Erdoğan ibret aldı mı acaba?

Önce bir hatırlatma yapalım.
Başbakan Erdoğan Arjantin hükümetinin daveti üzerine Atatürk heykelinin açılışını yapmak için Brezilya’dan bu ülkeye geçecekti, vazgeçti.
Niye?
Çünkü Arjantin’deki Buenos Aires otonom yönetimi Ermenilerin baskısından bunaldı, Atatürk heykelinin açılışından vazgeçti. Arjantin mahcup, ama diyor, kanunlarımız otonom yönetime bu hakkı veriyor.
Arjantin Cumhurbaşkanı özür diliyor, Başbakanı mahcup oluyor, Dışişleri Bakanı başını öne eğiyor.
Ama Erdoğan fena öfkelendi:
“- Ayıp ettiniz, iki ülke arasındaki ilişkiler yara aldı, telafi edin!”
Haksız mıydı Erdoğan öfkelenmekte? Yerden göğe haklıydı.
Bu hakkı teslim eyledikten sonra şimdi Sayın Erdoğan’a ve 72 milyona bir çift laf edelim.
Bundan tam bir yıl önce, 2009 Haziran’ında, katılımcıları arasında Soros’un Açık Toplum Enstitüsü’nden Mike Amitay, ABD eski Büyükelçisi Ross Wilson’un da bulunduğu Atlantik Konseyi, “Türkler ve Irak Kürtleri Arasında Güven Tesisi” başlıklı bir raporu Proje Direktörü David L. Phllips imzasıyla hazırladı ve Türkiye’yi yönetenlere şu akılları verdi:
* PKK liderleri ve birlikleri için af çıkarın.
* Türklüğü vatandaşlık olarak tanımlayan ve ‘Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Bu yetki devredilemez’ diyen Anayasa maddelerini değiştirin.
* Aşırı tutucu olan, hesap sorulmaz yargıyı ıslah edin.
* Türkler federalizmi bölünmeyle eş anlamlı gördüklerinde daha az göze çarpan ‘âdem-i merkeziyet’ planlarını devreye sokun.
* AB ile entegrasyondan vazgeçmeyin, AB üyeliği yolundan sapmaların önüne geçin.
Sayın Erdoğan şu günlerde bütün olup bitenlere rağmen siz, ABD’deki Atlantik Konseyi isimli bu düşünce kuruluşu her ne dediyse(onlar dediği için veya kendiliğinizden) hayata geçirmek için kolları sıvamış durumda değil misiniz? Öylesiniz. Şimdi, Biz ABD istediği için değil, kendimiz bunları çıkış yolu gördüğümüz için hayata geçiriyoruz diyebilirsiniz. İyi de, bu gidiş, sonu Buenos Aires Yerel Yönetimi’nin Arjantin hükümetini Türkiye karşısında ters köşeye yatıran durumlardan daha vahim bir çıkmaza sokmaz mı ülkeyi?
Gidişat o ki, Türklük vatandaşlık tanımı olmayacak, Türkiye Türklerden, Kürtlerden, Çerkezlerden, Zazalardan, Lazlardan şundan bundan oluşan bir ülkedir diyen bir anayasa yapılacak. Yasama yetkisinin bir kısmı Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden alınıp yerel yönetimlere devredilecek, yani Arjantin’deki gibi otonom bir yönetime geçilecek. Ve böyle bir ülkede Merkezî hükümet günün ve geleceğin Baydemir ve versiyonları ile Türkiye’yi yöneteceğim diye uğraşacak babam uğraşacak.
Onlar değil mi, “İşgalci Türkiye, Kürdistan’dan defol” pankartları altında Ankara’ya hakaretler eden ve onların en ılımlısı Ahmet Türk değil mi CHP yönetimine seçilen bir gazeteci için Güneydoğu’ya ayak basamaz tehdidi savuran? Onlar değil mi Şemdinli’deki, İskenderun’daki PKK cinayetleri ile Türkiye’nin her bölgesi işte böyle kana boyanır tehditleri savurup, Mehmetçikleri şehit edenlerin isimlerini belediye başkanı oldukları yörelerin cadde ve sokaklarına veren?
Bu zihniyet Ankara’dan otonomiyi koparttığında yani, içişlerinde serbest hale geldiğinde...
PKK’yı iç güvenlikte polis olarak istihdam eder ve Diyarbakır’a Kürt, Ağrı’ya Ermeni soykırım anıtları dikerse, Atatürk resimlerini okullardan, heykellerini de meydanlardan kaldırırsa, bütün bunları Ermenistan, Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan devlet ve siyaset adamlarına kurdele kestirerek yaparsa, Türkiye’ye barış gelmiş mi olur?
Onlar böyle şey yapmaz diyebilir misiniz?

Yazarın Diğer Yazıları