Ermenistan, insanlık suçu ve ikiyüzlülük!
SSCB'nin dağılma sürecinde Rus güçlerinin yardımıyla Azerbaycan topraklarında Hocalı katliamı yaşanmış ve ülkenin % 25'i Ermenistan tarafından işgal edilmişti. Yedi Reyon (bölge) ve Dağlık Karabağ 27 yıldır Ermenistan'ın istilası altındaydı. Ermenistan süreçte "daha fazla toprak almak için hazırlıklı olmak" stratejisi gereği tekrar tekrar Azerbaycan topraklarına saldırdı. Azerbaycanlı Mehmetçik gücünü sahaya sürünce, Ermenistan'ın geleneksel vur kaç taktiğinin artık işe yaramadığı ortaya çıktı. İşgalci, istilacı, şımarık ve küstah Ermeni güçleri sahada Mehmetçik karşısında yenilgiyi tadarak çekilmeye başladı. İşgal altındaki Azerbaycan toprakları da bir bir özgürleştirildi. Sahada Mehmetçik karşısında tutunamayarak bozulan, dağılan Ermenistan ordusu tarihte en iyi bildiği terör oyunu oynamaya başladı. Sivil halkı, evleri, okulları, pazar yerlerini kentleri Rusya'dan, aldığı Grad ve Balistik füzelerle vurmaya başladı.
Ermenistan'dan atılan füzelerle savaş hattının dışında olan kentler ve evlerinde uyuyan Azerbaycanlılar katledildi.
Savaşta kentlere, okullara, evlere daha rafine bir deyişle sivillere saldırmak bir insanlık suçudur. İnsanlığın geldiği bu aşamada insanlık suçu işleyenlerden yaptıkları yıkımın ve katliamın hesabı sorulmaktadır.
Ancak Batılılar suçun kim tarafından işlendiğine bağlı olarak yargılanma yaparlar. Minsk grubu, Batılı ülkeler işlenen insanlık suçlarıyla ilgili olarak bile riyakâr bir tutum takınmaktadır. Azerbaycan'da, Ermenilerin işlediği insanlık suçları konusunda da ABD, Rusya ve AB aynı tavrı takınmıştır.
Azerbaycan'ın Gence kentinde sivillere yönelik Ermeni saldırısıyla ilgili olarak ortaya konulan tepki bunun kanıtıdır. Gence'de aralarında çocuklarında bulunduğu 13 sivilin katledildiği saldırı sonrası AB on altı saat sessiz kaldı. Sonunda Avrupa Konseyi sözcüsü, Ermenistan'ın işlediği savaş suçuyla ilgili bir ifade kullanmaksızın yaptığı açıklamada "AB, sivillerin ölmesine neden olan saldırılardan üzüntü duymaktadır" dedi.
Cephede Mehmetçik karşısında uğradığı bozgunun intikamını savaş sahasının dışındaki sivillerden, evlerden ve kentlerden alan Ermenistan'ın işlediği insanlık suçunu görmezlikten gelerek yapılan açıklamalardan birisini de Türkiye'de HDP Milletvekili Garo Paylan yapmıştır.
Bu zat TBMM'ye verdiği Meclis Araştırma Önergesinde "Karabağ'da süren savaşta, iki taraf da sivil yerleşim yerlerine saldırılar düzenliyor. Azeri ve Ermeni güçleri derhal sivil yerleşim yerlerine saldırıları durdurmalıdır" diye yazıyor. Ölen siviller Azerbaycan Türk'ü, füzelerle vurulan kentler Gence, Terter gibi Türk kentleridir. Savaş da Ermenistan tarafından işgal edilen Azerbaycan topraklarında yaşanıyor. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarında askeri bir işgal yürütüyor ve sivil yerleşim yeri yoktur!
Bu üslup ve yaklaşım 1915 tehcirinden beri çok tanıdıktır.
İş buraya gelmişken yalnız Türk düşmanı değil aynı zamanda böceğin, kuşun, kaplumbağanın, suyun, toprağın, yeşilin de düşmanı olan PKK'nın geçtiğimiz günlerde Hatay'da yaktığı ormanlarla ilgili olarak HDP tarafından yapılan açıklamayı hatırlayalım.
HDP hamisi ve efendisi olan PKK'nın Hatay'da yaktığı ormanlarla ilgili olarak şu açıklamayı yapmıştır. "Nerede ve hangi nedenle olursa olsun, doğaya karşı geliştirilen her türlü saldırı bütün insanlığa karşı yapılmış saldırılar kadar ağır bir suçtur. O nedenle doğaya yönelik her türlü saldırıyı, kimden gelirse gelsin kınıyoruz."
Fail belliyken, adını belirtmeden "nereden gelirse gelsin", "kim yakarsa yaksın", "her iki tarafı da" ile başlayan cümleler haini korumaya yöneliktir.
Hocalı'da Azerbaycan Türklerine yönelik olarak yapılan soykırım, Ermenistan'ın Azerbaycan kentlerindeki sivil halka karşı işlediği insanlık suçları, PKK'nın Türkiye içinde sivil halka karşı gerçekleştirdiği kitle katliamları, Batı tarafından suya sabuna dokunmayan ifadelerle geçiştirilirken 1915'te yaşanan tehcir olayını "soykırım" yalanıyla yargılamaya kalkmanın ne kadar temelsiz olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır!