Erdoğan, Kürdistan için çırpınıyor!
En iyisi lafa, “Erdoğan 28 Haziran’da Toronto’da Irak’ın kuzeyine Obama’dan NATO gücü talebinde bulundu” diyerek, bodoslama girmek.
Oysa NATO demek “Kürdistan” demek!
Artık cümlemiz biliyoruz ki ta 1960’lı yıllardaki bir NATO toplantısında aralarında bir Türk subayının da bulunduğu bir toplantıda brifing için yanlışlıkla dağıtılan bir dosyada NATO’nun Türkiye’den 18 ili içine alan bir “Kürdistan” hedefi olduğu, bunun sebebinin de, “SSCB dağıldıktan sonra kurulacak Türk cumhuriyetleri ile Türkiye’nin bağlarını koparmak” olarak belirlendiği dosya kapağında apaçık yazıyordu.
Hadi Erdoğan “O iş 1960’larda kaldı, dünya yüz tur attı” gibi pragmatik bir akıl taşıyor diyelim. Ama aynı NATO’nun Türkçeyi çok iyi konuşan bir yarbay ve bir albayı 1. Körfez Savaşı sırasında.. Yani 1960’lardan 30 yıl sonra 1991’de, Dahran’daki Amerikan üssünde Güneri Civaoğlu’na duvardaki bir haritada Irak’ın kuzeyi ve Türkiye’yi de içine alan bölgeye elini koyarak, “Burada bir Kürdistan kuracağız” dediğini de Erdoğan okumadı mı? Okumadı ise birileri kendisine bu konuda bir hatırlatmada bulunmadı mı?
Diyelim ki 1991’in de üzerinden yirmi yıl geçti diye düşünüyor Sayın Erdoğan. İyi de daha 2006’nın Eylül ayında Roma NATO Savunma Koleji’nde Orta Doğu’daki son gelişmeler hakkında bir brifing veren ABD’li albayın kullandığı harita Türkiye’den 18 ili de içine alan bir Kürdistan ihtiva etmiyor muydu? Bu haritayı gören Türk subayları topluca salonu terk edip durumu Ankara’ya bildirmemişler miydi? Sonra bu NATO halkın “Çekiç Güç” olarak adlandırdığı kılıf altında Türkiye’de iken bile PKK’ya yardım ve yataklık etmedi mi? Az kalsın Eşref Bitlis’in içinde bulunduğu helikopteri Irak’ın kuzeyinde düşürmeyecekler miydi? Çekiç Güç helikopterleri Cudi ve civarında PKK militanlarına malzeme atarken yakalanmadı mı ve Çekiç Güç komutanları PKK üst yöneticileri ile toplantılar yaparken Eşref Bitlis tarafından yakalanmadı mı? Diyarbakır’da kontrol edemediğimiz NATO’yu Irak’ın kuzeyinde Türkiye’nin iyiliğine nasıl çalıştıracağız, bu mümkün mü?
Hadi bunları da geçelim...
Sayın Erdoğan şimdi Zatıâlinizin Dışişleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu daha üç yıl önce 2007’nin Şubat ayında “Kuzey Irak’a NATO askeri gönderilmesine karşıyız” dememiş miydi? Bu süreçte Türk milletinin bilmediği ne gibi bir değişim oldu da, “NATO güçleri Irak’ın kuzeyine yerleşsin!” çağrısında bulunuyorsunuz! Richard Holbrooke de, “Türkiye’nin Irak’ın kuzeyine girmesini önlemek için bölgeye NATO gücü yerleşmelidir” diyen bir raporu 2006 yılında kaleme almamış mıydı? Türk milletinin “Çuvalcı General” olarak hatırlayacağı ve bir Amerikan generalinin başına çuval geçirmeden asla unutamayacağı o meşum hadisenin komutanı General Ray Odierno da, “Irak’ın kuzeyine NATO gücü” istiyor, bu ne iştir?
Âyînesi iştir kişinin lafa bakılmaz der durursunuz. NATO’nun BM şemsiyesi altında girdiği Irak’ta bir milyon Müslüman’ı katlettiği, Barzani ve çetelerine Irak’ın kuzeyinde Türk tapu ve nüfus idarelerini talan ettirdiği, Mehmetçiğin başına çuval geçirdiği aynı NATO’nun Afganistan’da her gün onlarca Afgan Müslüman sivilleri katledip parmak ve kulaklarından koleksiyonlar yaptıkları gerçek değil mi?
Irak’ın kuzeyine yerleşecek NATO gücü silahlarının namlularını, Bağdat’a mı, Barzani’ye mi, PKK’ya mı yoksa Türkiye’ye mi çevirecek?
Bütün bunları niye yazdık ey millet?
Yazdık çünkü AKP hükümeti “Kürt sorunu” dediği meseleyi BM ve NATO’ya taşıyarak “uluslararası hale getiriyor”, haberiniz olsun. NATO’nun Irak’ın kuzeyine konuşlanması “Güney Kürdistan” demektir. “Güney Kürdistan’ın” bir de Kuzeyi vardır, orası da “Türkiye’nin 18 ilidir” 50 yıllık NATO haritalarında olduğu gibi.
Ve Türk’ün hangi meselesi NATO ve BM’ye havale edilmişse, “Musul ve Kerkük” meselesi, “Kıbrıs meselesi” gibi olmuştur; bundan da haberiniz olsun.