Erdoğan'ın 'ihanet'i!
Sayın Başbakan ülkeyi germe bahsinde sözlükleri intihar, sabırları infilak ettirecek hamleleri bir mitralyöz gibi ardı ardına sıralıyor.
Biz, Şeyh Edebali’den Damadı Osman Gazi’ye, “Ey Oğul” diye başlayan “Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana.. Suçlamak bize; katlanmak sana.. Acizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana.. (...) Kötü göz, şom ağız, haksız yorum bize; bağışlama sana... Bundan sonra bölmek bize; bütünlemek sana!” diye devam eden nasihatinden bölümler aktaran Erdoğan’a mı, Afyondaki patlama ile ilgili, soru soran gazete ve televizyonculara bilgi veren emekli askerleri “ihanet” le suçlayan Erdoğan’a mı inanacağız?
Toplumu aydınlatmanın neresi ihanet?
Siz “bilgilendirme” nin adını “ihanet” koyarsanız yarın öbür gün Allah korusun, emekli yahut silâh altındaki bir asker devlet sırrını sattığında yahut Afyon’daki hadiseye benzer bir felâkete taammüden sebep olduğunda ona ne diyeceksiniz? O kişiye de “ihanet etti” derseniz, bugünküleri o günkülerle aynı kefeye koymuş olmaz mısınız? Ülkenin birlik ve bütünlüğünü sağlamakla mükellef bir yetkili kendince doğru bulmadığı bir tavır karşısında aklına ilk gelen en ağır kelimeyi böyle uluorta sarf eder mi?
Bu kadarla da kalınmıyor..
Patlama ile ilgili bilgi veren emekli askerleri “ihanet” le suçlayan Sayın Erdoğan hızını alamıyor, patlamayı gazete ve televizyonlarda haberleştiren gazetecileri ve hadise hakkında yorum yapan yazarları da aynı kefeye koyarak patlamanın faturasını müsebbiplerine değil, kalem ve kamera sahiplerine kesiyor. Gelin görün ki Sayın Erdoğan konu ile ilgili hiçbir bilgisi ve uzmanlığı olmadığı halde patlamanın kesin sonucunu Türkiye ve dünya ile paylaşan Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu için iki çift laf etmiyor. Sayın Erdoğan nasıl bir Türkiye düşlüyor, anlayabilmiş değiliz. Büyük bir mühimmat deposunda patlama olacak, 25 asker şehit düşecek, onlarcası yaralanacak, o ocaktan ekmek yemiş emekli askerler bu konudan hiç söz açmayacak, gazete ve televizyonlar hadiseyi manşetlerine, köşelerine taşımayacak, bu iş nasıl oldu, niye oldu sorusunun peşine düşmeyecek milleti Çevre ve Orman Bakanı bilgilendirecek, biz de o bilgi ile kifayet edeceğiz?!
Böyle rejimleri Almanlar gördü, İtalyanlar gördü, Ruslar gördü, iyi mi oldu?
Farz edelim ki Sayın Erdoğan’ın dediği gibi oldu, 25 vatan evladının şehit olduğu, onlarcasının yaralandığı bu hadisede gazete ve televizyonlarda, “Afyon’daki mühimmat deposunda cephane sayımı yapılırken patlama meydana geldi, şu kadar asker yaralandı” şeklinde iki satırla geçiştirildi ve arkasında, “Savcılık ve Genelkurmay patlamanın sebepleri hakkında soruşturma başlattı” denildi, susuldu... O zaman Millet ne düşünür, dünya ne der? İşte Erdoğan’ın düşünemediği bu. Ve aradan zaman geçti, Savcılık ve Genelkurmay, “Patlama şu sebepten olmuş” dedi, bu açıklamaya kim itibar eder?
Afyon Valisi ve Genelkurmay Başkanı’na da bir çift söz söylemek durumundayız... Nedir “günün anısına” halı-kilim-plâket muhabbeti? Sayın Genelkurmay Başkanı, “Anî oldu, emrivaki oldu” türünden izahatta bulunuyor. Bir kişi “kurmay” ise “anî” ve “emrivaki” durumlarda en hızlı ve en doğru kararı verebilmelidir. Valilikte çay kahve içerkenki “anilîk” ve “emrivakilik” mesela metrekareye altı bin merminin düştüğü bir cephedeki “anîlik” ve “emrivakilikler” yanında nedir ki? Bizce Sayın Genelkurmay Başkanı bu “günün anısına” tiyatrosu karşısında o anda her şeyi kurmay zihninden elbette geçirmiştir amma, herhalde, tercihini, arkasında hükümet olduğu için hükümetin valisinden yana yapmıştır...
Sayın Valiye gelince...
Sayın Vali, “Hayat devam ediyor, fırsat çıktı, Afyon’u tanıttık” yaklaşımı sergiliyor. Amma bu tutumu yap-satçı müteahhit tarafından evleri hâlâ yanmakta olan mahalle sakinlerine broşür dağıtmaya benziyor.
Ve bütün bunlar Sayın
Erdoğan’ın “Ustalık döneminde” de görevleri ehline verilmediğini gösteriyor.