EÜM sunar: 'Memura zam neden verilmiyormuş?'

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün ABD temasları sosyal medyanın yanı sıra anti-sosyal(!) medyada da çok yakından takip edildi. Bu gezinin, son düşen notlarından iki fotoğraf karesine tekrar bakalım.
Birinci kare;
“Cumhurbaşkanı Gül, Google merkezi ziyaretinde bir de sürprizle karşılaştı. Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa Gül, Google Earth üzerinden İstanbul Tarabya’daki Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün yakın plan görüntüsünü ilgiyle izledi.”
Ama ne sürpriz!.. Ben olsam çok tedirgin olurdum. Birilerinin, gözümün içine bakarak “senin evinin odalarını yakından takip ediyoruz” demesi; sizce sevinilecek bir hadise mi?... Sizce bunun bir başka manası da var mı?..
İkinci kare:
“Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül, Google’ın ürettiği kendi kendine giden, şoförsüz araba Googleleplex’e bindi. 20 dakika boyunca şoförsüz araç ile gezinti yapan Gül, San Francisco karayollarında yasal limit olan saatte 105 kilometre hız sınırını aşarak 128 km hıza ulaştı.”
ABD’liler arka koltuğa oturttukları Abdullah Gül’e , “sen de dikkat et. Biz sizin arabayı da şoförsüz, uzaktan kumanda ile süreriz” mesajı vermiş olmasınlar!..

***

ABD’deki notlardan, canım memleketimizdeki notlara dönelim. Hafta boyunca yine oldukça can sıkıcı gündem maddeleri ile uğraştık. Bunlardan biri de memur zam pazarlıkları ve ardından memurlara atılan meydan dayağıydı. Hala aklım almaz!..Protesto eylemlerinin davul-zurna ve de halay eşliğinde yapılmasına.. Memurlara atılan meydan dayağının ardından espri üretim merkezi (EÜM) hemen harekete geçti..
“Memura zam verdik daha ne ağlıyorsunuz?” diyen Hükümete önce fıkra ile cevap verildi:
-Arkadaşlarının, öğretmenlerinin ve de etraftakilerin baskısından çekinen Temel, sonunda dayanamamış ve annesine isyan etmiş:
-Anacuğum artık yeter!
Hem vuraysun hem de “ağlama” diyaysun..
-AKP memura niye iyi zam vermiyormuş?
Verip de komisyonunu alamadığı tek şey memur zammıymış da ondan!..
Tayyip Erdoğan fıkraları ile devam edelim:
-Başbakan’a sormuşlar:
“Demokrasi benim için tramvaydır... onunla istediğim yere kadar gider, inerim” demiştiniz. Hala aynı görüşte misiniz?
“Hayır” deyip devam etmiş:
“Değilim, ben de değiştim. Tramvay, raydan çıkabiliyor. Hedefi sağlama almak lazım. Demokrasi benim için tramvay değil raydır. İstediğim yere kadar döşerim, üzerinde istediğim hızla giderim.”
- Başbakan’a sormuşlar:
“Türk Ceza Yasası’na ilişkin görüşünüz nedir?”
Yanıt:
“Neredeki görüşümü istiyorsunuz, Ankara’dakini mi, Brüksel’dekini mi?”
- Tayyip Erdoğan, saç traşı olmak için berbere gitmiş. Berber sormuş. “Başbakanım, laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Tayyip duymazdan gelmiş. Berber, 5 dakika sonra tekrar sormuş “Başbakanım, laiklik hakkında ne düşünüyorsunuz?”
Tayyip yine duymazdan gelmiş. Berber, 5 dakika sonra sorusunu tekrarlayınca Tayyip sinirlenmiş: ‘Sana ne ulan laiklikten? Artistlik yapma, işine bak’ diye azarlamış adamcağızı.
Berber gülerek karşılık vermiş: “Laiklik sözünü duyunca saçlarınız diken diken oluyor da, daha kolay kesiyorum!..”
Bir adet de muhalefet fıkrası;
-Fadime 40 yaşında zar-zor gelin olmuş. O zamanlarda araba yok. Binmiş ata, giderken düşmüş.
Fadime yerden kalktıktan sonra şöyle bir etrafına bakmış;
“Ben bir daha gelin olursam, ha bu ata daha iyi binecuğum”

