Erdoğan ya elini Kıbrıs’tan çek, ya siyasetini değiştir...
Yeter artık söz Kıbrıs Türkünündür
Kıbrıs sorununa bir anlaşmayla çözüm bulmak amacıyla sürdürülen müzakerelere ara verildi. Eylül’de müzakerelerin yeniden başlaması bekleniyor. Müzakerelerden sonuç çıkmayacağını taraflar bilmelerine rağmen emperyalist sömürücülere şık görünmek adına masadan ayrılamıyor, ada gerçeklerini maalesef kabullenemiyorlar. Burada Türk tarafı olarak tutum değişikliğine gitmemiz şarttır. Devletimiz KKTC tanınmadan müzakerelere devam etmememiz gerekmektedir. Ancak Anavatan Türkiye’deki AKP iktidarının dayatmaları ile masadan kalkamıyoruz. Onurlu olan hareketi yapamıyoruz. Hatırlatmamda fayda vardır kanaatindeyim. AKP hükümeti 2004’te Annan Planı’nı Kıbrıslı Türklere dayatmış ve ’evet’dememizi sağlamıştı. Annan Planına evet demek katillerimizle aynı çatı altında Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ni kurmak demekti. Rum çoğunluğun içerisinde zamanla kaybolup yok olacağımız bu plana nasıl kanıp da yüzde altmış beşimizin olur verdiği anlaşılır gibi değildir. Bu plana evet demiş olmak mukavemetçi Kıbrıs Türkü üzerinde silinmesi güç bir lekedir. Annan Planına AKP iktidarının; Anavatan hükümetinin baskıları-tehdit ve şantajı neticesinde evet demiş olmak bile bu lekenin üzerimizdeki sorumluluğunu-utancını hafifletmemektedir. Ne var ki, geçen süreçte Kıbrıs Türkü verdiği yanlış karardan dönmesini bilmiştir. Emperyalistlerin yalan ve boş vaat üzerine kurdukları senaryoları kısa zamanda çözen Kıbrıs Türkü; sömürücü güçlerle işbirliği yapan içimizdeki mihrakları devlet yönetiminden bir bir temizlemiştir. CTP-BG iktidarına son verilirken, 2. Cumhurbaşkanı Talat’a da Kıbrıs Türk halkı dur demiştir. KKTC’deki bu iktidar değişikliği ne yazık ki Ankara’daki AKP iktidarının hoşuna gitmemiştir. AKP hükümeti KKTC’ye yaptığı maddi destekleri kısarak UBP hükümetini ve Cumhurbaşkanı Eroğlu’nu zapt-u rapta almaya, AKP’nin işlemeyen politikasını uygulatmaya çalışmaktadır. Günün sonunda; ne KKTC’yi kuran parti olan UBP ne de KKTC’den ödün vermeyecek politikaları yıllardır uygulayan Cumhurbaşkanı Eroğlu, çark etmeyecek, Milli Kıbrıs siyasetimizden ödün vermeyecektir.
Ada gerçeklerine ince ayar
Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs Türkünün iradesine saygı göstermesi çağrılarını yapmaktayız. Ancak Sayın Erdoğan tınmıyor; bildiğini yapıyor. Ben yaptım oldu siyasetiyle bir yere varılamayacağını anlaması gerekmektedir. Rum tarafını iyi tanımaması, hedeflerini idrak edememiş olması ve Washington-Brüksel merkezlerinin nabzına göre siyaset uygulaması nedeniyle AKP’nin Kıbrıs siyaseti iflas etmiştir. Ada gerçeklerine göre bir ayarın acilen yapılması şarttır.
Sayın Erdoğan’ın, anlaşın, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında, birleşin diye dayattığı Rum idaresi başımıza yeni çoraplar örmekle meşguldür. Sözde barış meleği aslında Eokacı faşist katil Hristo-fiyasko geçtiğimiz günlerde Avrupa Birliği üyesi ülkelerin liderlerine birer mektup gönderdi. Hristo-fiyasko’nun, Türkiye’yi adada işgalci olarak gördüğü, çözümün ancak Türk askerinin adadan çıkması, Rum göçmenlerin mülklerine geri dönmeleri ve Türkiye’den adaya göç eden ’yerleşiklerin’geri dönmeleri ile mümkün olabileceğine vurgu yapılan mektubunda, bir kez daha uzlaşmazlığın ve Türk düşmanlığının izlerini tüm açıklığı ile görmek mümkündür.
Bu kafadaki Rumla anlaşmamız mümkün değildir. Sayın Erdoğan’ın bu gerçeği artık görmesi ve Kıbrıs siyasetini değiştirmesi şarttır...