Erdoğan öyle bir laf etti ki...
AKP Kızılcahamam’da partili milletvekillerini iki gün açılım terapisine tâbi tuttu, ama pek de etkili olamadı ki, içeriden sesler, “Ağzını açan Kürt diyor başka bir şey demiyor. Türk’ten hiç bahseden yok” şeklinde özetleyebileceğimiz tepkilerini yüksek sesle dile getirdiler.
AKP gibi her şeyin liderden ibaret olduğu bir partide, Erdoğan gibi, “Abi” dediği Unakıtan’ı geçirdiği ağır bir hastalığın hemen ardından yani tam da ilgiye ihtiyaç duyduğu bir zamanda harcayabilen ve grup toplantısında Türkiye’nin gözü önünde Sağlık Bakanını paylayabilen bir genel başkana ve onun politikalarına itiraz edebilmek, hele bunu gözünün içine baka baka yapabilmek, bir siyasetçi açısından pek akıl kârı bir şey olmasa gerek.
Ama Kızılcahamam’da bunlar oldu.
Demek ki, bıçak kemiğe dayandı. Sakın ola ki bunda ne var demeyiniz. Bu, Erdoğan’ın büyüsünün bozulduğunun resmidir. Böyle durumlarda liderde açılan hasarı onarmak ve surda açılan deliğin büyümesini önlemek için birileri süratle devreye girer. Kızılcahamam’da da böyle oldu, Erdoğan ve politikalarını eleştiren milletvekillerine, “Biz önce içimizdeki Onur Öymen’lerden kurtulalım” tepkisi verilerek karşı saldırıya geçildi. Karşı saldırının açılan hasarı ne kadar giderdiğini ancak itirazcı milletvekillerinin bundan sonraki davranışlarına bakarak, partide yaptığı tahribatı ise, kamuoyu yoklamaları ve tabi yapılacak ilk genel seçimde anlayabileceğiz.
Evet, Erdoğan, “Yanlış yapıyoruz” diyen seslerden gerçekten ürkmüştür. Öyle ya, bir lider ve parti üst yönetimi olarak siz yaptığınız bir işi gün yirmi dört saat Ankara’da ve Meclis’te beraber olduğunuz milletvekillerine anlatamamış, onları ikna edememişseniz, millete nasıl anlatır, milleti nasıl ikna edersiniz? Bu mümkün mü, değil! Sayın Erdoğan hem yaptığı işten hem bu iş dolayısıyla sineyi milletten emin olsaydı, itirazcı vekilleri, istifa ettirebilecek dozda silkelediği Sağlık Bakanından daha beter yapar, tabir yerinde ise, adeta morartırdı. Nitekim aynı toplantıda Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e, “Böyle bakanlık yapılmaz” fırçası çekmiş, ama dediğimiz gibi, itirazcı milletvekillerine, küçük harflerle, “Ben yapamıyorsam siz yapın” makamında mağdur türküler söylemiştir.
Ve kendini haklı göstermek için Erdoğan Kızılcahamam’da öyle bir laf etmiştir ki, adeta bir itirafta bulunmuştur. Biraz düşünün bakalım, nedir bu laf ve Erdoğan neyi itiraf etmiş olabilir. Neyse, sizi fazla merakta bırakmayalım, Erdoğan, açılımı yerden yere vuran vekillere, “Siz öyle söylüyorsunuz amma” imasından sonra, “Aslında muhalefet partileri içerisinde partimizin açılımına destek veren çok vekiller var, ama bunu açıkça söyleyemiyorlar” demiştir.
Mâdem rakip partili vekiller açıkça söyleyemiyorlar, bunu gelip, size gizlice mi söylediler? Siz bir CHP’li, bir MHP’li milletvekilinin Sayın Erdoğan’a yahut İçişleri Bakanına gidip, “Vallahi iyi yapıyorsunuz, devam edin” dediğine inanıyor musunuz? İnanıyorsanız, bu sefer ortada başka sorunlar var, demek ki Erdoğan ve ekibine sır emanet edilemez ve diğer partilerde millete ve kendi yöneticilerine başka şeyler söyleyip iktidar parti lider ve üst yönetimine şirin görünmeye çalışan münafıklar var...
Ya da...
İşte asıl mesele..
Erdoğan’ın söylediği gibi CHP ve MHP’de AKP açılımını kısmen yahut tamamen doğru bulan ama bunu aile ve yakın çevresinde sohbet konusu eden, bu konuda düşünce egzersizleri yapan vekiller var...
İyi de.. Erdoğan bu mahrem bilgilere nasıl vâkıf oluyor, olabiliyor?