Erken seçim olur mu?

Henüz seçimin biri bitmeden bir erken seçimi gündeme getirmek belki abesle iştigal gibi gelebilir, varsın gelsin. Biz AKP’nin ve belli mihrakların MHP’yi barajın altında bırakma projelerinin olduğunu Türkiye’de ilk defa bu köşede dile getirdiğimizde de benzer bir tepki ile karşılaşmıştık. Hatta en büyük tepkiyi bizzat MHP tabanından almış, meçhul odaklara hizmet etmekle bile suçlanmıştık. Oysa derdimiz vatanımızın bütünlüğünden başka bir şey değildi. Köprülerin altından sular çok hızlı aktı, Devlet Bahçeli’nin çevresi iki kaset darbesi ile boşaltıldı. Dün gazeteler “MHP Genel Merkezi çöktü” haberleri ile doluydu. Artık kimsenin inkâr edemediği gerçek Türkiye’de çok kötü şeylerin olduğudur..
Ve “Türkiye 1919 şartlarını yaşıyor” diyenler doğru söylüyor. MHP’ye operasyon yapılıyor, CHP’ye operasyonlar yapılıyor. Daha önce Erbakan’ın partisine operasyon yapılmış, ardından da “bir operasyon ürünü olarak” AKP Türk siyasetinde yerini almıştı. BDP zaten bir operasyon ürünüdür. PKK da öyle. Her şeyde komplo arıyorsunuz diyenler olacaktır, biz buna da alıştık. Amma okuduklarımızdan öğrenebildiğimiz kadarıyla siyaset ve sosyal olaylar da tabiat gibi tesadüfe yer bırakmıyor. Her şeyin bir öncesi var ve o “önce” bir “sonra” yı hazırlamak için. Hesapların tutmadığı dönemler olmuyor değil, oluyor. Lakin istisnaların kaideyi bozmadığı anlar “geneli” değil “özeli” oluşturuyor.
Velhasıl Türkiye’de siyaset operasyonlardan ibaret. Kimi operasyonların mağduru, kimi operasyonlar ürünü. Bu da ekonomik ve askerî olarak tam bağımsızlaşamamamız olmamızdan kaynaklanıyor. Parayı ve silahı veren düdüğü çalıyor. Ve tabii Türkiye, daha doğrusu Türk milleti bu tür operasyonlar karşısında bunca imkânsızlıklarına rağmen gayet “iyi direnen” bir ülke, bir millet. Buradaki operasyonlar Suriye gibi, Tunus gibi, Libya ve kimi Balkan ülkeleri gibi “hemen netice veren” operasyonlara dönüşmüyor. ASALA’nın yerine ikame edilen PKK’ya otuz yıldır bir Türk-Kürt çatışmasına meydan vermeden bu millet nasıl direndi “operasyoncular” bile şaşırmaktadır. On binler öldü, trilyon dolarlar gitti, köyler boşaltıldı, kimi şehirlerdeki yüz binlik, milyonluk Türk nüfusa on binlik, elli binlik göçmen Kürt nüfus, yani yeni şehirler eklendi ama istedikleri “iç çatışma” bir türlü gerçekleşmedi. Bunun hikmeti bu milletin binlerce yıllık “devlet geleneğinin” olması ve kimileri itiraz etse kıymetini bilmese de İslâm’ın oluşturduğu kardeşlik hukukudur. Operasyoncular bu gerçekleri bildikleri için şimdilerde tam da bu noktalardan gedik açma yolları aramaktadırlar. Nihayet öyle bir noktaya gelindi ki inceldiği yerden kopma an meselesi haline geldi.
İşte 12 Haziran’daki seçimler böyle bir atmosferde yapılıyor. Üzerinde operasyonlar yapılan CHP ve MHP ile bir operasyon ürünü olan AKP ve diğer partilerin katıldığı bu seçimde alınacak netice ne olursa olsun işte o “inceldiği yerden kopma” noktası olan “üniter yapı” var ya bütün devletlerin en ideal hedefi olan bu üniter yapıyı esnetme ve delme çalışmalarının deneneceği bir hükümet çıkarırsa yani AKP tek başına bir hükümet kurar, Türkiye’yi PKK talepleri doğrultusunda eyaletlere bölmeye başlarsa ortalık çok fena gerilecek, Türkiye aşırı karışacak ve o hükümet bir yerlerden mutlaka çatlayacak, çatlatılacaktır. Çünkü böyle bir operasyona pek çok AKP’li bile tahammül edemeyecektir. Bunun neticesi de yeni bir erken seçim doğar gibi gözüküyor. Elbette bu, bugünün konusu değil ama söylemekte mahzur olmasa gerek.
Bir de..
MHP üzerindeki operasyonlar hakkında bugüne kadar yapılan yorumların hiç birine katılmadığımızın bilinmesinde fayda var. Görünen o ki kimse işin aslının pek de farkında değil. Yahut farkında da günün siyaseti böyle konuşmalarını gerektiriyor, bilemiyoruz. Netice olarak biz bugüne kadar söylenenlerden farklı düşünmekteyiz. Yazsak bir türlü, yazmasak bir türlü diyelim ve “Görelim Mevlâ’m neyler!” deyip bekleyelim...

Yazarın Diğer Yazıları