Erdoğan'ın iki şapkası
Millet İttifakı'nın ortak mitingleri birilerinin sinirlerini iyice bozdu. Tuhafıma giden iktidarın "çift şapka" kullanması. Gerektiğinde genel başkanınki, zora gelindi mi öbürü takılıyor. Meral Akşener'in Denizli'deki konuşmasına verilen tepki "Cumhurbaşkanına hakaret"e sokulup suç duyurusunda bulunuldu.
Durumun bu hâle gelmesindeki ana nedeni görmemek mümkün değil. Yönetim her şeyden önce yargıdan emin. Yoksa, bugüne kadar 20 binin üstündeki hakaret davası açmak mümkün müydü?
Mahalli seçimlere kalan sürenin iyice kısalması bazı gerçekleri daha iyi ortaya koymaya başladı.
Basit bir gözlemle işe başlayacağım. Erdoğan'ın Trabzon mitingi, AK Parti Genel Başkanı'nın bu kentte düzenlediği en katılımsız organizasyondu. Buna, hemen her Karadeniz mitinglerinde tanık olduk.
Oysa Kılıçdaroğlu ve Akşener'in el ele katıldığı Denizli ve Aydın'da durum müthiş coşkuluydu. Kişisel olarak yorumlarsam, her ikisi için de "insan seli" diyebilirim. Sonuçta sürpriz olan Kadınlar Günü'nde yapılan suç duyurusuydu!
Diğer etken
Kamuoyu anketleri de Cumhur İttifakı'nın moralini bozmakta. Ne kadar örtmeye çalışsalar da, her şey ortada. İktidarın oy kaybı gizlenemez hâle geldi. Erdoğan bu yüzden Rize'de ve Mardin'de farklı konuşmalar yapmakta.
Ayrıca AK Parti toplantılarında sallanan bayraklardaki rüzgârın azalması sizce neden? Çünkü hayal kırıklığı iyice belirginleşti. Erdoğan'ın "mutluluk kuyrukları" adını verdikleri acı gerçeği değiştiremiyor. Anket sonuçlarının ucu aşağı döndü. Ne yapsalar, yukarı çevrilemiyor.
Şimdi de gönülsüzler
AKCNN hâline gelen kanaldaki Gece Görüşü'nü izlemeyi sürdürüyorum. Sebebi de Gürkan Hacır'ın verdiği yeni bilgiler. Buna başta Abdülkadir Selvi olmak üzere karşı taraftaki üçlü tahammül edemiyor. Açıkça kıskanıyorlar. Saldırıyorlar.
Hande Fırat ise cin gibi. Hacır'ın izlenirliği yükselttiğini bilmekte. Ötekilere kalsa Gürkan çoktan yollanmıştı. Bu iktidar yanlıları içinde Mehmet Şahin'in de hakkını yemeyelim. Arada slogan teşhislerde bulunuyor. Bu defa kararsızların yanına gönülsüzleri ekledi. Bunları "kerhen oy verecekler" diye tanımladı. İki grubu toplam yüzde 17-24 arasında göstermesi ise çarpıcıydı.
Yeniçağ'dan alıntı
Murat Çelik'e de yer vermek istiyorum. Yeniçağ'ı kaynak göstererek Meral Akşener'in Iğdır öncelikli HDP'ye karşı uyarısını okudu. Hatta son günlerin hedef ismi Sezai Temelli'nin kızıp, "İYİ Parti'nin aday çıkaracağı her yerde aday göstereceğiz." demesini de bazı görmeyen gözlere soktu.
HDP'li Temelli şu anda en büyük hedef. Ağzından çıkan Kürdistan lafı fazla gecikmeden Selahattin Demirtaş'a komşu yapacaktır.
AK Parti'den kopanların oluşturduğu birliğe de isim arandı. Sonunda bunu da Gürkan Hacır buldu; "Yeni Hareket." Belli ki yeni parti denmesi ya da "eski parti" Saadet'e katılım için 31 Mart sonrası bekleniyor.
Abdullah Gül her zamanki gibi "Armut piş, ağzıma düş" konumunda. Ahmet Davutoğlu ile Ali Babacan işçi arı durumlarını sürdürüyorlar.
Epey mesafe aldıkları da gerçek. Bir sürü eski bakana çengel atılmış durumda. Mesela Hüseyin Çelik ve Beşir Atalay...
Bir yıldız daha kaydı
Türk futbolunda çok önemli sprinterler gördük. Kızsak da, sevsek de bunların sonuncusu Burak Yılmaz'dır. Geçmişte en ünlüsü ise Abdullah Çevrim'di. Onu, babamın görev yıllarında İskenderun'da tanıdım. Hatay kökenli futbolcu sonra Kara Harp Okulu'na girdi. Silahlı Kuvvetler bünyesindeki takımlarda tanındı. Esas şöhretini Fenerbahçe'ye transferiyle yaptı.
Millî takımlarımızın hemen her kademesinde oynadı. Abdullah'ın unutulmaz başarıları arasında Şampiyonlar Ligi'nde Manchester City'yi elemesini sayabiliriz.
Sarı-Lacivertlilerin İngiltere'de 0-0 bitirdiği maçın yıldızı kaleci Yavuz Şimşek'ti. İstanbul'daki rövanşta ise iki kahraman vardı. Biri Ogün Altıparmak diğeri Abdullah Çevrim.
1-0 yenik duruma düştüğümüz maçın ikinci yarısında attıkları birer golle tur atladık. Yakın zamanda kaybettiğimiz Abdullah'a rahmet diliyorum. Ogün'ün ise maşallahı var. Orhan Ayhan'la programında tanık olduğumuz Altıparmak müthiş hafızası ve tatlı diliyle futbolun rengi olmayı sürdürüyor.
GÜNÜN SÖZÜ
Paulo Coelho diyor ki...
Hayatta acı çekmek ve yenilgiye uğramak da vardır. Bundan kimse kaçamaz. Ama düşlerimiz uğrunda verdiğimiz mücadelelerde kimi çarpışmaları kaybetmek, ne uğrunda savaştığımızı hiç bilmeden yenilgiye uğramaktan iyidir.