Ertuğrul bile tiksindi!

Yandaşı olduğu Batı ve AB’nin İğrençlikleri Hürriyet’in Genel Yayın Yönetmeni Özkök’ün midesini bulandırdı
İKİ ihtimal var.Bir; Türkiye sadece kendisinin değil Batı’nın kimyasını da bozmaya başladı.
Bu teşhisim doğru değilse, geriye şu ihtimal kalıyor:
Batı’nın ciddi kurumları, ciddi yayın kuruluşları, AKP’yi kapattırmak için uğraşıyor.
Ne yazık ki, AKP saflarında bu tuzağı anlayacak kimse de yok.
Bakın şu üç-dört gün içinde ciddi sandığım bazı gazete ve dergilerde ne saçmalıklar yapıldı.
“Economist” Dergisi ne diyor?
“Demokrasi, laiklikten önemlidir.”
Sizi bilmem ama ben bu cümleyi şöyle okuyorum:
“AKP demokrasiyi istiyor ama laik değil. Karşısındakiler (onlar kimse) ise laik ama demokrat değil.”
Öyleyse bu “savaş” nasıl sonuçlanacak?
AKP kapatılırsa, demokrasi bitecek.
Kapatılmazsa, laiklik bitecek.

* * *

Türkiye’de gerçekten böyle bir savaş mı var?
Cepheler hakikaten böyle mi?
Günlerdir bekliyorum, aklı başında bir AKP’li çıkıp, “Kardeşim siz ne diyorsunuz? Ne demek demokrasi, laiklikten daha önemli? Bizim Anayasamızda hem demokratik, hem hukuk, hem laiklik kavramları var. Biz de bu çizgideyiz. Bizden söz ederken laiklik karşıtı demeyin.”
Evet bir AKP’li çıkıp bunu söylemiyor.
Çünkü o yazılanları kendilerine destek gibi okuyorlar.
Unuttukları bir şey var.
AKP aleyhine, “laiklik karşıtı eylemlerin odağı olmaktan” dava açıldı.
Yarın bir gün Başsavcı bu yazıları mahkemenin önüne koyup, “Bakın bütün dünya AKP’yi nasıl görüyor” derse ne yapacaksınız?
Galiba AKP’nin önde gelenleri bu yazıları “hayırlara vesile” olarak görüyorlar ve en kalbi duygularıyla selamlıyorlar.
Veya bu sükût, ikrardan geliyor.
Batı’nın kendilerine biçtiği “laiklerin karşısındaki” mevzide kendilerini iyi hissediyorlar.
Ya Newsweek’te ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz ile Henry J.Barkey’in yazdıkları?..
Açık açık ABD hükümetinden Türkiye üzerinde baskı yapmasını, AKP kapatılırsa ilişkileri bitireceğini ilan etmesini istiyorlar.

* * *


Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Anayasal kurumunun vereceği karar onların istediği gibi çıkmazsa, ilişkileri bitirecekler öyle mi?
Bizim, Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin aldığı veya alacağı kararlarla ilgili böyle bir tehdide hakkımız var mı?
Bizi bırakın, kendileri Amerikan Anayasa Mahkemesi’nin bir davasıyla ilgili böyle bir fütursuzluk yapabilirler mi?
Tekrar ediyorum, bazı Batılı kurumların bu fütursuz tehditleri, benim gibi Avrupa Birliği üyeliğine inancı tam olan insanlarda bile tiksinti yaratmaya başladı.
O tavrın altında Batı’ya yakışmayan bir ikiyüzlülük görmeye başlamamıza az kaldı.
Demokrasi ile laiklik arasında bir tercihi asla yapmam.
Bunlardan birini kaybetmek, benim için felakettir diye düşünüyorum.
* Ertuğrul Özkök (Hürriyet)


++++++


AKP-B partisine ilk itiraz geldi

AKP kapatılırsa, AKP içinden iki parti çıkabileceğini yazdım. AKP-B partisinde yer alabilecek isimler arasında saydığım AKP’deki Alevilerin önemli ismi Reha Çamuroğlu’ndan itiraz geldi: “Pazar keyfimi kaçırdın. Senin yazıyla hopladım. Nereden çıkarıyorsun?” Kıs kıs güldüm. Bugün Meclis’te buluşup sohbet etmeye sözleştik. Çamuroğlu’na sadece şu kadarını söylemekle yetindim: “Senden başka arayıp, itiraz eden olmadı!
* Hakan Aygün / Bugün



