Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Evlere şenlik dış politika!

Avrasyacı Dugin’in Türkiye için öngördüğü strateji şöyledir: Türkiye’nin Orta Asya’ya uzanan eli kopartılmalıdır. Azerbaycan Türk yanlısı eğilimini sürdürdüğü takdirde, bu ülke İran, Rusya ve Ermenistan tarafından parçalanabilir. Türkiye’ye günah keçisi rolü biçilmelidir. Türkiye’deki Kürt ayrılıkçılığı desteklenmelidir. Türkiye’ye Bağdat, Şam ve Riyad yoluyla güney istikametinden gelişim teklif etmek veya Türkiye’nin jeopolitik gidişatını temelden değiştirmek gerekir.
AK Parti iktidarının sekiz yıldır uyguladığı siyaset Dugin’in öngördüğü stratejiyle bire bir uyuşmaktadır.
Ermenistan ile imzalanan protokoller, Türkiye ile Azerbaycan’ın arasını açmış ve Türkiye’nin bir anlamda Orta Asya’ya uzanan elini kopartmamışsa da zayıflatmıştır.
Türkiye, siyasi aktivite anlamında bütün ağırlığını AKP döneminde Türk jeopolitiğinden Arap jeopolitiğine kaydırmıştır. Bu bağlamda Bağdat, Şam, Gazze, Riyad ve Kuzey Afrika hattı Türkiye’nin yeni siyasi mihver hattı haline dönüşmüştür. Türkiye’nin stratejik hattı Dugin’in Türkiye için öngördüğü eksendir.
Türkiye’nin dış siyaseti, “One Minute” sonrası Arap arka bahçesinde Başbakan Erdoğan özelinde nükseden Türkiye ilgisine aşırı anlamlar yüklenmesinin ürünü olarak şekillenmiştir. Bu ilginin su üzerindeki köpük gibi konjonktürel, geçici ve sınırlı olabileceği üzerinde ise hiç durulmamıştır.
“One Minute” e rağmen Türkiye ile ABD ilişkilerinin iyi olmasının Türkiye İsrail ilişkilerinin kötü olmasına izin vermeyeceği, Türkiye kamuoyundan özenle saklanmıştır. İktidar, Türkiye ve Arap dünyasındaki İsrail aleyhtarlığını istismar etmiştir. Türkiye-İsrail ve İsrail-Türkiye ilişkileri ABD’nin iç ve dış politik ihtiyaçları için kullanıldığı ise toplumun gözünden özenle kaçırılmıştır. Bugün ekonomik ve ticari ilişkilerde Türkiye ile İsrail arasında balayı dönemi yaşanırken, siyasi yönden kötü görünmesi taktik bir durumdur.
Arap dünyasında Tayyip Erdoğan’a yönelik olarak ortaya çıkan ilgi, açıkçası ABD tarafından ilginin “Ahmedinecad’dansa Erdoğan’a yönelmesi daha iyidir” mantığı çerçevesinde ele alındığı anlaşılmalıdır. ABD, Arap dünyasını denetim altında tutabilmek için Erdoğan’a yönelik ilgiyi “nakde” çevirmek gayreti içine girmiştir.
Türkiye’nin, AKP iktidarı döneminde uyguladığı Kafkaslar, Kıbrıs, Kerkük, Kandil politikası bir hayal kırıklığının somut yansımalarıdır.
Kıbrıs’ta Annan Planı’nı kabul edip, kapı açıp alttan alarak, “bir adım önde olma politikası” izlemesine rağmen herhangi bir sonuç alamamıştır.
Kuzey Irak’ta Barzani yönetimiyle Başkonsolosluk açıp her türlü ilişkiyi geliştirmesine rağmen, Kandil’de üstlenen PKK ve Kerkük konusunda herhangi bir ilerleme kaydedememiştir.
Kafkaslar’da Ermenistan ile Zürih’te anlaşma imzalayıp ilişkileri normalleştirme ve sınırları açma iradesi göstermesine rağmen hiçbir ilerleme kaydedilememiştir.
Ermenistan ile yaşanan yakınlaşma doğal olarak Azerbaycan ile ilişkileri bozmuş, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki “bir millet iki devlet” paradigmasına büyük bir darbe indirmiş bulunmaktadır.
Türkiye’deki AKP iktidarı yakın, birincil, doğrudan ve kıta içi sorunlar karşısında yaşadığı başarısızlığı uzak, ikincil, dolaylı ve kıta dışı sorunlarla telafi etme hevesine kapılmıştır. Dikkat edilirse Türkiye, bütünlüğünü tehdit eden ve sınırında üstlenen PKK terörünü çözemeyen ve bunun için NATO’yu yardıma çağıran bir ülkedir. Böyle bir ülkenin Arabistan çöllerindeki sorunları çözmeye kalkışması “Dimyat’a pirince gitmek” akılsızlığıyla ancak tanımlanabilir.

Yazarın Diğer Yazıları