***

Adam korkunç bir kazada kulaklarının ikisini birden kaybetmiştir. Bu alışılmadık durum onu oldukça hassas ve alıngan bir kişi yapmıştır. Kaza sonucu sigorta şirketinden aldığı rekor tazminat acısını oldukça hafifletmiş ve ona her zaman hayalini kurduğu işini kurma olanağı vermiştir. Gelişmekte olan küçük bir bilgisayar şirketini satın alır. Ancak hiç yöneticilik deneyimi olmadığını görür ve birini işe almaya karar verir.
Üç tane aday seçer ve her biriyle tek tek görüşür.
İlk aday oldukça iyidir ve adam onu sevmeye başlar. Derken adaya sorar:
“Bende alışılmadık bir şey görüyor musun?”
Adam yanıtlar;
“Eğer onu kastediyorsanız kulaklarınız yok.”
Adam üzülmüştür, derhal adayı odadan kovar.
İkinci aday birinciden de iyidir. Konuşmanın devamında adam aynı soruyu ona da sorar;
“Bende alışılmadık bir durum görüyor musun?”
Aday “Evet” der “Kulaklarınız yok!”
Adam üzgün ve kızgın onu da dışarı atar.
Derken sıra üçüncü adaya gelir.
Üçüncü bizim Temel. Tümünden de iyidir. (tabii ki) Bütün sorulara mükemmel yanıtlar verir. Adam heyecanla sorar;
“Bende alışılmadık bir durum görüyor musun?”
Temel “Evet kontakt lens kullanıyorsunuz.” der.
Adam iyice heyecanlanmıştır
“Çok iyi! Bu senin zeki biri olduğunu gösterir nasıl anladın?”
“Ula çok basit” der Temel.
“Kulakların olsaydı gözlük takardın!”..

***

Temel ile Dursun futbolcuymuş.
Bir gün sohbet ederken Temel sormuş:
-La dursun öbür dünya da futbol var mıdır?
Dursun:
-La ben de bilmeyrum. Kim önce ölürse ötekine mektup yazsın.
Ve Dursun ölmüş.
Temel’e mektup gelmiş:
-La temel saa bir eyi, bide kötü haberim var; eyisi burada futbol vardır.
Kötüsü bu haftaki maçın kadrosunda sen de varsın!..

Haftanın güzel sözleri
-Rica ile acınma, dilenmekle bir ulus ve devletin onuru bağımsızlığı kurtarılamaz.
ATATÜRK
-Kendisini başkalarının kurtarmasını bekleyen kişiler yalnızca kölelerdir.
Voltaire
-Bir kadının yeniden evlenmesi, onun ilk kocasından nefret ettiğini gösterir. Bir adamın yeniden evlenmesi, onun ilk karısını çok sevdiğini gösterir.
Oscar Wilde
-Aptallığın en büyük kanıtı, aynı şeyi defalarca yapıp farklı bir sonuç almayı ummaktır.
Einstein
-Bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar çirkindir.
Eflatun
-Yükselirken kırarak çıkarsan,düşerken tutunacak dal bulamazsın.
-Dedikodu; nefret edenler tarafından çıkarılır, aptallar tarafından yayılır, geri zekalılar tarafından inanılır.
-Sorunun kendinde olduğunu anlamayan insanlar, çözümü başkalarının huzurunu bozmakta bulur.
-Faturasız tek hat “dua”dır. Bol bol konuşun, konuştukça kazanın.
İyi Pazarlar efendim..

Yazarın Diğer Yazıları