Ermeni kimliği, "kin ve nefret olursa…" -2-
Bu ikinci yazının başlığı "Terörist devlet" de olabilirdi. Zira ilk başlık "hastalığın", ikinci başlık ise "suç örgütünün" adını ifade etmektedir.
Yazının 3 Ekim'deki 1'inci kısmında MİNSK Gurubunun kuruluşundan 13 yıl sonra "29 Kasım 2007'de iki tarafın da olumlu yaklaştığı bir plan ortaya koydu. Madrid Prensiplerine göre Dağlık Karabağ çevresindeki rayonların Azerbaycan'a teslim edilmesi; Dağlık Karabağ'a ara statü verilip nihai statü için görüşmelere başlanması; Ermenistan ile Dağlık Karabağ arasındaki koridorun açılması; yerlerinden edilmiş kişilerin topraklarına dönmesi, AGİT tarafından bölgeye barış gücü gönderilmesi öngörülüyordu. BM ve BMGK kararları gibi bunlarda askıda kaldı. Neden?"
Sorunun cevabı için tarihi arka plana dönelim. Berlin Antlaşması'ndan (1878) hemen sonra kurulan Hınçak ve Taşnak terör örgütleri eyleme geçti. Kısa zamanda köylere kadar yayılan isyanların boyutları gösterdi ki, eğitim, mali kaynak, mühimmat, lojistik destek ve propaganda açısından hazırlıklar çok önceden başlamış. İlk isyan 1890'da Erzurum'da çıktı. Bunu aynı yıl Kumkapı olayları, 1892-93 Kayseri, Yozgat, Çorum, Merzifon Olayları, 1894'te 1. Sason İsyanı, 1894'te Babıali Olayları, 1895 Maraş ve Zeytun İsyanı, 1896'da Van İsyanı ve Osmanlı Bankası olayı, 1903'te ikinci Sason İsyanı, 1905'te Padişah II. Abdülhamid'e suikast, 1909'da Adana İsyanı takip etti. İsyanlar ve katliamlar I. Dünya Savaşına kadar devam etti, çatışmalar halka da sıçradı.
Katliam, etnik temizlik ve işbirliği
Yedi cephede savaşan Osmanlı eli silah tutan herkesi askere alınca yurtta güvenlik iyice çöktü. Bunu fırsat bilen isyancı Ermeniler yıkımı dört kola yaydı. Bunlar;
1) Sivil halkın katli sürecine devam. Teröristler sadece Anadolu'da 523 bin 955 katlediyor.
2) Nüfus yapısını lehlerine dönüştürmek üzere etnik temizlik
3) Türk Ordusunu arkadan vurup savaşamaz hale getirmek için askeri depoları yağmalamak, telgraf hatlarını ve lojistik ikmal kollarını kesmek,
4) Cephede (160 bin kişilik birlikle) düşman ordularının safında (Rus, İngiliz, Fransız) yer alarak Osmanlıyla savaşmak.
1918'de savaş sona erdi.
Vatanın her yeri işgal altında. Bolşevik ihtilali ile Ruslar çekilmeye başlamış. 15. Kolordu Komutanı Kazım Karabekir Paşa Kars'ı işgal eden sayıca üstün olan Ermenilere karşı, harekâta geçiyor ve kısa sürede savaşı kazanıyor. Çaresiz kalan Ermenilerle Gümrü Antlaşması imzalanıyor. Aralık 1920'de Türkiye sınırı çiziliyor. Bu arada Ermeniler, Ağustos 1920'de imzalanan Sevr masasına Türkiye ile savaşan taraf sıfatıyla oturuyor. Anadolu'da devam eden milli mücadele zafere ulaşınca 1923'de imzalanan Lozan Antlaşması ile Sevr çöpe atılıyor. Lozan'da İsmet Paşa, bugün de geçerli olan şu tarihi konuşmayı yapıyor:
"Türk Milleti azınlıklara medeni alemin kabul ettiği hakları tanır, fakat kendi istiklalini kayıd altına koyacak hiçbir yeni teklifi kabul edemez. Azınlıkları kurtarmanın en iyi yolu onları hariçte lekeleyecek münasebetlere tahrik etmemek, bu münasebetlerden korumaktır. Bunlar hariçten gelecek bir şefkate dayanmamalıdırlar. O zaman hepsi sulhden sonra Türk vatandaşları arasında yaşarlar. Ermeni meselesini maişet vasıtası veya silah diye alarak hariçte çalışan komiteler ortadan kalkarsa, iki tarafta yaralarını sararlar. Türkiye'de kalmak isteyen Ermeniler Türk vatandaşlarıyla kardeşçe yaşayabilirler. Ancak Türk toprakları herhangi bir Ermeni yurdu için ne şark vilayetlerinde, ne Kilikya'da, anavatandan ayrılması mümkün yer yoktur." Aynı konuşmada İsmet Paşa, Ermenilerin Anadolu'daki nüfuslarının hiçbir zaman Curzon'un söylediği gibi 3.000.000 olmadığını, İngiliz kaynaklarını da kullanarak Ermenilerin 1.500.000'den fazla olamayacağını ve Dünya Savaşı sırasında 2.500.000 Müslümanın savaşın kurbanı olduğunu vurgulamıştır. (Doç. Dr. Ali Satan, Lozan Barış Antlaşmasında Ermeniler.)()
"Müttehit Ermeni Heyeti" isteklerini Lozan Konferansı'na bir muhtıra ile bildirdi. Bu muhtıranın dikkat çeken ve iddialarımızı teyit eden iki maddesi şöyle: 1. Genel harp esnasında Ermeniler açık olarak müttefiklere karşı vazifelerini ifa etmişler ve bunlar tarafından iyi muharip ve müttefik millet olarak tanınmışlardır. 3. Menşei çok eski olan Ermeni meselesi 1878 tarihinde Berlin Kongresi ile doğmuş ve beynelmilel bir mahiyet iktisap etmiş nazik meselelerden biridir. Bu meselenin kesin ve nihaî olarak halli, Ortadoğu barışı üzerinde etkili olacaktır.
Lozan'dan 50 sene sonra
1973-1985 arasında Türkiye'nin Batı ülkelerindeki bazı büyükelçileri ile görevli 43'den fazla elemanını Ermeni ASALA terör örgütü katletmiştir. Tanımadığı bu kişilerin katledilmesinin tek sebebi ise sadece "Türk" olmalarıydı. ASALA bu cinayet görevini 12 yıl sonra Beyrut'ta yapılan bir törenle PKK terör örgütüne devretmiştir. Günümüzde yaşananlar da, PKK ve ASALA'nın iki etnik grubun cinayet örgütü olduğunu göstermektedir. Kardeş Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını kurtarmak için yaptığı kutsal mücadelede saldırgan Ermenistan'ın yanında yer almışlardır. TBMM'deki bütün partilerimiz işgalci Ermenistan'ı kınayan, haklı davasında Azerbaycan'ı destekleyen ortak bildiriyi imzaladı, ama PKK'nın siyasi partisi imzalamayı reddetti.
Evet, Ermeni kimliği "Türk'e karşı duyulan kin ve nefret' olunca, başı beladan kurtulmayacak, sömürgecilere hizmete devam edecektir.