++++++



Taaa 2036...
BANKALARI sattık.
Fabrikaları sattık.
Telefonları sattık.
Limanları sattık.
E hazıra dağ dayanmaz...
Miras bitti.
Sıra çocuklarımıza geldi...
Onları satacağız.
*
Sosyal Güvenlik Yasası, budur.
*
Bakın, ne diyorlar bize?
“Tasarıyı tasa etme...
Seninle alakası yok!
Taaa 2036’da hayata geçecek.”
*
Nasıl olsa, “taaa 2036’da hayata geçecek” diyen arkadaşlara kimse sormuyor, “madem, taaa 2036’da hayata geçecek, niye taaa 2035’te yapmıyoruz bu yasayı da, taaa bugünden yapıyoruz?”
*
Böyle bu işler çünkü...
Faiz haram diyenlerin dünyanın en yüksek faizini verdiğini görmezsen, üretmeden, satarak zengin olacağını zannedersen, sata sata borcunun büyüdüğünün farkında değilsen, kullandığın toplu iğne bile ithalken ihracatla övünürsen, kayıtdışının sırtını sıvazlayanların emekçinin sırtını coplamasına aferin dersen, kendin işsiz gezerken işsizliğin azaldığına inanırsan, kıçında don yokken milli gelir 9 bin dolar diye sevinirsen... Bedeli olacak tabii!
*
Sat bakalım evlatları.
Çoktan çok, azdan az...
Bi tane olan, bi tane.
Üç tane olan, üç tane.
* Yılmaz Özdil Hürriyet



++++++


Zengin Müslümanlar

AKP Milletvekili Ali Bayramoğlu’nun adının karıştığı çay kaçakçılığıyla ilgili haberleri Hürriyet’te bu hafta sonu okudum.
Bugün de arkadaşımız Saygı Öztürk’ün bununla ilgili ilginç bir haberi var: Milletvekilinin adının karıştığı çay kaçakçılığı olayı için soruşturma emrini veren Gümrük Müsteşarı, Teftiş Kurulu Başkanı ve soruşturmayı yapan Başmüfettiş hakkında Başbakanlıkça soruşturma başlatılmış.
Ali Bayramoğlu, şikáyet etmiş, soruşturma bunun için yapılıyor. Bunun giderek yaygınlaşan bir tutum olduğu görülüyor.
Eğer bir AKP’linin karıştığı bir dalavereli işe burnunuzu sokma cesareti gösteren bir bürokrat iseniz, başınıza gelebilecek en hafif şey böyle bir soruşturma geçirmek.
Sürgün, terfi edememek gibi yan etkileri de olabiliyor tabii.
AKP iktidarı da “akım, akım” dedikçe, giderek çamura batıyor. Geçen gün bir arkadaşımın özel arşivinde AKP’nin bazı yöneticilerinin ve eşlerinin, bundan 10-15 yıl önce çekilmiş fotoğraflarına baktım.
İktidarın insanı nasıl şaşırtıcı bir şekilde değiştirip zenginleştirebileceğine tanıklık eden fotoğraflar.
Boşuna dememişler: Her iktidar insanı bozar, mutlak iktidar mutlaka bozar!
* Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet



++++++



Ruhu çürütülen millet
Türk milletinin son yirmi yılda ne kadar kimliksizleştirildiğini görmek istemeyenlere Yunanlılar çok güzel dersler veriyor. Son örneğini Ayvalık’ta yaşadık.
Şu çok küreselci televizyonlarımızda propagandası yapılan Yunanlı damat dizilerinden fırladı adam. ’Yunanlılar dostumuzdur!’mesajı vermeye uğraşanlara da kendi kimliğini unutanlara da iyi bir tokat attı.
Hakaret ederek...
Aşağılayarak...
Küçümseyerek...
Dünün ayaktakımı, bugünün efendisi oldu...
Geliyor; seni evinde aşağılıyor...
Başbakan Erdoğan, kürsüden bağırıyor: En az üç çocuk isterim...
Ben de soruyorum: Ne yapacaksın o üç çocuğu?
Yunanlı damat gelsin, nikahına geçirsin, sonra da diğer üç çocukların gözü önünde ’Siz katillerin torunlarısınız, kültürsüzsünüz, barbarsınız!’desin diye mi?
Sirtaki oynayarak
Yunanlılara yaranmaya çalışarak siyasette yol almaya çabalayanlara soruyorum:
Sirtaki oynayarak nereye vardık? Ege’deki haklarımızdan söz edebiliyor muyuz? Kıbrıs’ta ne kazanabildik?
’Kazan-kazan’ politikası ile 6 senedir Rumlara kazandırmadık mı?
Yunanistan bırakın Türkiye’ye banka satmayı; Atina’da Ziraat Bankası’nın şube açmasına bile izin vermezken biz iki bankamızı Yunanlılara satmadık mı? Yunanistan, bunu devlet politikası olarak dile getirmedi mi? Yunanlılarla sirtaki oynarken, onların Ege ve Akdeniz’de bizi iyice hapsetmesine el çırpıyorduk.
Lakin; adamları bizim gibi bakmıyor olaylara...
Hatırlayınız: Yunanistan Genelkurmay Başkanı, en son açıklamasında kendileri için en büyük tehdidin Türk ordusu olduğunu açıkladı.
Şimdi Avrupa Birliği’nin Türk ordusunun etkisini ve yetkisini yok etmek için neden bu kadar çabaladığını anladınız mı?
* Rıza Zelyut / Güneş

Yazarın Diğer Yazıları