Erenköy Direnişi ve Cumhurbaşkanı Talat'ın söyledikleri...
Kıbrıs Türkü’nün varoluş ve özgürlük mücadelesinde önemli bir yeri olan Erenköy Direnişi’nin 43.yıldönümü geçtiğimiz hafta kutlandı. Bu şanlı direniş sırasında şehit düşen 26 kahraman kardeşimizi minnet ve şükranla andık.
1963 Aralık ayında devreye sokulan AKRİTAS planı çerçevesinde adayı Yunanistan’a bağlamak ve Kıbrıs Türkü’nü bir gecede yok etmek için başlatılan Rum saldırılarının en yoğun olduğu bölge Erenköy ve yöresindeki Mansura, Bozdağ, Selçuklu ve Alevkaya idi. Bölgeyi kuşatan eli kanlı EOKA’cı kahpe Rum milisleri buradaki halkımızın ve o dönemin üniversiteli gençliğinin büyük direnişi ile karşılaşmıştır. Erenköy’ün Anadolu’ya açılan tek kapı olmasının, Anavatan Türkiye ile bağlantı kurulan stratejik öneme sahip bir bölge olduğunun bilinci içerisinde, yurtdışındaki üniversite eğitimlerini, geleceklerini ve hayatlarını hiçe sayıp adaya dönen ve vatan toprakları için kanlarını seve seve akıtan gençlerimiz, buradaki direnişlerini sürdürerek Anavatan’dan gelen jetlerimizin desteğiyle 8 Ağustos 1964’te destan yazmışlar, Rum-Yunan ikilisinin iğrenç emellerine geçit vermemişlerdir.
43. yıldönümü kutlama törenlerinde Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, yaptığı konuşmada Erenköy Direnişi’nin sadece cesaret ve kahramanlık olarak algılanmaması gerektiğini, aynı zamanda Kıbrıs sorununun 1974’te başlamadığının kanıtı olduğunu söyledi. Talat, bu direnişin önemli yanlarından birinin de Türkiye’nin her zaman Kıbrıs Türk halkının yanında olduğunu göstermesi olduğunu vurguladı.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat, 43. yıldönümündeki Erenköy Direnişi’nin Kıbrıs tarihinde çok önemli bir gün olduğunu vurgulayarak, direnişin siyasi yanlarına dikkat çekti. Direnişin iki önemli yönü bulunduğunu kaydeden Talat, bunların Rumların Enosis için ortaya koyduğu Kıbrıslı Türkleri sindirme hareketini gerçekleştiremeyeceğini, Kıbrıs Türk halkının buna izin vermeyeceğinin kanıtı olduğunu söyledi.
Her şart altında Enosis’e karşı mücadele edileceği ve engelleneceğini kanıtlayan Erenköy Direnişi’nin, Kıbrıs sorununun hangi şartlar altında, nasıl ve ne zaman başladığını da gösterdiğini belirten Cumhurbaşkanı Talat, görüşmelerinde yabancı diplomatların sorunun 1974’te başladığını söylediğini, ancak Türkiye’nin birden bire Kıbrıs’a harekat düzenlemediğini vurguladı.
Talat, “Kıbrıs Türk halkının 1963-74 arasında verdiği mücadele Kıbrıs sorununun 1974’te başlamadığının en büyük kanıtıdır” dedi.
Talat, KKTC’nin ekonomik ve sosyal seviyesinin yükseltilmesi çalışmalarına ağırlık verilmesinin önemine dikkat çekerek “Kendimiz için daha güzel günler yaratma çabası içinde olmalıyız. Daha iyi ekonomi ve demokrasi için çalışmalıyız... Birlik, dayanışma, mücadeleyle; kavgayı bırakarak, Türkiye’yle birlikte varılacak hedefleri doğru saptayıp, gelecekte barış masasında elimizin güçlü olmasını sağlamalıyız. Erenköy’de toprağa düşen şehitler bize bu gücü veriyor. Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle, ordusuyla bize bu gücü veriyor. ” dedi.
Cumhurbaşkanı Talat’ın bu konuşmasının altına her vatansever milliyetçi imzasını atacaktır.
Cumhurbaşkanı Talat’ın söyledikleri lafta kalmamalıdır. Cumhurbaşkanı Talat gerçek bir devlet adamı gibi davranmalı ve söylediklerinin arkasında durmalıdır.
Örneğin, konuşmasında önemini vurguladığı Erenköy Direnişi tarih kitaplarımızdaki yerini tekrar almalıdır.
Okullarımızdaki çocuklarımız, gençlerimiz Limasol, Baf, GaziMağusa, Lefkoşa ve adanın diğer yerlerindeki direniş destanlarını okumalı ve bu mücadele ruhu ile Talat’ın söylediği gibi Devletimiz KKTC geliştirilmelidir.
Örneğin; ‘KKTC’den yana olanlar-olmayanlar’, ‘evetçiler-hayırcılar’; ‘Denktaş’cılar-Talat’çılar’, ‘CTP’li olanlar-olmayanlar’ayırımı yapılmadan, KKTC vatandaşları arasındaki mevcut kamplaşmalar önlenmeli, Cumhurbaşkanı Talat’ın söylediği birlik ve dayanışma sağlanmalıdır. Cumhurbaşkanı Talat’ın söylediklerinde samimi mi olduğunu yoksa takiye mi yaptığını izleyip göreceğiz.