Eylül ayındaki cari fazla fazilet politikasına geçiş mi?
Bu sene Ağustos ve Eylül aylarında dış ticaret açığı, önceki aylara göre azaldı. Eylül ayında ödemeler bilançosu cari fazla verdi.
Cari açık Türkiye’nin her dönemde en önemli ekonomik sorunu olmuştur. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi olmadığı için cari açık dış borçla finanse edilmiştir. Döviz ihtiyacı artmış ve bu da kur artışı ve enflasyona yansımıştır.
En önemlisi de cari açık kaynak çıkışı demek olduğu için ülkemiz topyekûn yoksullaşmıştır.
Türkiye 2003 yılından 2023 yılı Eylül ayına kadar geçen 20 yıl 9 ayda 715,7 milyar dolar cari açık verdi. Bu açığın içeride katma değer yaratma oranı en fazla yüzde 20’dir. Zira ihracat malı üretiminde ithal girdi oranı yüksektir. Ayrıca yatırım malı ithalatının da yüzde 90’ı mevcut yatırımların amortismanı için yapılmıştır. Kısaca cari açığa neden olan ithalat içeride düşük oranda bir katma değer yaratmıştır. Cari açık kaynak kaybı ve yoksullaşma yaratmıştır.
Eylül ayında cari fazla vermemiz sevindirici bir sonuçtur. Bu sonucu hükûmetin yaptığı gibi, uçtu kaçtı bağlamında değerlendirirsek, sonuç alamayız. Önemli olan; Eylül ayındaki cari fazla devam eder mi? Bundan sonra Türkiye cari fazla veren bir ülke mi olacaktır? Bu sorulara doğru cevap verebilmek için Eylül ayında neden cari fazla oluştu sorusuna cevap vermek gerekir?
Cari fazlada sanayi üretiminde gerilemenin etkisi oldu:
2022 sonu Aralık ayında 163,4 olan sanayi üretim endeksi 2023 Eylül ayında 151,3 oldu. Sanayi üretimi azaldı.
(Aşağıdaki grafikte 2022 Haziran ayı ile 2023 Eylül ayı arasında aylık sanayi üretim endeksi verilmiştir.)
Sanayi sektöründe daralma oldu.
Bu sene ilk çeyrekte sanayi sektörü eksi 1 oranında, ikinci çeyrekte eksi 2,6 oranında daraldı.
Üretimde daralma, ithal girdi oranını düşürdü.
2023 ilk 9 ayında toplam ithalat geçen seneye göre ihmal edilecek kadar yüzde 1,2 oranında arttı. Bu nedenle geçen sene ve bu sene ithal girdi oranlarını karşılaştırabiliriz.
2022 yılı ilk 9 ayında ithal ara malı ve ham madde tutarı 220,8 milyar dolar idi, bu sene 201,9 milyar dolara geriledi. Ham madde ve ara malı ithalatının toplam ithalat içindeki payı da yüzde 81,4’ten yüzde 73,5’e geriledi.
Eğer sanayi, ithal girdiyi içeride ürettiyse bu durum sevindirici olurdu. Ama öyle görünmüyor. Çünkü sanayi üretimi artmayınca bu defa iç talebi karşılamak için hazır tüketim malı ithalatı arttı. 9 ayda 21,4 milyar dolardan 34,4 milyar dolara yükseldi.
Dahası yeni yatırım da yapılmadı. Her ne kadar yatırım malı ithalatı geçen yıla göre bir artış gösterdiyse de, bu sene toplam ithalat içinde yatırım mallarının payı halen yüzde13,9’dur. Bu kadar ithalat da ancak içerideki mevcut yatırımların amortismanına yeter. Belki birkaç puan da yeni yatırım malı ithal edilmiştir.
Durgunluk ve eksi büyüme nedeni ile girdi ithalatının düşmesi dış açığı düşürdü.
Eğer cari açık düşük büyüme ve durgunluk nedeni ile düştüyse, bu düşüş fayda vermez. Devam etmesi halinde üretim daha da daralır. Önemli olan ithal girdi ve ham maddeyi içerde üreterek, üretimi dışa bağımlı olmaktan kurtarmaktır.