Erdoğan’ın Soma planı
Acının bile rantı yeniyor bu ülkede.. Soma’da her evde “dönemeyişin” hazin öyküleri var... Cebindeki sünnet düğünü davetiyesinden teşhis edilen cesetten tutun da bir ay sonra evlenecek gencin nişanlısının feryadına.. Ekmek için beraber girdikleri madende birbirlerine sarılarak son nefeslerini veren baba oğulun dramına kadar her yer hüzün, her yer ölüm.. Her yer acı.. Magazinle başlayıp siyaset ve tarih ile devam eden televole kültürünün felaket ve acıya kadar sirayet etmesi Erdoğan’ın eseridir. Yandaş basında AKP’nin havuz şirketlerinden biri olan maden işletmesini korumaya yönelik gayretler mide bulandırıyor.
Yine de kötümser değilim. Siyaseti kirlettiği yetmezmiş gibi öfke patlamasıyla tepki gösteren vatandaşları yumruklayıp, tekmeleyen AKP zihniyetine karşı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin sağduyu çağrısı umutlandırdı beni. “Buraya gelen herkes sakin olmalı, soğukkanlı olmalı, toplumun acısını paylaşırken yeni acılara sebebiyet verebilecek,kargaşalardan uzak durulmalı” sözleri Erdoğan’ın kulağına küpe olamazsa da alnına mıh gibi çakılmalı.. Bu arada Türkiye Gençlik Birliği, 1919 genç ile Samsun’a başında madenci baretleriyle çıktı. Samsun’dan Ankara’ya yürüyorlar.. Üstelik Gazi’nin Çankaya’sını işaret ederek.. Zibilde açan çiçek misali, TGB’nin emperyalizme, vahşi kapitalizme direnen gençleri yüreğimizi bir nebze soğutuyor. Aksi halde bu yangın direnilecek gibi değil.
Başbakan Erdoğan markete sığınıp tekme-tokat salladıktan sonra Soma’yı terk etmek zorunda kaldı. Ama ardında siyasi mutfağını düzenleyen bir ekip bıraktı. Karşılığında dolgun danışmanlık maaşı alan ekipten bazılarını tanıyorum. İşlerini titizlikle yapan profesyonel insanlar. Erdoğan ve AKP, ne zaman sıkışsa sihirli bir formül bulup “patron” larını rahatlatırlar. Söz konusu ekibin şehit ailelerinin tepkilerini törpülemek için buldukları formüle tanık olmuştum. İftar sofralarına davet ile başlayıp, TOKİ’den faizsiz ev alma, maaşların artırımı, bir iken şehit yakınlarına devlet kadrolarından ikinci istihdam, karşılıksız evlilik ve otomobil kredileri, belediye imkanları vs. ile kısmen başarılı olmuşlardı. Soma’da da kolları sıvamışlar. “Ölen ölür kalan sağlar bizimdir” prensibiyle bankalara kredi faizlerinin silinmesi emrini verdiler. Toplam miktarı çikolata kutusundaki bile değil. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve çeşitli esnaf odaları yardım kampanyası başlattı. Toplanacak miktar ile şehit madencilerin ailelerine bir ev, otomobil ve hayatlarının geride kalanını tamamlamaları için bir miktar para... Üzerine bölgeye gidemeyen Sosyal Güvenlikten Sorumlu Bakanlık tarafından emekli maaşı bağlanması eklenirse dul ve yetimlerin hayatı kurtuldu demektir(!) Ardından üç-beş yandaşa kurdurulacak olan dernek ve vakıflar adına “teşekkür” pankartları asılıp, Erdoğan tarafından Ankara’da kabul edilen heyetin fotoğraf ve görüntüleri medyaya servis edilince Soma’daki acı ve kara tablo pembeye boyanmış olacak..
“Bütün renkler kirlendi birinciliği beyaza verdiler” sözü Soma için de geçerli. Erdoğan’ın danışmanları gençlik yıllarında Makyavel’e “ateist” diye küfrederdi. Oportünizm adı verilen “halk yardakçılığı” nın tüm kurallarını eksiksiz yerine getirirken pişkince “küresel liberalizmin formüllerini uygulamak siyasetin olmazsa olmazıdır” sözleri ile sırıtıyorlar.
Daha cenazeler toprakla buluşmadan acının rantının konuşulduğu Soma’da vaziyet daha da vahim. Soma’da toplu mezarların acısını toplu konut binalarıyla örtme gayretleri var. Başkentten gelen Cuma hutbesindeki “Zira kader ve ecelin, insanoğlunun ihmal ve sorumluluklarını ortadan kaldırmaz. Takdir, insanoğlunun tedbir sorumluluğunu ortadan kaldırmaz” sözleri “Bu işin fıtratında var.. Olağan şeyler” lakırdısına karşı mesaj olarak algılanmış. Hiç zannetmiyorum bu da bir gaz alma operasyonunun parçasıdır. Bedeli ödenmeli mesajından “Tazminat, TOKİ ve emeklilik hakkı” çıkıyor. Allah encamımızı affetsin.