Erdoğan, “Öz Akiller”i de kurdu!..
Akbillere, AKP içinde oluşan tepkilere ADSIZ’da daha önce yer vermiştim. İktidar partisinde gelinen süreçte yeni gelişmeler oldu.
Bir kez daha yineleyeyim; AKP’nin içi cadı kazanı gibi kaynıyor.
Tek başına iktidarın partisinde öyle şeyler konuşuluyor ki, az sonra yine hayretler içinde okuyacaksınız.
Somut ve önemli bir gelişmeden başlayalım;
“Muhteşem”, parti içinden Akbillere gelen sert tepkileri dikkate alarak alternatif bir yapılanmaya gitti. Başbakan, aynı Akbiller de olduğu gibi “süreci anlatacak”, “akil milletvekilleri” belirledi. Bu alternatif yapılanmanın Akbillerden tek farkı var. “Muhteşem” görev alanlarını bölgelere bölmedi. Her milletvekiline 2 veya 3 il tahsis edildi. “Muhteşem”in parti içinden belirlediği ‘Öz Akiller’, “halkla direkt temas” kuracak, “sürecin faydalarını”(!) anlatacak. Daha sonra da gelip genel merkeze rapor verecekler. AKP’nin üst düzey bir kurmayına sorduğum “Milletvekillerinden oluşan akil adamlar diğerleri ile aynı kriterlere göre mi belirlendi” sorusuna şu cevabı aldım;
“Başbakan eski bakanlar ve bazı milletvekillerine görev verdi. Bunlar kendilerine sorumluluk alanı olarak belirlenen illerde yoğun bir çalışma temposu içinde süreci anlatacaklar. Bu isimlerin kamuoyu nazarında yumuşak görünümlü ve hitabeti kuvvetli olmasına özen gösterdik.”
Yorum sizin!..
“Açılım süreci” ile ilgili AKP’de konuşulanlara devam edelim. Olup bitenlere tepkili olan AKP’liler kendi aralarında kafa yapıyorlar;
“Yakında Kandil simidi yiyeceğiz” diye.
AKP’li milletvekillerinin bulunduğu bir sohbet ortamında önemli bir isimden ilginç bir öneri geldi;
“Biz, şiddetsiz kavgasız ayrılmasını bilmiyoruz. Bu kültür bizde yok. Delikanlı, kız arkadaşından ayrılıyor sokağın ortasında sevgilisini vuruyor. Karı-koca boşanıyorlar. Adliye kan gölüne dönüyor. Ayrılmayı bilmiyoruz. Çeklerle-Slovaklar kavgasız gürültüsüz ayrıldılar. Bizde ise her ayrılmada problem çıkıyor. Buna bilimsel bir çözüm bulmamız gerek. Ayrılma Enstitüsü kuralım.”
Bir başka AKP’li de “ayrılmayı” referanduma götürmeyi önerdi.
AKP içinde konuşulanlardan diğer başlıklar;
“Muhalefette olsak bölünürdük. Allah’tan iktidardayız.”
“Yeni anayasa süreci oyalamaya girdi. Tayyip Erdoğan şimdilik başkanlıktan vazgeçip partili Cumhurbaşkanlığına fit olacak.”
“Açılım sürecinde neler olup bittiğini bir tek ABD Dışişleri Bakanı Kerry bilir. Biz bilemeyiz.”
Son not;
AKP’li bakanlar ve milletvekilleri gelen ve gelebilecek tepkiler yüzünden üniversitelerden gelen davetlerin çoğuna icap edemiyorlarmış!..
Cemil Çiçek kapıyı kapatmadı
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Çarşamba günkü yazımda aktardığım AKP kulislerinde kendi adının geçtiği bölümlere itiraz etti. Çiçek, “Ben bir partiye mensup olarak bugüne kadar siyaset yaptım. Şu an bir partiye mensubum ama tarafsızım. Ben prensip itibariyle partinin zararına olacak, ülkenin zararına olacak hiçbir işin ne içinde, ne önünde ne de arkasında olurum. Neticede şu kadar zamandır dürüst bir siyaset yapıyoruz ve bu partiyi de memleket için önemli bir hizmet aracı olarak gördük ve bugüne kadar da bu parti bünyesinde çalışıyoruz. Bu partiye zarar gelecek hiçbir işin ben içinde, önünde, arkasında olmam” dedi.
Fırsatı yakalamışken Cemil Çiçek’e gündemle ilgili sorularımı yönelttim;
-Anayasa Uzlaşma Komisyonu sürecini bundan sonra nasıl görüyorsunuz? Bir sonuç çıkar mı?
“Komisyona bağlı. Ben neticede bu komisyonun koordinatörüyüm. Kararı 4 parti kendisi veriyor. Ne olacağını, ne olmayacağını, neyi nasıl yapacaklarına onlar karar veriyor. Ben aldıkları kararı uyguluyorum. Onların bu süreci daha verimli kullanabilmeleri için yapmaları gereken bir şey varsa, bizden beklenen onun gereğini yapmaya çalışıyoruz, yoksa kararı 4 parti veriyor. Meclis Başkanı bu dördün dışında başka bir unsur değil. 5 köşeli bir masada oturmuyoruz, 4 köşeli bir masa. Her köşesinde bir siyasi partimiz oturuyor. Biz de onların aldıkları kararı uyguluyoruz. Ne karar vereceklerse kendileri veriyorlar. Bundan sonraki süreci de kendi çalışmaları, kendi gayretleri ve vardıkları sonuçlar tayin edecek.”
-Ne kadar bir süre daha öngördünüz, çalışmalar ne kadar sürecek?
“Süre meselesi nereden çıkıyor, bu işleri bilemiyorum ama tabiatıyla bu süreyi verimli kullanmamız lazım. Hangi süreyi kullanıyorsak. Çünkü 2012 hedefi derken bunun bir mantığı vardı, o da şu; seçimlere doğru yaklaşıyoruz. Bu 24. dönem parlamentosu 3 seçim yapacak arka arkaya. Seçim ortamında anayasa yapılamaz onun için o iklime girmeden bu işi bir noktaya getirelim düşüncesiyle 4 siyasi parti karar verdi. Bu tespitten hareketle o iklime doğru da hızla yaklaşıyoruz. Her gün biraz daha fazla seçime yaklaşıyoruz. Onun için işi geciktirmeden bir an evvel olumlu bir şekilde sonlandırmak hepimizin görevi.”
-Haziran’da Meclis Başkanlığına tekrar aday olacak mısınız?
“Bu soruları bana geçmişte de bin defa sordular. Sen, Ramazan ayı gelmeden Ramazan orucu tutuyor musun? Gelmedi ki Ramazan iki de bir sorarsın. Bu işler kişinin adaylığı ile alakalı bir konu değil. Ben bir partiye mensubum, onu söyledim. Particilik yapmayan, bir partiye mensup olmanın ne demek olduğunu, ne önemli sorumluluklar getirdiğini fark edemez. Bir siyasi partinin mensubuyum ama yaptığım görev karşılığı, tarafsızım. Dolayısıyla partiye bağlı işler yapılır. Kimsenin münferit hareket etmesi söz konusu olmaz.”