Esad’a "Yemen", Maliki’ye "güle güle", Barzani'ye "hoş geldi

Son günlerdeki tüm konu başlıklarına ve gelişmelere dikkat edin; Dış politikada inisiyatif tamamen Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu ikilisine geçti. Başbakan Tayyip Erdoğan seyrediyor ara sıra da “ayıp olmasın” türünden demeçler veriyor.
Gül ile Davutoğlu’nun çantası formül dolu. Birini çıkarıyorlar, olmadı yenisini piyasa sürüyorlar.
Dış politika toz duman!..
“Yemen modeli”, Irak eski Başbakanı Allavi’nin ziyareti, “Suriye Dostları” toplantıları, Barzani ile yürütülen görüşmeler konusunda ne olup bittiğini bir de resmi ağızlardan dinledik.
Önce en sıcak olandan başlayalım;
Irak eski Başbakanı ve Irakiye lideri İyad Allavi Londra’dan Ankara’ya dün geldi. Sabah Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile görüştü sonra Çankaya Köşkü’ne çıktı. Irak Başbakanı Maliki’ye karşı Ankara’nın soğuk ötesi tutumu malum. Barzani’nin de Ankara’dan Maliki’ye karşı “güvence” istediğini daha önce yazmıştık. Allavi görüşme trafiğinin perde arkasını dışişleri kaynaklarının aktardıklarından birebir yazıyorum: 
“Birçok Iraklı lider gibi bizim de görüştüğümüz bir kişi. Irak’ta da çok önemli bir pozisyonu var. Şii, laik bir karakter çerçevesinde Irak’ta önemli bir pozisyonu oldu. Eski bir başbakan. Dolayısıyla tüm Iraklı liderlerle olduğu gibi kendisiyle de düzenli temasımız var. Irak’taki iç siyasi durumu nasıl gördüğünü, nasıl okuduğunu anlattı. Herkes bu istikrarsız durumdan rahatsız. Biz de Irak’taki durumun bir analizini yaptık. Bu ülkedeki duruma çok önem veriyoruz. Komşu ülke olarak her komşu ülke gibi yakından izliyoruz. Buradaki bizim temel bakışımız anayasal düzen içinde Irak’taki siyasi atmosferin bir an evvel istikrara kavuşması ve herkesi içeren bir şekilde bu sistemde yerini alması.” Sorulara ve aldığım cevaplara devam edelim:
-Maliki’ye Ankara’nın soğuk baktığı malum. Bu ona karşı Allavi’yi destekleme yolunda bir şey mi?
-Maliki hükümete gelmeden önce de geldikten sonra da konuştuk. Burada temel nokta şu; biz Irak’taki tüm aktörlerle görüşüyoruz. Allavi de bunlardan birisi.
-Allavi’nin Irak’ta nasıl bir siyasi beklentisi var?
-Onun beklentisi bu düzenin bir an evvel istikrara kavuşması. Mevcut durumdan bir rahatsızlık var. O rahatsızlığın bir an evvel giderilmesi gerekiyor. Ama bunu yapacak olan da Irak yönetimi. Irak yönetiminin son dönemde Suriye konusunda daha farklı açıklamalarını not etmişler demek ki ‘politika değişebiliyor’ diyorlar. Dolayısıyla içeride de politikanın değişebileceği yönünde beklentileri var.
-Ankara’nın desteğini mi istiyor?
-Irak’taki her aktörle yakından konuşuyoruz. Bizim onu tercih etmemiz diye bir şey söz konusu değil.
Abdullah Gül ile Ahmet Davutoğlu’nun Esad’a üst üste önerdikleri “Yemen formülü” ve sertleşen Suriye demeçlerinden yola çıkarak, diplomatik yollardan bir mesaj trafiği olup olmadığını sordum.
-Ne bizden oraya heyet gittiği, ne de oradan bize geldiği konusunda bir bilgi var. Sonuçta karar verecek olan Esad yönetimi. Burada yapılması gereken şeyler var. Onda da kendisi buna karar verecek. Doğru veya yanlış olduğuna.
-Erbil’de KDGM Müsteşarı Murat Özçelik’in Barzani ile yürüttüğü görüşme trafiğine Dışişleri nasıl bakıyor?
-Bunun PKK ile mücadele boyutu olan bir konusu var, Irak boyutu olan konusu var. Murat Bey eski Bağdat Büyükelçimiz olarak mevcut pozisyon itibariyle daha önce de ABD’de temaslarda bulundu. Orada birçok konuyu kendisi ele aldı. Bu görüşmelerden çıkarılacak bir iç değerlendirmemiz olacaktır bilahare. Gelip raporunu hazırlayıp sunduktan sonra.
-Temel eksen nedir?
-Sadece terör değil, bir çok konu var. Ama ağırlık tabii ki PKK ile mücadelede. Kendi mevcut pozisyonu itibariyle. Ama tabii ki bir devlet yetkilisi Irak’a veya Irak’ın bir bölgesine gidip de temaslarda bulunur da birçok konuyu da konuşur tabiatıyla.
-Dışişlerinden bir ekibin gitmesi söz konusu mu önümüzdeki günlerde Barzani’ye?
-Şu anda gitmesi öngörülmüyor ama bizim zaten orada başkonsolosumuz var, temasımız var.
Dışişleri yetkilisine son olarak, ilki Tunus’ta ikincisi Mart ayı sonunda İstanbul’da yapılması planlanan Suriye’nin Dostları Grubu’nun toplantısına Fransa Devlet Başkanı Sarkozy’nin çağrılıp çağrılmadığını sordum:
 “Tunus’taki toplantı zaten Dışişleri Bakanları düzeyindeydi. Bizdeki toplantının da aynı formatta olması öngörülüyor. Devlet ve hükümet başkanları formatında olması zaten öngörülmüyor. Başbakanımız veya Cumhurbaşkanımız bir açılış konuşması yapacak. Ama Sarkozy’ye veya başka bir devlet başkanına zaten davet gitmeyecek. Fransa Dışişleri  Bakanı’na gidip gitmeyeceği değerlendirilecek. O ayrı bir konu ama gidebilir. Çünkü bu çok taraflı bir çerçevede, öbürü ikili çerçevede. Ama onun da daha kararı alınmış değil. Bir sonraki toplantı Fransa’da yapılacak büyük ihtimalle. Onu da duyurdular.”
-Fransa’daki toplantıya Türkiye katılacak mı?
-O zamana bağlı. Burada tabii Anayasa Mahkemesi’nin kararına da dikkat çekmek isterim. O karar çerçevesinde yapılacaktır değerlendirmeler. Tabii ki varsa sonrasında gelişmeler müspet veya menfi anlamda o çerçevede değerlendirilecektir.
-Fransa’daki toplantı ne zaman planlanıyor?
-Bizim toplantıdan sonra olacak. Toplantı Mart sonu, o da herhalde bir sonraki ay olur.
Dün adı “Sıfır sorun”du, bugünkünün adını da siz koyun!..

Yazarın Diğer Yazıları