Eroğlu-Erdoğan arasında 'zoraki balayı'...
KKTC 19 Nisan Milletvekili erken Genel Seçimlerinde UBP, oyların yüzde 42’sini alarak 26 Milletvekili çıkardı. 26 milletvekili tek başına hükümet kurmaya yeterliydi. Ancak 50 sandalyeli Mecliste, bu sayıdaki milletvekili ile sıkıntıların yaşanabileceği gerçeği de ortadaydı. UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu, 26 milletvekiline güvenerek tek başına hükümeti kurdu. Kurduğu hükümette Bakan olması beklenen İrsen Küçük ve Tahsin Ertuğruloğlu’na yer vermedi. Ertuğruloğlu bunu olgunlukla kabullenirken, İrsen Küçük tepki gösterdi. Küçük, tepkisini Meclis Başkanı’nın seçildiği oturuma katılmayarak gösterdi. Meclis Başkanı, ancak 3. turda tüm partilerin destek vermesiyle seçilebildi. Daha ilk günden, Meclis Başkanı seçimlerinde sıkıntı yaratan 26 milletvekili sayısının, Başbakan Derviş Eroğlu’nun başını ağrıtacağa benziyor.
Ancak Başbakan Eroğlu’nun başı daha çok Kıbrıs sorununa çözüm bulmak maksadıyla sürdürülen müzakereler konusunda ağrıyacaktır. Başbakan Eroğlu’nun hem Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan hem de KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile sıkıntılar yaşayacağı aşikardır. Eroğlu’nun sürdürülmekte olan müzakerelerde Cumhurbaşkanı Talat’la ahenk içinde çalışacakları açıklaması birçok kimseye inandırıcı gelmemiştir...
Sıkıntılar daha şimdiden yaşanmaya başlandı bile.
Derviş Eroğlu’nun Başkanı olduğu UBP’nin seçim zaferinin ertesinde Anavatan Türkiye Başbakanı Erdoğan, Eroğlu’nu tebrik etmemiştir. Hatta Erdoğan tebrik yerine çok ağır bir şekilde Eroğlu’nu uyarmıştır. 21 Nisan tarihindeki Meclis Grup toplantısında konuşan Erdoğan, seçim sonuçlarının devam eden çözüm sürecine destek olmasını temenni ettiğini dile getirerek, “Adada çözümün sağlanmasına yönelik Kuzey Kıbrıs-Güney Kıbrıs arasında devam eden sürece köstek olmasını değil destek olmasını temenni ettiğimizi de burada özellikle vurgulamak istiyorum. Kimse bunun üzerinden de bir spekülasyona girmesin. Başlayan süreç aynen devam etmelidir. Yeni bir iktidar orada oluştu. ’Bu iktidar devam eden sayın Talat-Hristofyas arasındaki görüşmeleri bitirecektir veya bu görüşmeler bugüne kadar devam eden esaslar üzerinden değil farklı esas üzerinden devam edecektir’ gibi yanlış yaklaşım tarzları hiçbir zaman doğru değil. Biz orada KKTC Cumhurbaşkanı’nın elini zayıflatacak herhangi bir adımın hiçbir zaman yanında olmayız. Açıkça bunu da söylüyorum” diyerek Eroğlu’na ve dolayısıyla da Kıbrıs Türk halkının iradesine meydan okumuştur.
UBP, içinde egemen KKTC’nin olmayacağı bir çözüme karşıdır. UBP Kıbrıs Türkünün ayrı bir halk olarak siyasi eşitliğinde ısrarlıdır. Garantilerin sulandırılması söz konusu değildir. Halbuki AKP iktidarının ve KKTC Cumhurbaşkanının çözümde öngördükleri ’federasyon’dur. Federasyon formülünde bahse konu olan sözde ’devlet’ler, egemen olmayan güçsüz birer eyaletten başka bir şey değildir. Güç, Rumların ağırlığında ve kontrolündeki merkezi hükümette olacaktır ve çözüm tek egemenliğe, tek vatandaşlığa ve tek temsiliyete dayanacaktır. Çözümün AB prensiplerine göre olmasında da bir sakınca yoktur.
Anlayacağınız UBP ve Eroğlu’nun Kıbrıs sorununa çözüm bulma formülü ile Erdoğan ve Talat’ın tercihleri taban tabana zıttır. Eroğlu’nun “Biz Talat’ın müzakereleri sürdürmesinde ona yardımcı olacağız” açıklaması sadece ve sadece Anavatan hükümeti ile sürtüşmemek adına söylenmiş laflardır. Başbakan Eroğlu’nun, KKTC’yi kuran ve Milli Güçlerin desteğini almış bir parti olarak, Kıbrıs sorununun çözümü konusundaki görüşlerinden -prensiplerinden- vazgeçmesi düşünülemez. UBP’nin KKTC’nin varlığını sürdürmesinden vazgeçmesi mümkün değildir. Sırf Erdoğan ve AKP hükümetine şirin görünmek üzere, UBP politikalarından verilecek bir taviz hem UBP’nin hem de Eroğlu’nun sonu olacaktır.. Başbakan Eroğlu, KKTC halkının iradesine sarılmalı, Anadolu halkının Kıbrıs konusundaki duyarlılığına güvenmeli ve Erdoğan’a -AKP’ye- teslim olmamalıdır.