık artış da yüksek oldu. Gıdada yıllık artış yüzde 13.70 oranında oldu. Bu da mutfak enflasyonunun daha yüksek olduğu anlamına gelir. Bu nedenle Türkiye’de sabit gelirliler için geçinme endeksi düzenlenmeli, maaş ve ücret artışları bu endekse göre hesaplanmalıdır.
Öte yandan Şubat ayında Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE)’de aylık bazda daha yüksek oldu. Yüzde 1.20 oranında arttı. Üretici fiyatlarındaki aylık artış, kur artışlarının üretim maliyetlerini artırmasından ileri geldi. ÜFE’deki artış Mart ve önümüzdeki aylarda perakende fiyatlara yansıyacak ve TÜFE oranı da artacaktır.
Bu noktada, faizleri düşürmenin enflasyona faydası değil, zararı olduğu ortaya çıkmıştır. Zira, faizler düşünce kurlar artmış ve kur artışı da maliyetleri artırmıştır. Türkiye, üretimde yüzde 70 oranında ara malı ve ham madde kullanıyor. Kur artışı ithal mallarının fiyatını artırıyor. Ayrıca ithal tüketim malının fiyatı artınca, satıcı bunu fırsat olarak kullanıp yerli tüketim mallarının fiyatını da artırıyor.
Faiz oranları bu senede eksi olacaktır. Zira enflasyonun en az yüzde 9 olacağı anlaşılıyor. Bu durumda faiz oranları enflasyonun altında kalacaktır.
Kaldı ki şekil üzerinde görüldüğü gibi, faizi ne kadar düşürürseniz düşürün bugünkü şartlarda ekonomide canlanma da yaratamıyor.
Türkiye’de faizler ne kadar düşerse düşsün, yatırım yapılmıyor... Zira yatırım ortamı yok ve riskler çok yüksek. Tüketim artışı da yaratmıyor. Hem halkın geliri yetersiz, hem de halk borç-harç içinde kaldı. Dolayısıyla düşük faiz ekonominin canlanmasına katkı yapmıyor.
Öte yandan faizler düştüğü için enflasyon da düşmüyor, zira maliyetleri artıran faizlerden daha etkili faktörler var:
* Piyasada, oligopol yapıların olması, mali tekellerin, monopollerin olması, eksik rekabet koşulları ve piyasanın spekülatif bir yapı kazanmış olması,
* Bütçe harcamalarında, özellikle kamu ihalelerinde düşük etkinlik,
* Ekonomide genel olarak verimliliğin düşük olması,
* İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranının yüzde 72-74 gibi çok düşük düzeylere inmesi,
* Kur artışı ve ithalat fiyatlarının artması,
* Gider vergilerinin yüksek olması,
* İstihdam yükünün yüksek olması,
2004 yılında da enflasyon yüzde 9 idi... 11 yıl sonra bu gün de yüzde 8, yüzde 9... Bu demektir ki kronik enflasyon var. Kronik enflasyon da yukarıda saydığımız yapısal sorunların çözülmesi ile önlenir.
Bütün bu gerçeklere rağmen, Türkiye’nin faize takılmasının anlayamadığımız bir nedeni olsa gerek.

Yazarın Diğer Yazıları